İsmini bile duyunca dişleri kamaşanlar şöyle dursun; Karşınıza çıkan bir ağacın dallarından, yada evinize aldığınız mis kokulu limonlardan koklamanın tam da vakti.
Bu söylediğimi ben sıklıkla yapıyorum. Çünkü tüm ihtişamıyla pencereme dayanan limon ağacı ile dört mevsim bir arada yaşıyoruz. Kışın yapraklarını dökmez,hep yeşildir. Kaç yaşında olduğunu bilmesem de her mevsimi bir başka güzel karşıladığı gözümden kaçmıyor. Dallarına konan serçelerle mutlu bir aile gibiler… Sizi kendisiyle tanıştırmak isterim;
Hepimiz limonun çok faydalı olduğunu ve ılıman iklimlerde yetiştiğini biliriz. Biraz tarihine göz atalım dersek ; Limon ilk olarak Çin ve Hindistan’da yetiştirilmiş. Sağlık açısından faydaları ise saymakla bitmez. Zira, kendisi küçük faydaları büyük desek yerinde bir benzetme olur.
İnsanların hem dış görünüşüne hem de sağlığına pek çok olumlu katkısı olmasının yanı sıra; Tam bir şeker ve vitamin deposu.
Mis gibi burnumuza gelen bir limon kokusu aynı zamanda ruh halimizi yükseltebilir. Geçenlerde karşıma çıkan bir yazıda, depresyon ve endişe yaşayan insanları canlandırmak için kullanıldığı yazılıydı. Bu benim bilmediğim bir özelliğiydi bu eksik bilgiyi de böylece tamamladım ve hemen sizlerle paylaşmak istedim.
Bazı yemeklerin yapımında ve özellikle salatalarda kullandığımız limon suyuna hepimiz de bayılmıyor muyuz ? Sizi bilmem ama bizim evde sevdalısı çoktur. Kırmızı ete, tavuk ve balığa ve brokoli gibi bazı yiyeceklere çok yakıştırıp alabildiğince sıkarız.
“Hayır sana katılmıyorum”, “Ben sevmiyorum” diyen azınlık bu söylemlerime elbette dahil değil. O zaman bende sormak isterim size ; Bol limonlu bir mevsim salatası hangi yemeğin yanına yakışmaz ki?
Limonun C vitamini açısından zengin olduğunu hepimiz biliyoruz ama içerdiği diğer vitamin ve minerallerden haberimiz var mı?
Bunlar arasında A ve E vitamini, krom, potasyum, demir ve magnezyum da var. Birçok meyvede olduğu gibi limonlar da yaşlılıkla savaştığı kanıtlanan antioksidanlar açısından zengindir.
Bu arada limonatayı unutmamak lazım. Ülkemizde ikram geleneğinin bir parçasıdır. Kıbrıs’ın yerli halkı, ev yapımı limonata olmazsa asla içmez. Bu yüzdendir ki hanımların bir çoğu iş başı yaptı bile…
Yaz mevsiminde oldukça sıcak olan ülkemizde bazen nefes almakta zorlandığımız doğrudur. Tam da bu sırada imdadımıza yetişen buz gibi bir limonatanın yerini hiçbir içecek tutamaz.
Bu arada limon suyunun akneyi kuruttuğunu söylemeden geçmek istemedim, tecrübeyle sabittir bizzat kendim ihtiyaç duyduğumda uyguluyorum. Bir limonu ikiye kesin ve yarım limonu ayağınızdaki, dirseğinizdeki ve ellerinizdeki nasırlaşmış yerlere hatta uçuklara sürün diye ısrar eden uzmanların bu tavsiyelerini de bir yerlere not almakta fayda görüyorum.
Kendine has aroması ,kokusu ve tadıyla her kuşağın sevdiği çocukken mutfaktan yaydığı kokuyla bizi oyundan kaldıran annemin “LİMONLU KEK” tarifini de buraya bırakıyorum. Hafta sonu belki canınız çekerse elinizin altında olsun.
MALZEMELER :
3 ADET YUMURTA
1 ÇAY BARDAĞI SIVIYAĞ
1 SU BARDAĞI TOZ ŞEKER
1 LİMONUN SUYU VE KABUĞU
2 ÇORBA KAŞIĞI NİŞASTA
2 SU BARDAĞI UN
1 PAKET KABARTMA TOZU
Bir kabın içine şekeri ve yumurtaları koyup , mikserle 10 dakika kadar çırpın.
Çırptığınız malzemeye limon suyunu , rendelenmiş limon kabuğunu , nişastayı, yağı, unu ve kabartma tozunu ilave edip karıştırın.
Yağladığınız kek kalıbına hazırladığınız hamuru döküp önceden ısıttığınız 180 derecelik fırında yaklaşık 40 dakika pişirin.Soğuduktan sonra dilimleyip servis yapın.
Afiyet olsun.
Sevgiyle kalın…
