FeaturedHasan Can YıldırımYazarlar

Yükselen global işsizlik!

Sabitleşen para politikası ve sürekli geri planda kalıp geliştirilemeyen maliye politikaları sonucu tüm dünyada hızla yükselen işsizlik sorunu ekonominin büyümesinde de günümüzdeki önemli sorunlardan bir tanesi. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), işsizlik oranlarında 1990’lardan bu yana hiç bitmeyen bir yükseliş olduğunu gösteriyor. 2003 yılında 186 milyon sularında yüzden işsizlik oranları bugün 197 milyona ulaşmış bulunmakta. İstihdamdaki nüfus oranı ile karşılaştırıldığında işçi oranı 1993’te 63.3’ten 2003 yılında 62.5’e ve 2016 itibariyle de bu oran 59.2%’ye geriledi.

Artan siyasi ve ekonomik belirsizlikler, yatırım eksiklikleri ve yavaş ekonomik büyüme ile birleşince, özellikle gelişmekte olan ülkelere ve ihracata dayalı ekonomisini döndüren ülkelere bu gibi sorunlar daha da büyümüş bir şekilde ulaşmakta. Rusya, Güney Afrika ve Brezilya gibi ekonomisi ihracata daha yatkın ekonomiler bu sorun ile boğuşan ilk sıradaki ekonomiler arasında. Çelişkili şekilde ise, bir çok merkez bankası ekonomileri hala küresel işsizlik, eksik istihdam ve yoksulluk konularında mücadele ederen istihdam yaratma politikalarını gündemlerinden düşürmüştür. Bunlara ek olarak, Çin ve Hindistan’ın küresel pazarlara açılmasıyla, dünya ekonomisine muazzam sayıda yeni iş sayısı çıkmıştı. Ne yazık ki, bu durum gelişmekte olan ülkeler üzerindeki baskıyı tek başına devam ettirip, sanayileşme süreçlerini durdurarak, ücretlerinde artan şoklar yaratıyor. Dahası gelir dağılımındaki eşitsizliklere ve yoksulluk oranlarına bir takım çözümler sunulmaması bu gibi sorunların katlanarak yeni nesilleri etkilemesini engellemekte çok geç kalınacağının göstergesi olmaktadır.

Ekonomilerin mevcut işleri sadece bir döngü olarak insanlar arasında transfer etmesi, sadece işçiler için değil işverenler ve her türlü devlet yapıları içinde ileriki aşamada geçen on yılda yaşadığımız ekonomik krizden daha büyük ve kalıcı bir kriz ortamını yaratması kaçınılmaz olacaktır. Risk altında olmayan durağan, yeni bakış açıları ve anlayışlara ters olan ekonomiler ve toplumlar bugün çok cazip gözükse de bir on yıl içerisinde götürüsünün getirisinden fazla olacağı görülecektir. Bunun en büyük belirtisi teknolojinin çok hızlı gelişimine rağmen şu anki durdurulamayan işsizlik olup, en önemli nedeni ise değişimin de artık düşünme gücünün ötesine geçmesine dayalıdır. Artık bu riski algılayamayan ve değişimi kucaklayamayan devlet yapıları yıkılmaya mahkum hale getirilecektir. Tüm bu sorunların çözümü tek bir adım olmasa da, örneğin yeni sektörlerin gelişmesini destekleyen bir devlet yapısı veya para politikasın sadece sürekli istikrar yerine buna ek olarak iş kreasyonuna dayalı bir politika da eklemesi bu sorunların büyümesini bir nebze yavaşlatacaktır.

Bu yazılana en güzel işaret edilebilecek ülke de Peru’dur. Peru, en önde IMF’nin birçok ülkeye dayattığı yalnızca enflasyon hedefleme endeksli para politikasına kafa tutabilen ve bu politikayı kendi politikalarını ekleyip (örneğin bahsedilen iş kreasyonu ve yatırım politikaları) uygulayabilen bir ülke olmuştur. 2012 yılından itibaren çok önemli yerlere yükselen Peru ekonomisi bugün dünya ekonomileri arasında 39. sıradadır.

Hasan Can Yıldırım


Benzer Haberler

Cep telefonları konusunda her şey hazır

Voice Kıbrıs Haber

Töre “FIFA, UEFA, Rum Futbol Federasyonu ve dünya utansın”

TAK

İdare amiri ve katipler de seçildi!

“İki toplum arasındaki işbirliğinin önündeki en büyük engel o zaman kalkacak”

Voice Kıbrıs Haber

Sterlin ve Euro’da son rakamlar (9 Nisan 2021 döviz kurları)

2. Şirinevler Gonnara Festivali 1 Ekim’de yapılacak

TAK