FeaturedVOI Özel Haber

Ya barış, ya barbarlık…

Voice Of The Island 2018 – Okan Dağlı

Bölgemizde ve ülkemizde bitmek bilmeyen gerginlikler daha da artmaya başladı. Sıcak çatışma alanları gittikçe yayılıyor. Sadece karaların değil, denizlerimizin de bir çatışma alanına dönebileceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Neredeyse tüm Ortadoğu’yu geniş bir çatışma alanı olarak da görebiliriz. Kimi bölgeler sıcak, kimi bölgeler da potansiyel sıcak çatışma noktaları olarak duruyor.

Ne yazık ki, yıllarca kendimizi bunun dışında görmüş olsak da, hatta bize bir şey olmaz diye düşünsek de, gerek bölgemizdeki gerekse diğer klasik saldırgan unsurlar her tarafı ateşe vermeye hazırdır. Gerginlikten hem ekonomik hem de siyasi olarak beslenen liderlerin ve ülkelerin varlığını kimse inkar edemez.

Siyasi strateji uzmanları bölgenin ateş topuna dönmüş halini izah etmeye çalışırlarken adına ‘enerji savaşları’ veya başka bir şey deseler de, aklın izah edemeyeceği noktalara çoktan sürüklenmeye başladık.

Geçen gün bir arkadaşım hatırlattı. Türkçe’de bir söz vardır: “Denizdeki balığın pazarlığı olmaz” diye. Biz adalılar, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar, denizdeki balığı yakalamadan pazarlığını geçtik, savaş çıkarmak üzereyiz.

Ortada henüz ekonomik bir değer yokken bu bir egemenlik savaşı mı olacak? Karalardaki egemenlik kavgasının denizlerdeki devamını mı yaşayacağız? Bu mu insanoğlunu ve bu adada yaşayan toplumları gelecekte refaha taşıyacak olgu?

Hiç sanmıyorum. Kıyısında ve kumsallarında yıkanıp, güneşini satıp, asma ağaçlarının gölgesinde uykuya daldığımız, tüm insanlığın hizmetine sunulmuş bir turizm, kültür, ortaklık ve barış adası değil miydi hayallerimiz yoksa? Bu hayalleri ve dolayısıyla bu küçük adayı egemenlik savaşlarına kim kurban etmiş olabilir? Bunun cevabı “Biz”den başkası değildir.

Son çeyrek yüzyılda kapımızı çalan toplumlararası uzlaşma ve çözümü defalarca geri gönderen biz Kıbrıslıların, kim daha egemen olacak, kim daha fazla yönetecek anlayışı ve paylaşamama güdüsü nedendir?

Burada söylenecek ve yazacak çok söz olabilir. Son olarak tek bir paragrafta ada gerçekliğinin altını tekrardan çizen deneyimli gazeteci Esra Aygın’ın tespitlerini çok anlamlı buluyorum:

“Bu yüzden Kıbrıs’ta federal bir çözüm üzerinde ısrarcıyız. Adanın güney kesiminin statüko koşulları altında Türkiye’den izole ve güvenli olduğu düşüncesi tehlikeli bir yanılsamadır. Bir çözüm olmadan, bu adadaki kimse güvende değildir. Gerilimin sonu gelmeyecek, huzur, istikrar olmayacak -gaz da olmayacak; sadece denizin dibinde çok pahalı bir takım delikler olacak… Ya bu gerçeğe uyanıp, bu adayı birleştirmek için hızla adım atacağız, ya da bu günleri ‘iyi günler’ olarak hatırlayacağız.”

Homo Sapiens’in –insanoğlunun- bir tür olarak evrildiği onbinlerce yıldan bu yana karşısındakini yönetme, bunu yapamazsa da yok etme güdüsü dünyadaki diğer canlıları ve kendisini en çok tehdit eden unsur olmuştur. Geldiğimiz çağda ya barış, ya barbarlık ikilemi içinde olup birini seçmek zorundayız. Başka seçeneğimiz yoktur.

Voice Of The Island 2018 – Okan Dağlı


Benzer Haberler

Girne’deki bir evden 47 bin TL’lik hırsızlık!

Voice Kıbrıs Haber

Süper Lig’de sona doğru

BRT

Uyuşturucuyu iç çamaşırına ve çoraba sakladılar

Voice Kıbrıs Haber

‘Herse ve Lokma Günü’ etkinliği yoğun katılım ile tamamlandı

Voice Kıbrıs Haber

Dışişleri Bakanlığı “Kıbrıs Rum liderliğinin basına yalan ve yanlış haber düzenlettiği aşikardır”

TAK

Önce ağaca ardından toprak sete çarpıp durabildi, 3 kişi yaralandı!

Voice Kıbrıs Haber