YDP Genel Başkanı ve adayı Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı 14. Saat programına katılarak, yarın gerçekleşecek 3. Olağan Kurultaylarına yönelik soruları yanıtladı.
İşte Erhan Arıklı’nın söylediklerinden öne çıkan başlıklar:
“ASLA UNUTMAM BİR KENARA YAZDIM”
“Ben bu partinin genel başkanıyım. Ve genel başkan olarak da önümüzdeki süreçte devam edeceğim. Bir genel başkan olarak kalkıp da geçmişin sorgulamasını yapmam. Geçmişte bana oy vermedi yada kötü laflar söyledi, sosyal paylaşımlarla aleyhime dedikodular üretti diye kimseyi dışlamıyorum bu partiden. Geçmişte bunu yapmadım. Birçok kişiyi alıp partide önemli makamlara getirdim. Ben geçmişi sorgulamam. Ama şunu söylüyorum. Elbette af edici olacağım ama unutmayacağım. Bu dönemde bana karşı yapılanları asla unutmam. Bir kenara yazdım”….
“SİYASET BENİM İŞİM DEĞİL”
“Benim sözümdür. Bir genel başkanın kurultaylarda seçilemediği takdirde partisinden güvenoyu alamamış demektir. Güvenoyu alamadığı takdirde artık siyaseti bırakması lazım. Siyaset benim işim değil. Benim asli işim akademisyenlik. Ben şunu söyledim. Bu partiyi temelinden kuran arkadaşlarla belli bir noktaya getiren kişiyim. Muhalefet döneminde çok iyi işler yaptık. Şuanda da iktidar dönemimizde elimizdeki bakanlıkta çok güzel şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bunlar ortadayken benim üyelerim “sen bu işi yapamıyorsun kardeşim”, “senin yerine bir başka arkadaşı getiriyoruz” derlerse benim normalde o anda politikayı bırakmam lazım. Ve asli işime dönmem lazım”…
“ASLİ İŞİME DÖNECEĞİM”
“Ben zaten bu koltukta çok kalıcı değilim. Nedeni de ben kendim tüzüğe bir madde yazdım. Bir genel başkan en fazla 10 yıl o makamda kalır. 10 yıldan sonra orayı terk etmelidir. Benim şimdi 5-6 yılım geçti. Geriye 4 sene kaldı. 4 sene sonra beni bağlasanız zaten durmam ben orada. Asli işime döneceğim. Üniversiteme döneceğim ve öğrenci yetiştireceğim. Siyasette de birilerini yetiştirmeye çalışıyorum. Birçok arkadaşım benden birçok şey öğreniyor. Sayın Zaroğlu’nu da yetiştirmeye çalışıyordum ama umarım bu girdiği yarıştan bir ders alarak çıkar. Ve daha önce söylemişti abi senden çok şey öğreneceğim demişti. Umarım öğrenmesine devam eder. Ve 4 yıl sonra ben bu görevi bıraktığımda yarışa girer kazanırsa bu partiyi umarım daha iyi noktalara götürür”…
“TEMEL PRENSİBİM; KAYBEDERSEM POLİTİKAYI BIRAKIRIM”
“Seçimi yarın kazanmazsam o anda politikayı bırakırım. Ve bu işi noktalarım. Bu benim temel prensibim. Beğenilmiyorsam, begenilmediğim yerde durmam.İstenmiyorsam istenmediğim yerde durmam”…
“BİRİLERİ DÜĞMEYE BASDI”
“Parti hepimizin partisi. Neticede 3-5 yıl daha bu işi götüreceğim. Tüzük gereği en fazla 10 yıl görevde kalmam gerekiyor. Benden sonra hazırlanması gerekirken şimdi erken bir yarışa başladı. Ve yıkıcı bir şekilde bu yarışı götürüyor. Anlıyoruz ki birileri düğmeye basdı”….
“Bu kadar iç mücadelenin dışa yansıması doğru birşey değil. Bunda en büyük pay ilk defa böyle bir yarışa giren Sevgili Bertan Zaroğlu kardeşim oldu. Başından beri yanlış götürüyor bu yarışı ve propaganda stilini. Akıl verenleri kim bilmiyorum ama yarın 11’inde yüz yüze bakacak bir ortamın ortaya çıkması lazım ki köprülerin atılmaması lazım”….
“YARIN BENİM KOLUMA NASIL GİRECEKSİN ?”
“Bir taraftan siyasi bir açılım yapıyoruz. Diğer taraftan haksızlıkların, hırsızlıkların, yolsuzlukların üzerine gidiyoruz. O arada bizim yükselişimizden rahatsız olan gerek siyasi gerekse ekonomik rant çevreleri bizim önümüze set çıkarmaya kalkışdılar. Şuanda da o operasyon yapılıyor. 1992’de o zamanki Yeni Doğuş Partisi’ni nasıl bölüp, parçalayıp yok ettilerse şu anda da o operasyonu yapmaya çalışıyorlar. Bertan Zaroğlu kardeşim bilerek yada bilmeyerek bu oyunun aleti oluyor.Yani çıksa demokratik bir şekilde projelerini ortaya koysa oy istese anlarım. En demokratik hakkıdır. Ama sen bu partinin genel başkanını en ağır şekilde eleştirirsen başka siyasi partilerin yapmadığı bir uslüp kullanırsan benim için genel başkanın için bunları yaparsan ve geri dönüş köprülerini tamamen kaldırıp, atarsan bilerek yada bilmeyerek sen o oyunun parçası olursun. Bunu yapma, defalarca söyledim. Sen beni en ağır şekilde eleştirirsen yarın benim koluma nasıl gireceksin?”….
“KAZANIRSAM ZAROĞLU’NU KUCAKLAYACAĞIM”
“Kazanırsam Bertan Zaroğlu kardeşimi kucaklayacağım ve bir resim vereceğiz. Birbirimizin elini kaldırarak kucaklayarak pazartesine hazırlanacağız. Çünkü Pazartesi yoğun bir gündem bizi bekliyor”….
“DİĞER PARTİLERDEKİ HASTALIKLAR BİZDE DE BAŞLADI”
“Görüyorum diğer partilerde olan hastalıklar bizde de başladı. Liste savaşı yaşanıyor. Ben oldum olası parti meclisi listesine karşı çıktım.Ne gerek var. Parti meclisi için100 kusur üyenin müracaatı var bunlar hepsi bizim arkadaşımız. Hepsi ile bu yola devam edeceğiz.Niçin bu liste yapılıyor ki”….
“TELEVİZYON SEYREDERMİŞ GİBİ OLAYI SEYRETTİ”
“BU BENİ ÇOK YARALADI”
“Yaptığı hatalarda bile yanında durdum. Dışarıya karşı kendisini savundum. Baş başa kaldığımızda bu doğru değil bunu böyle yapma dedim. Ama gerek Doğuş Derya olayında gerekse o trafik polisi olayında gerekse hastahane olayında haksız bulduğum noktalarda bile kendini savunurken geçen sefer işte Meclis’te Erkut Şahali ile aramızda tartışma oldu. Orada ister istemez o da ben de sinirlerimize hakim olamadık. Bir anlık olay bu. Sert tartışma geriye dönüp bakıyorum sevgili Bertan Zaroğlu yukarda oturmuş hiç birşey olmuyormuş gibi televizyon seyredermiş gibi olayı seyrediyor. Bu beni gerçekten çok yaraladı. Gerçekten çok yaraladı. Yani senin dava arkadaşın, milletvekilin ve UBP’liler gelip durdurmaya çalışırken veya gidip Erkut Şahali’yi sakinleştirmeye çalışırken bana en çok sahip çıkması gereken Bertan Zaroğlu yukardan televizyon seyreder gibi olayları seyretti.Ve bu beni gerçekten çok yaraladı”….
(BRT)
