BRT’de yayınlanan Birinci Boyut programına konuk olan İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı ile ilgili sorulara yanıt verdi.
Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nın 4 Aralık tarihinde Birleşik Kurul’a gideceğini belirten Bakan Baybars, “planla ilgili son görüşmelerimizi yapıyoruz. Hangi noktalarda farklılaştığımız, planın ne kadar hepimizi veya en azından ortak aklı temsil ettiği konusunda son toplantılarımızı gerçekleştiriyoruz” dedi.
Bakan Baybars, CTP’nin İmar Planının hazırlanma sürecinde paydaşlarla sağlıklı bir çalışma yapılmadığı yönünde ortaya koyduğu iddiaya da yanıt verdi.
Baybars, “Sanırım kendileri katılmadığı için öyle diyorlar paydaşlarla sağlıklı çalışma olmadığına. Biz aslında sivil toplum örgütleriyle ve insiyatiflerin tümüyle hem çalıştayda hedef belirlemede, hem mevcut durumu açıklamada, halka sunumda ve sonrasında insiyatiflerin, kurumların, sivil toplumun, belediyelerle, belediye imar ekipleri ile bizim Şehir Planlama ekipleri ile görüşmelerine olanak sağladık. Ama şunu hep göz ardı ediyoruz. Nedense herkes son kerteğe geldiği zaman birşeyleri yapma, kamuoyunda ortaya çıkma, gündeme taşıma yolunu tercih ediyorlar. Son derece katılımcı bir anlayışla hazırlanan bir plan. Bunda herhangi bir eksiklik olduğunu görmüyorum. Ama yine de şunu söylemekte fayda var. Plan, Birleşik Kurul’a onaya giderken 10 gün kala, itiraz süresi geçmişken hala bu tür söylemler aslında sürece faydadan çok yapıcı eleştiri olmaktan çok biraz gündemde kalma ve gündem yaratma merakı gibi geliyor bana. Bunu da açıklıkla söylemek isterim” dedi.
CTP’nin İmar planı konusunda randevu talepleri olduğu bilgisinin bugün kendisine iletildiğini de söyleyen Bakan Baybars, “Çarşamba günü İçişleri Bakanlığı’nın bütçesi var. Bütçe geçer geçmez kendileri ile görüşeceğimizi ilettim. Zaten 42 günlük süre sonunda birtakım kararları almış, plana yansıtmışken son 3-5 gün kala birşeyleri değişmek eğer ciddi bir hatadan kaynaklanmıyorsa çok da mümkün ve sağlıklı değil. Ama bizim gözümüzden kaçan var ise tabi ki son güne kadar kendilerini dinlemek, anlamak gerekirse yaptıkları doğru talepleri de değerlendirme şansını yakalamak elbette ki isteriz”diye konuştu.
Bakan Baybars, İskele’de su taşma riski bölgelerinde detaylı teknik çalışmanın ve ince hesapların yapıldığını da belirtti.
Baybars, “Özellikle İskele bölgesinde sel sularının, taşkın su havzasının olduğu bölgelerde yapılaşma kural ve koşulları, yapılaşma olup olmaması gerektiği eğer yapılaşma olacaksa nasıl olması gerektiği ve sel felaketinden veya taşkın riskinden nasıl korunması gerektiği ile ilgili gerçekten İskele Belediyesi ile birlikte güzel bir çalışma yürüttük. Hatta şuanda ODTÜ’den çok değerli bir hocamız ekip ile hala çalışmalar devam ediyor ve bize plana yansıtacağımız şekilde raporlar sunuyor. Çok büyük bir havzadan 70 kilometre karelik bir alandan gelen dağ suyu İskele’nin belli bölümlerine akıyor. Ve bazı yerlerde maalesef geçen yollar, yapılan yapılar derenin akışını veya akarların akışını denize ulaşmasını hali hazırda engellemiş durumda. Bunun risklerinin hesaplanması, o akışların başka alanlara kaydırılması gibi noktalarda teknik ve ince çalışmalar devam ediyor. Bunların da sonuçlarına bağlı imara açılması konusunda da kural ve koşullar olacak. Geleceği düşünerek bir plan yapıyorsak bu konuda hassas olmamız gerektiğinin de bilincindeyiz. Kimse o konuda sıkıntı duymasın”dedi.
Bir soru üzerine planlama alanında ciddi askeri bölge olduğuna da değinen Baybars, “Hem Mağusa’da hem İskele bölgesinde askeri tesislerin olduğu, askeri bölgeye ait birçok arazi var. BM’nin Mağusa’nın ortasında bir arazisi var. Bunların tümü plan içerisinde gösteriliyor ve orada da şunu yaptık. Eğer BM tarafından ihtiyaç olmaması sebebiyle arazinin boşatılması halinde mutlaka kamu yararı maksatlı ayrılması maddesini plana koyduk. Ama sadece kamu yararı deyip de geçmedik. Çünkü bazen kamu yararı çok fazla geliştirilip, esnekleştirile biliniyor. O yüzden o bölgelerle ilgili kamu yararını koyarken oradaki yapılaşma koşulunu mesala binde beş (5/1000) olarak belirledik. Ve sadece o bölgeleri sosyal tesis, parklar veya doğal yürüyüş, koşu alanları, halkın faydasına olabilecek piknik alanları gibi benzeri yeşilin, çevrenin korunabileceği alanlarla sınırladık. Yapılaşmayı da çok düşük tuttuk ki kamu yararından başka anlamlara çıkmasın”şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Baybars, İskele bölgesinde askeri üst olması konusunda ekstra bir kararları olmadığına da işaret etti.
Baybars, “İmar planına İskele bölgesinde yeni bir askeri bölge yaratmadık. Orası zaten Deniz Kuvvetleri’ne ait bir askeri bölge idi. Uzun bir zamandır içerisindeki konteyner şeklindeki binalar çok eskidiği ve kullanılamaz raporu verildiği için kullanılmıyordu. Bize gelen talep sadece o bölgede ne yapılabileceği yani o bölgedeki imarın ne olduğu ile ilgili Deniz Kuvvetleri’nden bir yazı gelmişti. O bölgede şuanda planlama makamı İskele Belediyesi. Biz sadece Şehir Planlama Dairesi olarak bölgede inşaat yapılmak istenirse iki katlı bir inşaatın yapılabileceği vs diğer koşulları belirten bir görüş verdik. Yoksa o bölgenin üst olması, o bölgede askeri faaliyetler yapılması konusunda ekstra bir kararımız yok” dedi.
Ayşegül Baybars, İskele bölgesindeki askeri bölgenin turizme etkisi konusunun Başbakanlığa iletildiğini de söyledi.
Baybars, “İskele’deki askeri bölge ile ilgili özellikle turizme bir etkisi mutlaka olacaksa Başbakanlığa konuyu bildirdik. Başbakana askeri makamlarla, Güvenlik Kuvvetleri ile konuşması gerektiği konusunu aktardık”şeklinde konuştu.
Baybars, hükümet programında da imar planlarının öncelik olduğu ve tüm imar planlarının da ivedilikle hazırlanıp ülkenin planlı bir şekilde hayata geçmesi konusunda görüş birlikteliği olduğunu belirtti
.
Bakan Baybars, Beyarmudu İmar Planı’nda da son aşamaya gelindiğini ve Birleşik Kurul’da oylanacağını söyledi.
(BRT)
