KIBRISVOI Özel Haber

Çamurdan sonsuzluk yaratıyor!

Çocukken oynadığı çamura olan sevdası sonrasında tutkuya dönüşen seramik sanatçısı Fatma Özok’u atölyesinde ziyaret ettik.

Fatma Özok ile sanatla buluşmasından, anne olduğu yıllardaki hislerine kadar pek çok konuda konuştuk. Özok’un güzel ruhunun yansımasından oluşan atölyesine huzur öylesine hakim ki kendimi bir ara elime aldığım çamur ile oynarken buldum. Fatma Özok’un ifade ettiği gibi “Sonsuzluğa dokundum sayesinde.”

Daha önce Fatma Özok’un  ClayArt Seramik Atölyesi’ne gitmemiş olanlar için kısaca anlatmak istiyorum.

Büyük turkuaz rengi dış kapıdan içeri adımını attığınız anda atölyenin müdavimi olmaya adaysınız. Atölyenin giriş kapısında sizi karşılayan seramikten yapılan kediler atölyenin yeni öğrencileri ve müdavimlerini “Hoş geldiniz.” dercesine karşılıyor.

Kapıdan girdiğimde raflarda bulunan zeytin ağacı temalı seramikler ile büyülendim. Kadın ruhunda yeşeren zeytin ağacı hikayesi adlıbir sergi gezermişim gibi neredeyse her birine tek tek dokundum, kendimi ağaç normlarının içinden çıkan kadınlara bakarken bambaşka bir dünyaya yolculuk yaptım.

Atölyenin giriş bölümünden sonra koridorun sağında büyük bir çalışma alanı var. Çalışma alanının girişindeki oturma grubundan, büyük çalışma masalarına kadar mobilyaların tasarımları Fatma Özok’a ait. Duvarlarda kendi eserlerinin yanında başka sanatçıların eserlerine de yer veren Özok’un zevkine herkes gibi bende hayran oldum.

Atölyenin arka tarafındaki iç bahçeye çıktığımdakendimiseramik sanatının kalbinde yani fırına açılan kapıda buldum. Hemen yan taraf da ise seramiklerin kuruduğu oda var. Fırının özellikleri ile ilgili de konuştuk, seramiğin ülkemizde nerden nereye gittiğini de konuştuk.

Fatma Özok kendini kısaca, “Lefkoşalıyım, Özok Group’da yönetici olarak çalıştım ama en çok çalışmayı sevdiğim alan ise seramik atölyemdir.”diyerek tanımlıyor.

Seramik ile nasıl tanıştığını soruyorum,

Çocukluktan itibaren resme olan ilgimden dolayı başladım.  Meslek lisesinde dekoratif resimegidiyordum oradaki hocamın tavsiyesi ile başladım. Seramiğin ne olduğunu bilmeden, tabak çanak mı yapacağım? diyerek başladım.  Başladığımda ise seramiğin sonsuzluk olduğunu öğrendim. Kafanızdan geçen düşünceleri aktarabileceğiniz çok güzel bir malzemedir çamur. İç dünyanızı tüm düşünceleriniz aktarabileceğiniz bir malzemedir.” diye anlatırken gözlerinin içi parlıyor.

Fatma Özok seramikten bahsederken sanki şiir okurmuş gibi, ya da masal anlatırmış gibi, sesinde size kelimelerle anlatamayacağım bir tını var. “Şiir gibi anlattınız.” diyorum ikimizde gülüyoruz.

19 senedir seramikle uğraşan ve seramik sanatını benimsediğim zamanlardan beri atölyesi olsun isteyen ve hayal eden Özok, evinin yanındaki park yerini ilk önce atölye yapmış. Hayallerinize kavuştunuz dediğimde bana asla unutmayacağım bir hayat dersi veriyor.

“Hayallerinizden vazgeçmediğiniz zaman mutlaka elde edersiniz, ben onu öğrendim. Hayalînize doğru yürümeniz yeterli. Atölyemin olmasını ilk günden itibaren hep istedim ve oldu.

Çamur işi evde olmayacağı için eşimin desteği ile evimin garajını atölye haline getirdim. Seramik çalışmaları için donanım olması şart. 1974’den önce seramikçilik çok yaygındı ve eski atıl vaziyette bir fırını tamamen yenileyerek fırını kullanmaya başladık. Fırın sanırım benimle yaşıt. 2002 yılında açıldı atölyem ve o zamandan beri buradayım.”

Seramik sizin için nedir?

“Benim için seramik tutkudur. Sloganımız “Çamura hayat vermek mutluluktur.”

Oğlunuz üniversiteye başladığında sizde Güzel Sanatlar Fakültesine başladınız,

“Kızım lisede oğlum üniversitedeydi bende üniversiteye gidiyordum. Fakültede bilgisayar ve Corel gibi programları kullanmayı öğrendim. Sınıfın en yüksek notlarını alırdım. Ama o dönem işlerin yoğunluğu çocukların eğitimi derken 2 yılın sonunda derslerim çok iyi olmasına rağmen bıraktım.”

Marmara bölgesinde büyüyen Fatma Özok, Ayko ayakkabı fabrikasının onun çocukluğumda yapıldığını anlattı. “Şimdi bu gördüğünüz binaların yerinde tarlalar vardı.” diye anlatırken konu çocukluğuna geliyor. Çocukken çamurla oynar mıydınız? diye soruyorum

“Çamurdan bebekler yapardık. Çamurdan oyun oynarken yemek yapardık.” Derken gülümsemesi ile bir an onu küçük bir kız olarak hayal ediyorum. Çocukken severek oynadığı çamura iyiki şimdi tutkuyla bağlı diyorum. Seramik sanatçısı olmasındaki en büyük etken olan tutkusunun her gün daha da büyüyeceğini biliyorum. Sonsuzluğa daha çok eser bırakmasını diliyorum.

Fatma Özok “Çamurdan, köfte börek yapardık.” diye anlatırken o dönemde oynadığı arkadaşlarını soruyorum,

“Çok eskidir arkadaşlarım, ilkokuldan aynı mahallede olduğum arkadaşlarımla hala görüşürüm ve sürdürürüm.”

Kullandığınız çamur Kıbrıs çamuru mu?

“74 öncesinde Kıbrıs çömlekçilik alanında ismi olan bir yerdi. Bugün bizim kullandığımız çamurlar hazır Türkiye’den geliyor. Bizim çalışmalarımıza daha uygun olan killer vardır ve onları kullanıyoruz. Kıbrıs çamuru çanak çömlek saksı gibi ürünler için daha uygundur. Kıbrıs çamuru amfora gibi şarap kabı gibi pek çok ihtiyaç malzemesi için kullanılırdı.

“Günümüzde seramik ihtiyaçtan sanata dönüştü”

“Seramik en eski sanat dallarındandır. Aynı zamanda da en modern sanat dalıdır. Eskiden kullanım alanı ile bugünde kullanım alanı değişti. Bugün insanların kendilerini ifade edebilmek için kullandıkları bir alan oldu. Şimdi seramik sanat için kullanılıyor”

Eserlerin 5000 sene sonraya kalacak, bizle olmayacağız onlar yaşayacakdediğimde “Sonsuzluktur bu…” diyerek cevaplıyor.

Sizin için en özel eseriniz hangisidir?

“2005 yılındaki “Toprağa Tutku” adı altında yapılan sergimiz benim için çok özeldir. Kıbrıslı bir dilenciyi ve portakalcıyı yapmıştım. Biz çocukken bir dilenci vardı ve  kapıkapı gezerdi, ona para değil ekmek verirdik. Biz çocukken onlara “Torbalı” derlerdi. Sırtında torbası olurdu.

Sergide Lefkoşa’daki kişileri çalıştık ve beni çocukluğuma götürürdü o dilenci heykelim. Onu çok severim. Ayrıca Portakalcı Hakkı dayı ise; çocuklarını portakal satarak geçindirirdi. Ben çocuktum portakal satardı ve yıllar sonra Annan planı döneminde televizyonda Hakkıdayıyı gördüm.

Yıllar tükendi yollar tükenmedi sloganıyla portakalcı Hakkı dayının heykelini yaptım,  arabası portakallarıve ona dair herşeyi ile. Hakkı dayı duymuş ve sergiyi ziyarete geldi. Çok değerlidir benim için bu heykellerim.”

Güzel sanatsala fakültesine gitmeden önce daha fazla gerçekçi çalışmalar yapan, sonra soyut çalışmalara da başlayan sanatçının heykellerinin çoğu yine de gerçekçi. Ayakları yere basan güçlü kadın olmanızdan dolayı mı bu kadar gerçekçi çalışmalar yapıyorsunuz? Diye sorduğumda sadece gülümsüyor. Sanatçı kimliğine yanı sıra o kadar mütevazı ki,  kişiliğine hayran olmamak elde değil.

Etrafındaki herkesi sanatla buluşturan Fatma Özok misafirlerini de atölyesinde ağırlıyor.

“Arkadaşlarım atölyeye gelmeyi çok seviyor, burası üretim merkezi. Çamur, her anı heyecanlı bir iştir. Seramiğe başladığınız andan itibaren sonlandırana kadar,sonsuzluğa taşıyacağınız ana kadar hep heyecandır. Çamur halinden ifadeli duygulu bir varlığa dönüşmesi, onun fırınlanması ve fırında bin derecelerde pişmesi, fırından çıkınca sırlanıp boyanıp tekrardan fırına girmesi, boyaların sizi yansıtacak renklere ulaşması, 10 saat fırından çıkmasını beklemek çok heyecanlı bir iştir.”

“Ruhlarını döküyorlar çamura”

“Aslında herkes kendini ifade ediyor. Kursa gelen arkadaşlarım çalışmalarını yaptıklarında kendilerine benzer çalışmalar yaptıklarını görüyorum.  Kendilerini ifade ediyorlar. Ruhlarını döküyorlar çamura. Çamur çok gizemli bir olaydır.”

Duygusal mısınız?

Duygusalım ama pozitifim. Hayatım hüzünlerin peşinden koşmakla geçmez. Ben hayatın çok kısa ve mutlu yaşanılmaya değer olduğunu düşünürüm. Hayat başlar ve biter bu sürece önemli olan pozitif ve mutlu şekildegeçirmektir.”

Hayatınız dönüm noktası varmı?

Evet var. Sanatla buluşmam benim hayatımı değişirdi. Çünkü lisede tıp fakültesine gitmeyi istemiştim. 80’li yılların sıkıntılarından dolayı gitmedim ve iyiki de gitmemişim diyorum şimdi.

Anne olmak neyi değiştirdi hayatınızda?

Anne olmak hayatın tümsorumluluklarını üstünüze almaktır. Kendinizden vazgeçmektir.

Geriye dönme şansınız olsa değiştirmekistediğiniz bir şey varmı?

Ben hiç öyle düşünmedim. Olmayan şeyler için bile daha iyi bir şeyler olacağı için olmamıştır derim ve hiç üzülmem.

Seramiksiz bir gün düşünebilir misiniz?

Hayır, bu işe başladıktan sonra olmuyor.

Sizi ifade eden bir seramik çalışması yapsanız hangi renge boyarsınız?

Turkuaz rengi. Atölyenin kapısı da turkuaz rengi.

Çocuklarınız bir renk olsa hangisi olurdu?

Her renge olabilir.

Ailece ortak noktanız nedir?

Müziktir ortak noktamız.

Seramiğin yapılış sürecini neye benzetir siniz?

“Doğum gibi. Ama seramik ölmez. Sonsuzluktur. Bir parçaçamura eliniz değmezse bu sadece çamura olarak kalır. Ama ne zaman ki alıp onu çalışmaya başlarsınız ruhunuzu ve düşünceleriniz katarsınız, fırınlandıktan sonra sonsuz olur.”

Atölyenin ensevdiğinizbölümü hangisidir?

Fırın odasını severim. Burası, yani çalışma alanı evinmisafir odası gibi. Fırın ise daha özeldir benim için

Fatma Özok kendini üzgün hissettiğindene yapar?

Çamura sığınırım.

Nerden vazgeçmezseniz?

Ailemden vazgeçmem. En değerli şeyim ailem.

Fatma Özok ile geçirdiğim zamanın sonunda seramik sanatına olan hayranlığım daha da arttı. Seramiğin onun için neden tutku olduğunu artık anlayabiliyorum. Sonsuzluğa bıraktığı eserleri ile gurur duyuyorum. Kendi ruhunun yansıması olan zeytin ağaçları ile ilgili çalışmalarında olduğu gibi bu topraklara kök salmış en büyük değerlerden biri olduğunu düşünüyorum.

voiceoftheisland.com – Derya Atamer



Benzer Haberler

42 bin sterlin çaldı, Ercan’dan çıkış yapacağı sırada yakalandı!

Voice Kıbrıs Haber

Soygun girişiminde bulunan 2 kişi Larnaka Havalimanı’nda yakalandı

TAK

Yağmurlu hava devam edecek

TAK

Mecliste bazı tezkereler kabul edildi, Kıbrıs konusu konuşuldu

TAK

Gönyeli’de yaralama!

Voice Kıbrıs Haber

3 kaza: 1 yaya yaralandı, alkollü sürücüler hakkında yasal işlem başlatıldı

Voice Kıbrıs Haber