Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis ve AKEL’in Kıbrıs Sorunu Bürosu Sorumlusu ve müzakere heyeti üyesi Tumazos Çelebis, Crans-Montana’da yapılacak Kıbrıs konferansına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Fileleftheros gazetesi, Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis ile AKEL’in Kıbrıs Sorunu Bürosu Sorumlusu ve müzakere heyeti üyesi Tumazos Çelebis’in açıklamalarına yer verirken, hükümet ve muhalefetin, Crans-Montana’daki görüşmelerin başarılı sonuçlanması için belirleyici unsurun Türkiye’nin tavrı olacağı konusunda hem fikir olduğunu yazdı.
Habere göre Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, sürecin özünün, görüşmelerin sonraki başlıklarda devam edip etmeyeceğinin değerlendirileceği Güvenlik ve Garantiler başlığındaki görüşmenin gelişmesi olduğunu belirtti.
Hristodulidis, belirleyici unsurun, görüşmenin geliş göstermesinin de bağlı olacağı, Türkiye’nin tavrının, bir diğer deyişle, Kıbrıs’ta Türk askerinin kalması ve müdahale haklarına ilişkin bilindik taleplerindeki değişikliğin olduğunu savundu.
ÇELEBİS
AKEL Kıbrıs Sorunu Bürosu Sorumlusu ve müzakere heyeti üyesi Tumazos Çelebis ise açıklamasında, Crans-Montana’daki konferansa atıfta bulunarak, Güvenlik ve Garantiler konusunda Türkiye’nin sınanacağı an olduğunu, Cenevre’de takınacağı tavrın görüleceğini ifade etti.
Anahtarın, Türkiye’de ve Garantiler ile Güvenlik başlığındaki rota değişikliğinde bulunduğunu iddia eden Çelebis, en temel boyutun, 1960 çağdışı garantiler sistemi, müdahale hakları ve askerlerin çekilmesi konusu olduğunu da belirtti.
Çelebis, bu görüşmenin sonucundan geriye kalan tüm her şeyin belirleneceğini de ifade etti
Crans-Montana’da iki müzakere masasının bulunacağını, birinde, Güvenlik konusunun, diğerinde ise iç konuların ele alınacağını belirten Çelebis, bir masada Güvenlik konusu ele alınırken Türkiye’nin diğerine göz atabileceğini, bir masada ilerleme olması durumunda, bunun, ikinci masaya da olumlu etkileyebileceğini, aksi takdirde, on yıldan beridir sürdürülen sürecin sonlanması olasılığına neden olacak ikinci bir başarısızlığa sahip olabileceklerini de savundu.
