FeaturedKIBRIS

‘Veremsiz bir Dünya ve veremsiz bir Kıbrıs!’

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Göğüs Hastalıkları Çalışma Grubu, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Derlen Özgeç Ruso ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatma Canbay Verem Haftası dolayısıyla açıklamada bulunarak verem savaşının başarılı bir şekilde devam etmesi için Sağlık Bakanlığı’nın konuya önem vermesi gerektiğini belirtti.

Yapılan açıklama şu şekilde:

“Günümüzde Tüberküloz (Verem) hastalığının dünyadaki durumu geçtiğimiz yıllar ile karşılaştırıldığında, küreselleşen bir yaşam, sosyal dinamiklerdeki değişmeler, dünyadaki sosyoekonomik çalkantılar, bazı ülke ve bölgelerdeki yoksulluk, savaşlar, başta Göğüs Hastalıkları uzmanları olmak üzere hekimleri ve sağlık otoritelerini, durumun hassasiyeti konusunda uyarmaktadır.

Geçmişte “ince hastalık” olarak nitelendirilmiş olan “Verem” hastalığı, son yıllarda halk arasında da tıbbi ismi olan “Tüberküloz” ile anılmaktadır. Hastalığın sebebi Mycobacterium Tuberculosis isimli bir basildir. Hemen hemen tüm organlarda hastalık yapabilse de en sık akciğer tüberkülozuna neden olması ve bu durumdaki bulaştırıcılığı sebebiyle, sadece hasta için değil tüm toplum için bir sağlık problemidir. Bu nedenledir ki tüberküloz ile mücadele öncelikle bir “halk sağlığı sorunu” olarak algılanmalıdır.

Tüberküloz, tedavisi bilinen bir hastalık olmasına karşın tüm dünyada en yaygın görülen bulaşıcı hastalıklardan biri olması nedeni ile önemli bir toplum sağlığı sorunu oluşturmaktadır.

2006 yılında Dünya Sağlık Örgütü tüberkülozlu hasta sayısını azaltmak adına stop tüberküloz strajesini belirlemiştir. Stop tüberküloz stratejisinin amaçları; yüksek kaliteli tanı ve hasta odaklı tedaviye erişimi sağlamak, tüberküloz hasta yükünü azaltmak, risk grubu altındaki kişileri ve sosyoekonomik düzeyi düşük kişileri korumak, yeni tanı ve tedavi modalitelerinin gelişimini sağlamak, bunlarım etkili ve zamanında kullanılmasını sağlamak, tüberkülozdan korunmak, tüberküloz bakım ve kontrolünde insan haklarının korunmasını sağlamaktır. Dünya sağlık örgütünün 2011 yılı küresel tüberküloz raporuna göre; dünyada tahmin edilen tüberkülozlu hasta sayısı 8,7 milyondur. Toplam 5,8 milyon hastaya tanı konulmuş ve tedavi verilmiştir. 8,7 milyon hastadan 1,4 milyon hastaya tanı konulamaması nedeni ile tedavi verilememiştir ve bu nedenle ölümler olmuştur. Bu verem ölümlerinin en sık nedenleri AİDS, diğer hastalıklar ya da verem tedavisinde kullanılan en önemli iki ilaca direncin olmasıdır. Hastalık tüm dünyayı etkilemekle birlikte hastaların %85’i; Afrika'da (%30) ve Asya'da (%55) izlenmektedir. Hindistan ve Çin’deki tüberküloz olguları tüm olguların %25’ini oluşturmaktadır. Asya, Hindistan ve Çin dünyadaki tanı konulan hastaların %40’ ını oluşturmaktadır. İlaçlara dirençli verem hastalığı özellikle Eski Sovyetler Birliği ülkelerinde büyük bir sorun oluşturmaktadır. Dünyadan verilecek iyi haberler ise, genel olarak tanı konulan hastalarda tedavi başarısı yüksektir. Yeni tanı konulan hastalarda tedavi başarısı %85’tir. 2006 yılından bu yana veremli toplam hasta sayısı düşmektedir. Dünya sağlık örgütünün yürüttüğü stratejiler, yeni tanı yöntemleri ve yeni ilaçlar ile genel olarak son 30 yılda verem ölümleri %41 azalmıştır. Giderek daha fazla hastaya tanı konulmakta ve tanı konulan hastalarda tedavi daha başarılı olmaktadır. Türkiye'de veremin durumuna baktığımızda; kayıtlı tüberküloz hasta sayısı 2009 yılı için 17, 402, 2011 yılı için 15, 679’ dur. %15 olgunun ise kayıtlarda yer almadığı tahmin edilmektedir. Tanı alan hastalarda tedavi başarısı %91’dir. Daha önce tedavi almamış, balgam mikroskobisinde mikrop görülen olgularda tedavi oranı daha yüksektir. Daha önce tedavi görmüş, hastalığın tekrarladığı olgularda tedavi başarısı daha düşüktür. Bu olgularda tedaviyi terk etme oranı daha yüksektir. Bu olgularda ilaç direnci gelişme riski de daha yüksektir. Türkiye'de 2009 yılında 222 ilaç dirençli olgu kayıt altına alınmıştır. Ülkemize baktığımızda dünya ile benzer istatistikler izlenmektedir. Her geçen yıl kayıtlı verem olgu sayısı azalmaktadır. 1989 yılında kayıtlı 70 olgu varken, giderek olgu sayısı azalmakta olup, son 5 yılda kayıtlı olgu sayıları 2013 yılında 32, 2014 yılında 35, 2015 yılında 39, 2016 yılında 20, 2017 yılında 29, 2018 yılında 22 dir. Dış göçlerin artması nedeni ile çalışma izinleri için verem taraması yapılmaktadır.

Kayıtlarda veremli hasta sayısı azalmasına karşın, tanı alan olgularda yabancı uyruklu hasta popülasyonunun arttığı izlenmektedir. 1989 yılında 70 olgudan 41 olgunun, 1992 yılında 64 olgudan 51 olgunun, 1993 yılında 61 olgudan 47 olgunun, 1994 yılında 77 olgudan 63 olgunun, 1995 yılında 65 olgudan 52 olgunun2013 yılında 32 olgudan 13 olgunun, 2014 yılında 35 olgudan 15 olgunun, 2015 yılında 39 olgudan 15 olgunun, 2016 yılında 20 olgudan 12 olgunun, 2017 yılında 29 olgudan 20 olgunun, 2018 yılında 22 olgudan 11 olgunun yabancı uyruklu olduğu kayıt altına alınmıştır. Tanı alan yabancı uyruklu hasta popülasyonunun büyük oranda dağılmış Sovyetler Birliği, Asya-Afrika bölgeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nden olduğu görülmektedir. Ülkemizde askeri personele de verem taraması yapılmakta olup; 2017-2018 yılları arasında 1,018 askeri personel taranmış, 45 olgu ileri tetkik için göğüs hastalıkları birimine sevk edilmiştir. 45 olgudan 3 olgu verem tedavisi almıştır.

Ülkemizde verem savaşı bazı sorunlara karşın başarılıdır. Bu anlamda verem dispanserinin rolü önemlidir. Verem dispanser polikliniği Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde olup, dispanserde sunulan bütün hizmetler ve ilaçlar ücretsizdir. Dispanser tanı konulan ve tedavisi planlanan hastaların tedavilerini sürdürüp tamamlamada , hastanın temaslılarının muayenesinde ve koruyucu tedavide başka bir kurumun yapamayacağı kritik bir görev yürütmektedir.

Önümüzdeki dönemlerde de verem savaşının başarılı şekilde yürütülmesi mümkündür. Bunun için sağlık bakanlığının konuya önem vermesi, verem savaş dispanserinin çalışmasının sürdürülmesi, konuya hakim bir ekibin bu işi yürütmesi, veremin tanısının, tedavisinin, ilaçların, takibinin, temaslı muayenesinin, koruyucu tedavilerin ücretsiz olması, sağlık bakanlığına ait laboratuvarın modernizasyonunun yapılması gerekli ve önemlidir. Her yıl Ocak ayının ilk Pazar gününü izleyen hafta Verem Haftası olarak kutlanmakta olup, veremin toplum sağlığı açısından önemi hatırlanmalı ve başarılı bir verem savaşı için koşul ve unsurlar tartışılmalıdır. Veremsiz bir Dünya ve veremsiz bir Kıbrıs!”

 


Benzer Haberler

AÖA Yasa Tasarısı Genel Kurul’a sevk edildi

TAK

KTÖS’ten Meclis’e iki çalışma raporu

TAK

Özdenefe “Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanının ülke dışında bulunması hukukla ve devlet ciddiyeti ile bağdaşmıyor”

TAK

Döviz piyasalarındaki sakin seyir sürüyor

Voice Kıbrıs Haber

XVII. Evvel Zaman İçinde Lurucina Panayırı pazar günü yapılıyor

TAK

Çeler “Çocuklar arasında ciddi bir sınıf ayrımı var”

Voice Kıbrıs Haber