FeaturedKIBRIS

Usar: Hekimler, 32 bin TL kazanacakmış, eğer öyleyse…

Hükümetin sağlık politikalarını protesto eden Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) hem Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi, hem de Sağlık Bakanlığı önünde eylem yaptı.

Eylemin ilk ayağı sabah saatlerinde Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi önünde oldu.

Beyaz önlükleriyle hastane önüne çıkan hekimler, “Solunum Cihazı Yok, Mercedes Var”, “Hekim Yasası Hakkımız”, “Göç Yasası’na Son”, “Patronlara Değil, Halka Hizmet” “Taşeron Hekimliğe Hayır”, “Koltuklar Gider, Doktorlar Kalır” gibi renkli dövizler taşıdı.

Hekimlerin eylemine Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin yanı sıra Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası  (KTAMS) ile Gümrük Çalışanları Sendikası’ndan (GÜÇ-SEN) de destek geldi.

Hastane önünde Tıp-İş Başkanı Dr. Sıla Usar ile Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Kenan Arifoğlu açıklama yaptı.

KTOEÖS Başkanı Sema Eylem, KTÖS, KTOEÖS, KTAMS ve GÜÇ-SEN adına hazırlanan ortak bildiriyi okudu. Hekimler, eylemi daha sonra Sağlık Bakanlığı önüne taşıdı. Hastane önünden minibüslerle Sağlık Bakanlığı önüne giden hekimler, sağlık alanındaki taleplerini burada da dile getirdi. 3 saatlik eylem Sağlık Bakanlığı önünde tamamlandı.  Eylem nedeniyle, bugün saat 09.00-12.00 saatleri arasında ülke genelindeki acil servisler ve yatılı servisler dışında hastanelerde sağlık hizmeti verilmedi.

USAR: “EYLEME KİMLERİN KATILACAĞINI ÖĞRENMEK İÇİN HASTANELERE POLİS GÖNDERDİLER”

Tıp-İş Başkanı Sıla Usar, hastane önündeki açıklamasında Lefkoşa Kaymakamlığı’nın Meclis önünde eylem yapmalarına izin vermediğini söyledi.

Eylemle ilgili hastanelere polis gönderildiğini, eyleme kimin katılacağının araştırıldığını söyleyen Usar, hükümet edenlerin beyaz önlüklerden mi, pankartlardan mı korktuğunu sordu.

“Biz tamir eden, şifa vereniz. Siz yıkıp dökeceğimizi, birilerine zarar vereceğimizi mi sandınız?” ifadelerine yer veren Tıp-İş Başkanı, hekimlerin şiarının zarar vermemek olduğunu vurguladı.

“EFENDİLER, HASTANELERDE NE GÜVEN NE DE HUZUR BIRAKTI”

Doktorların ikinci evinin hastaneler olduğunu, burada huzur ve güven içinde çalışmak için mücadele ettiklerini belirten Usar, “Bu efendiler, hastanelerde ne güven ne de huzur bıraktı. Hastaneleri çökertmeye çalışıyorlar” ifadesine yer verdi.

“9 YAŞINDAKİ OĞLUM ANLADI, 60 YAŞINDA HÜKÜMET EDENLER ANLAMADI”

Usar, şöyle devam etti:

“9 yaşındaki oğlum ‘anne niye eylem yapacaksınız?’ diye sordu. “Doktorlar hastaneden istifa etmesinler, hastalarına bakmaya devam etsinler diye’ dedim. ‘Doktorlar istifa ederse hastalar artar, iyileşemez’ dedi. 9 yaşındaki oğlum anladı, 60 yaşında hükümet edenler anlamadı.”

Sağlığın anayasal hak olduğunu ancak hükümet edenlerin bunu unuttuğunu, halka da unutturmaya çalıştığını savunan Dr. Sıla Usar, kamu sağlık hizmetlerinin her geçen gün zayıflatıldığını, hekim ve hemşire istihdamı yapılmadığını dile getirdi.

“HASTANELERİNİZDE İLAÇ, ACİLİNİZDE DOKTOR YOK”

Hastanelerde az insanla ve maaşla çok iş baskısı olduğunu savunan Usar, hiçbir alt yapısı yatırımı yapılmayan hastanelerin döküldüğünü söyleyerek, “Hastanelerinizde ilaç, acilinizde doktor yok. Nöbetleri döndüremiyorsunuz. Sağlıktaki sorunları ört pas edemezsiniz ” şeklinde konuştu.

Hastanelerde solunum cihazı olmadığını da belirten Usar, solunum desteğine ihtiyaç duyan hastaları sevk etmek zorunda kaldıklarını, Sağlık Bakanlığı’nın cihazı almak yerine sevklere onlarca milyonluk fatura ödediğini kaydetti.

Sıla Usar, hastaların sevk edildiği hastanelerde doktorların yeterli olup olmadığının cevabının verilmesini de istedi.

Hekimlerin Sosyal Güvenlik Yasası ile Göç Yasası kapsamında budanmış haklarla istihdam edildiğini de söyleyen Usar, “Hekim istihdamı yaptık diye övünüyorsunuz. Siz zaten bu hekimleri yıllarca sözleşmeli, mecburu hizmetçi gibi çalıştırdınız” ifadesine yer verdi.

“İSTİFALARI ABARTIYORMUŞUZ….BU İSTİFALARI KÜÇÜMSÜYOR MUSUNUZ?”

İstifalar konusuna da değinen Usar şunları söyledi:

“İstifaları abartıyormuşuz. Peki çocuk kardiyoloji, nefroloji, alerji, onkoloji, nöroloji uzmanı nerde? Ya beyin ve plastik cerrahları, anestezi, radyoloji, kardiyoloji, endokrinoloji, nöroloji uzmanları? Bu istifaları küçümsüyor musunuz? Peki bunları yerine yenilerini koydunuz mu?”

Dr. Sıla Usar, hekimlerin gücünü kırmak, birlikteliklerini bozmak, halkın gözündeki itibarını sarsmak için açıklamalar yapıldığını söyleyerek, “Hekimler, 32 bin TL kazanacakmış. Bu gülünç. Eğer öyleyse hekimler bu paranın yarısını Maliye Bakanlığı’nın kasasına bağışlamaya hazırdır” dedi.

“MAAŞ ARTIŞI GÖSTERMELİK…”

Hekimlere yapılacak maaş artışını “göstermelik” olarak niteleyen Usar, “Tam bir senedir sözde maaş artışı yapmak için uğraşıyorsunuz, onu da beceremediniz ama yapmış gibi ahkam kesiyorsunuz” ifadelerine yer verdi.

Hem hekimlerin hem de halkın karnının vaatlere tok olduğunu söyleyen Usar, “Gerçek, alt yapısı yeterli, fiziki koşulları iyi, çağdaş hastaneler istiyoruz” şeklinde konuştu.

Hekimlerin sadaka değil hakkı olanı istediğini de belirten Usar, “Eğitimimizin, yaptığımız işlerin, aldığımız risklerin karşılığı olan, annemizin sütü gibi helal olan hakkımızı istiyoruz” dedi.

“GÖÇ YASASI’NA SON VERİLMESİNİ İSTİYORUZ”

İyileştirilmiş özlük hakları, tam gün sağlık hizmeti, ikinci iş yasağı gibi düzenlemeleri içerecek Tabip Yasası’nın Meclis’ten geçmesini istediklerini dile getiren Dr. Sıla Usar, “Göç Yasası’na son verilmesini istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

“SOSYAL GÜVENCENİZ YOKSA AMERİKA’DA ÇÖP TORBASI GİBİ KAPININ ÖNÜNE KONURSUNUZ, HİÇBİR HEKİM ÜZERİNİZE DOKUNMAZ”

Dünyadaki sağlık sistemlerine de değinen, “Sosyal güvenceniz yoksa Amerika’da çöp torbası gibi kapının önüne konursunuz, hiçbir hekim üzerinize dokunmaz” diyen Usar, İngiltere’den ve Türkiye’den de örnekler vererek, yetkililerin bunlardan ders çıkarmasını istedi.

“GİDEN GİDER, KALAN KALIR DENİYOR…”

Sağlık Bakanı’nın istifa eden hekimler için “giden gider, kalan kalır dediğini” de savunan Sıla Usar, hekimlerin kamu hastanelerinde 30-40 yıllık tecrübe biriktirdiklerine işaret etti, “Gidenlerle bunları kaybedeceksiniz, yıllardır birlikte çalışan ekiplerin kadrolarını parçalayacaksınız” ifadesine yer verdi.

“Sağlık Bakanı B ve C planları olduğunu söylüyor” diyen Usar, bu planların ithal, taşeron hekim getirmek olduğunu savundu.

“HEKİMLİK UMUT VE CESARETLE YAPILIR”

Söz konusu bu hekimlere burada çalışan hekimlerin 3-5 katı para ödendiğini de savunan Usar, “Hekimlik umut ve cesaretle yapılır. Hastanın iyileşmesini umut eder, onu tedavi etme cesaretini gösterirsiniz. Biz bu mücadeleyi umut ve cesaretle sürdüreceğiz. Sağlık özelleştirilemez. Sağlığımızı size vermeyeceğiz. Mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

ARİFOĞLU: “SÜREKLİ BİR ERTELEME, ARTAN HASTA SEVKLERİ, KISITLANAN OLANAKLAR VAR. GELDİĞİMİZ NOKTA BU”

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Kenan Arifoğlu da kısa bir açıklama yaptı. Arifoğlu, bu haykırışlara kulak verilmesini istedi.

Arifoğlu, “Uzun zamandan beri süren yasal çalışmalar var. Ancak hiçbiri sonuçlanmadı. ‘Genel Sağlık Sigortası’ dedik, ‘para yok’ dediler. Döner Sermaye dedik, onun da parasını bulamadılar. ‘Yeni hastaneler’ dedik, ona da para yok. Sürekli bir erteleme, özelleştirme, giderek artan hasta sevkleri, kısıtlanan olanaklar var. Geldiğimiz nokta bu” şeklinde konuştu.

Anestezi uzmanlarının belli sayının altına düştüğü hastanelerin kapatılmak zorunda olduğunu da dile getiren Arifoğlu, “Sevkler eskisi gibi değil, hastalar artık özel hastanelere sevk ediliyor. Bu sevklere ne kadar ödendiği, hesabı kitabı da belli değil. 70 milyonlara varan paralar sağlık bütçesinden gidiyor” dedi.

EYLEM: “TAVŞANA KAÇ, TAZIYA TUT DEME” POLİTİKASINDAN VAZGEÇSİNLER”

KTOEÖS Başkanı Selma Eylem ise, hekimlerin Göç Yasası’na karşı sürdürdüğü mücadeleyi sendikalar olarak selamladıklarını söyleyerek, “Kamusal hizmetlerin bitirilmesine izin vermeyeceğiz, sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi.

UBP-DP hükümetini “sorunları halı altına süpürmek”, “herkese mavi boncuk dağıtmak”, “her geçen gün halkı huzursuzluğa ve çaresizliğe” itmekle suçlayan Eylem, “Tavşana kaç, tazıya tut deme” politikasından vazgeçsinler” ifadesine yer verdi.

Mayıs ayında “Göç Yasası”nı ortadan kaldıracak yeni bir yasa önerisini Meclise ve hükümete sunacaklarını da açıklayan Selma Eylem, daha sonra 4 sendikanın imzasını taşıyan ortak bildiriyi okudu.

Sendikaların 5 ortak talebinin de yer aldığı bildiride kamusal hizmetler nitelikli, ücretsiz, kolay erişilebilir olması ve bunu için yapılması gerekenler sıralandı.

4 SENDİKADAN TIP-İŞ EYLEMİNE DESTEK

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) ve Gümrük Çalışanları Sendikası (GÜÇ-SEN) ortak bildiri yayımlayarak, Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası’nın (Tıp-İş) bugünkü eylemine destek belirtti.

Ortak açıklamada, ortak taleplerini sıralayan 4 sendika, “göç yasası” olarak nitelendirdiği, Kamu Çalışanlarının Aylık (maaş-ücret) ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi Yasası’nın kaldırılması için mayıs ayında Meclis’e yeni yasa önerisi sunacağını bildirdi ve hükümeti sağduyuya çağırdı.

Ortak açıklamada, talepler ise şu şekilde sıralandı:

“Tüm kamusal hizmetler nitelikli, ücretsiz, kolay erişilebilir olmalıdır. Kamu hizmetlerinin nitelikli hale getirilmesi için kamu çalışanlarının denetimi, çalışma koşulları, güvenceleri, insanca yaşayabilecekleri ücretleri olmalıdır. Kamu hizmetlerini ticarileştirme, taşeronlaştırma, kar amacına dönüştürme ve özelleştirmeden kaçınılmalıdır. Kamu hizmeti veren çalışanlara karşı halkımız arasında algı operasyonları yaratılarak, suçlu durumuna düşürülmemeli, sorunlar ele alınarak sistemde kalıcı çözümler üretilmelidir. Kamu görevi mantığını ortadan kaldıran, kamu hizmeti değerini düşüren, niteliksiz bir statü durumuna düşüren 47/2010 (göç yasası) derhal kaldırılmalıdır.”

Sosyal devletin görevinin, halkın sorunlarına çözüm bulmak, daha mutlu ve refah içinde yaşamını sağlamak olduğu vurgulanan açıklamada, “UBP-DP hükümetinin sorunları halı altına süpürerek, mavi boncuk dağıtmakta, her geçen gün halkı daha da huzursuz hale getirmekte ve çaresizliğe itmekte” olduğu iddia edildi.

Her geçen gün Türk Lirası’nın değer kaybettiği, maaşların eridiği günlerden geçildiği, kamusal hizmetlerin niteliksizleştirildiği, kamusal hizmetlerin başında gelen, en temel insan hakkı olan eğitim ve sağlığın paralı ve pahalı hale getirilerek, erişilemez yapıldığı öne sürüldü.

Döner Sermaye Yasası ile sağlığın paralı hale getirilerek, sağlık çalışanlarına mesai saatleri içinde performansa dayalı ücret teklif edildiği öne sürülen ortak açıklamada, “Kamu hizmetlerini niteliksiz hale getirip, özelleştirerek peşkeş çekmek amacını güden hükümet anlayışları ise sosyal devleti tüketmiştir” iddiasında bulunuldu.

Ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kamu hizmetlerine yeterli kaynak yaratmama ve bilinçli niteliksizleştirme politikalarının yarattığı durumun suçlusu olarak ise kamu görevi yapan çalışanlar gösterilmektedir. Devlet hastanelerinde sağlık hizmeti, devlet okullarında eğitim, dairelerde ise kamu hizmeti gittikçe değersizleştirilmekte, ulaşılamaz hale getirilmekte, bu anlayış neticesinde ise nitelikli kamu hizmeti alamayan halkımıza ise bu hizmeti verenleri hedef yapmaktadır.

Kadroları, denetimi, bütçesi, mantalitesi eksik olan kamu kuruluşlarında bin bir zorlukla, kötü koşullarda ve stres içerisinde görev yapmaya çalışan doktorlar, öğretmenler, memurların hakları sürekli saldırıya uğramakta, örgütlü mücadeleleri ise yok edilerek, güçleri parçalanmak istenmektedir.

Bitmez kaynak olarak görülen sağlık, eğitim, ulaşım gibi kamusal hizmet alanları ticari mala dönüştürülerek, özel şirketlere peşkeş çekilmek için çoktan düğmeye basılmıştır. Bu halkımızı daha da yoksullaştıracak ve hayat kalitesini, refahını yok edecektir.

Günümüzde ancak anne – baba yardımı ile geçinen genç aileler ise zaman içerisinde bu yardımı da alamayacak duruma gelecek ve toplumsal ekonomik kriz yaşanacaktır. Bir diğer yandan ise bu özel kurumlarda çalışanlar ise kadrosuz, güvencesiz, ağır yük altında çalıştırılarak, tüm haklardan yoksun çalışan köleler durumuna getirilmiştir. Kar hırsı ile çalışanların emekleri değersizleştirilmekte, insanca, yaşanabilir bir ücret, çalışma koşulları, güvence, sendikalaşma, toplu sözleşme hakları gasp edilmektedir”

Açıklamada, bugünlerde özellikle sağlıkta yaşanan sıkıntıların, doktorların suçlanmasının, kamu hizmeti alan insanları da, bu hizmeti veren doktorları da rencide ettiğine işaret edilerek, “Esas hedef alınması gereken ve bu hizmeti değersizleştiren hükümet ise susmayı yeğliyor” ifadesi kullanıldı.

Kamu hizmetlerinin nitelikli ve ücretsiz olması gerektiği yinelenerek,  özelleştirmenin tehlikesine dikkat çekildi

Açıklamada, kamu görevi yapan çalışanlara yönelik saldırıların son bulması istendi.

Haber: Rahme Çiftçioğlu | Fotoğraf: Hüseyin Sayıl | TAK


Benzer Haberler

Döviz piyasaları sakin seyrediyor

Voice Kıbrıs Haber

Yeşil Hat Tüzüğü’nün yürürlüğe girmesinin 20’nci yılı… Ledra Palace Otel’de etkinlik düzenlendi

TAK

“Serdal Gündüz, Ebeler ve Hemşireler Birliği’ne başvurması için yardım etti”

Voice Kıbrıs Haber

Şampiyon Melekler’in anısına “Yasak Şubat” adlı klip çekildi

TAK

Bazı bölgelerde 2 saatlik elektrik kesintisi yapılacak!

TAK

Mağusa’daki altı plaj 15 Mayıs itibarıyla hizmet vermeye başlıyor

TAK