CTP Lefkoşa Milletvekili Fikri Toros, soyal medya hesabından 9 Ağustos liderler görüşmesi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Açıklama şu şekilde:
“Son görüşmelerinden takriben 8 ay sonra bir araya gelecek olan Liderler, gündemin açık olduğunu ve herhangi bir ön koşul öne sürmediklerini belirtmişlerdir. Sorunun “çekirdek” konumunda yatan toplumlar arası güç paylaşımı sadece Ada üzerinde değil, Kıbrıs sularında devam eden hidrokarbon faaliyetleri odağında da olumsuz gelişmelere, hatta ciddi bir gerginliğe neden olmaktadır.
Bu yüzden 9 Ağustos Liderler görüşmesinin öncelikli gündemi, makul bir süre içerisinde kapsamlı bir siyasi anlaşma hedefine bağlı müzakerelerin yeniden başlaması yönünde ortak bir mutabakata varmak olmalıdır. Bu da, Sayın Anastasiades’in 11 Şubat 2014 tarihli ortak metne, Crans-Montana konferansı itibarıyla varılan tüm yakınlaşmalara ve 30 Haziran 2017 tarihli “Guterres Çerçevesi”’ne bağlı olduğunu samimiyetle ve ön koşulsuz olarak ortaya koymasıyla mümkün olabilecektir. Sayın Anastasiades’in böyle bir duruş sergilemesi şüphesiz sadece Sayın Lute’un referans şartlarını tatmin etmekle kalmayacak, ayni zamanda yeni bir insiyatif üstlenmesi için BM Genel Sekreteri Sayın Guterres’in asgari beklentisini karşılamış olacaktır.
Hidrokarbon konusunda Rum liderliğinin devam eden siyasi sorunu göz ardı ederek ve sadece uluslararası hukuğa dayanarak hareket etmesi, Kıbrıs Türk Toplumu tarafından asla kabul edilemez ve sürdürülemez bir davranıştır. Kıbrıs Türk Toplumu’nun ve Türkiye’nin hak ve çıkarlarını denklem dışında tutan bu ısrarlı davranış nedeniyle Doğu Akdeniz’de artmakta olan gerginliğin önüne geçilmesi de gündemde ele alınması gereken önemli bir konudur. Bu konuda, Sayın Akıncı’nın sunduğu 13 Temmuz 2019 tarihli öneri reddedildiğine göre, kapsamlı çözüme kadar bu gerginliği önleyecek mukabil öneri(ler) sunmak Sayın Anastasiades’ten olan beklentilerimiz arasındadır. Kıbrıs Türk Toplumu’nun kabul edilmiş olan haklarını koruyacak, Ada’da ve bölgede ortak kazanım, barış, istikrar ve güvenliğe hizmet edecek bir çözüm üretilmesi aciliyetini korumaktadır!
Crans-Montana sonrasında yürürlüğe giren Güven Artırıcı Önlemler’in günlük yaşama, genel atmosfere ve kapsamlı çözüme dair sürece olan katkısı yadsınamaz bir gerçektir. Bu doğrultuda yeni önlemlerin gündeme gelmesi halinde önceliğin, Avrupa Komisyonu’nda ilgili tüm prosedürlerinin tamamlandığı Hellim/Halloumi Coğrafi İşaret Tescili’nin sonuçlandırılması olması gerektiğini değerlendirmekteyim. Bu tescil, Ada’nın en önemli kültürel ve ekonomik değeri olan Hellim/Halloumi’yi Avrupa Birliği’nde koruyacak, kalitesini ve değerini arttırarak süt üretimi sektörlerine devasa bir ortak gelişim sağlayacaktır.
9 Ağustos Liderler toplantısının iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı Federal Kıbrıs müzakerelerinde devam eden çıkmazı aşması en büyük dileğimdir…”
(Voice of the Island / SM)
