FeaturedKültür&Sanat

Mehveş Beyidoğlu’nun Mücadelesi ve Sanata Dönüşü

Mehveş Beyidoğlu 1976, Lefkoşa doğumlu.Küçük yaşlardan itibaren eğitim sisteminin ezberciliği dayatan; yaratıcılığı ve analitik düşünce gücünü öldüren yapısını hep sorgulamış; dünyada eşitsizliğin ve adaletsizliğin hüküm sürdüğünü erken yaşlarda farketmiş; ve daha iyi bir eğitim sistemi, daha güzel ve yaşanası bir ada ve dünya için mücadelenin içine katılmış ve hayatının yarısından fazlasını aktif olarak inandığı şeyler için ve düzenin iyileşmesi için mücadele ederek geçirmiş.

Onun bu farklı kişilik yapısı üniversite hayatı ile birlikte açığa çıkar çıkmaz  yirmiyıl boyunca insan haklarına,kadın haklarına, Kıbrıs Sorununa ve barışa yönelik aktivist bir birey olarak çalışmalar yürütmesine, uluslararası ve toplumlar arası projelerde ortak bir mücadele ortaya koymaya iter. Barışa yönelik eğitim sürecini başlatmak adına eğitimcilere eğitim verir. Öğrenen, öğreten, öğrendiğini yayan güçlü bir karakter olan Mehveş Beyidoğlu’nun bu derin mücadelelerden sonra  yaşama dair enerjisini sanat alanında paylaşmaya karar vererek daha önce kariyerini bu şekilde planlamamış biri olarak kendine yeni bir sayfa açar. Böylelikle  aynı mücadeleyi daha bireysel ve sessiz olan  sanat mecrasına taşır. Aslında bu, hep içinde olan ve yıllarca özlemini çektiği bir yermiş ve sonunda hayallerini gerçekleştirebilmek için yola çıkmış. Kendisi şu an ARUCAD Güzel Sanatlar Fakültesi’nde sanat öğrenimi görmekte ve orada da güzel projelere imzasını atmaktadır. Hala uluslararası bir danışman olarak çeşitli kuruluşlar için projeler yazıp yürütmekte, çeviriler yapmakta, dünya tarihi dersleri vermekte ve spinning eğitmenliği yapmaktadır. İşte hayatını Girne Boğazı’nın sakinliği içerisinde oğlu Deniz ve köpeği Fluffy ile geçiren Mehveş Beyidoğlu’nun geçmiş mücadeleleri ve sanata tekrar dönüşü.

Ship of Things (Şeylerin Gemisi), Mehveş Beyidoğlu, Aralık

 Voice Of The Island: Mehveş bunca yıl neler yaptı?

Mehveş B.:Gittiğim eğitim mecraları benim için bir şey ifade etmedi. İlkokuldan itibaren neden niçin diye  eğitimi ve sistemini  hep sorguladım.  Benim  fikrim üniversite ortamında sorulmaya başlanınca gerçekten eğitimin içerisine girebildim.

-Okumayı öğrendiğim yıllardan lise sona kadar en çok yaptığım kitap okumak  ve  resim yapmaktı. Sınavlara çalışmak yerine kitaplarla beslenirdim.  Dünyam değişikti. Adı kulağa hoş geliyor  diye Uluslararası İlişkiler okudum. Birinci sınıfta bu düzenin kötü olduğunu farkettim. Uluslararası İlişkileri okuduktan sonra diplomasi gibi işler yapmak ve bu düzeni savunmam gerekecekti. Fakat ben daha fazla insan hakları ekseninde, adalet ağırlıklı düşünüp hareket etmeye başladım. Bu düzene karşı hep bir tepkim vardı. Daha güzel, daha adaletli bir dünya istiyordum. Birşeylerin yolunda gitmediğinin farkındaydım. Okudukça, dinledikçe ve gördükçe buna daha da emin oldum. O dönemlerde düzene aykırı hallerim başlamıştı. Üniversite hayatım öğrenmeye ve anlamaya çalışarak geçti. Bana lisans yetmeyince, İnsan Hakları üzerine lisans üstü yaptım. Daha sonra Avrupa Birliği çalışmalarının içerisine girince yine bu konuda burs alarak İtalya ve Avusturya’da Master üstü bir eğitim alarak bu alanda kendimi geliştirdim. Gerek devlette gerekse İngiliz Elçiliği, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlarda uzman veya danışman olarak çalıştım. Yaptığım her işi çok severek yaptım ve olumlu anlamda değişim göremediğim yerlerden de ayrılarak  yoluma başka şekillerde devam ettim. Mesela devletten istifa ettim ve yüreğimin attığı yerlerde gerek gönüllü gerekse profesyonel olarak çalışmalar yürüttüm. Kıbrıs’taki eğitim sistemi, özellikle tarih öğrenimi, barış eğitimi gibi konularla ilgilendim. 2000 yılında kurduğumuz derneğimiz POST Araştırma Enstitüsü ile birlikte ekip olarak bu konularda yazdık, çizdik, araştırdık, yayınlar yaptık.

Mehveş Beyidoğlu’nun yazdığı, editörlüğünü yaptığı ve teknik danışman olarak çalıştığı bazı çalışmalar:

Bu arada bu ay Palgrave Macmillan yayınlarından çıkmış olan bir kitap var. 57 farklı ülkenin tarih eğitimini anlatan yaklaşık 800 sayfalık bir kitap. Kitabın bir bölümü de benim ve POST’tan bir arkadaşın yazdığı “Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde Tarih Öğretimi” konusu mevcut.

Voice Of The İsland: Bu anlattıklarını tecrübe etmen hangi yaşlardı? Neler Yaptın ?

Mehveş B.:Üniversitenin sonlarına doğru, yani 20li yaşlarında başladım. Kalıcı barışın sağlanabilmesi için köklü değişimin eğitimden geçtiğinin bilincinde idik. Amacımız daha iyi bir eğitim sisteminin kurulmasına yardımcı olmak, birleşik Kıbrıs için gerekli olan barış eğitimi ile yeni nesillerin daha adil ve eşit bir ortamda yetişmelerine olanak sağlamaktı. Ben bir yandan profesyonel yaşamıma, diğer yandan da dernek olarak bu konularda aktif olarak çalışmaya devam ediyordum. İşten sonraki vakitlerimi bu çalışmaların içerisinde geçiriyordum.

Voice Of The İsland  : Aslında sizin yaptığınız şey bir başlangıçtı. Süreci tamamlayacak olanlar yeni bir nesildir. Devam ediyor musun ?

Tabii ki bunlar zaman alan süreçler ve bitmesi mümkün değil. Mücadele her zaman devam edecektir. Ancak zaman içinde insan yoruluyor, o yüzden beni besleyen sanat aracılığı ile bu yolda yürümeye karar verdim. Ve çok da iyi ettim diye düşünüyorum. Sanat, ruhu besleyen birşey. Dönüştürme sancısını çok daha özgür ve yaratıcı bir şekilde yaşıyorsun. Bunu çok sevdim, bu şekilde devam etmeye karar verdim.

 Fotoblok

Voice of the Island: Peki sanata girmeye nasıl karar verdin?

Mehveş Beyidoğlu: Yirmi küsur yılımı tamamen toplumsal işlerle uğraşmaya adadım. Son dönemlerde artık kendime, kendi içime yönelmenin vakti geldi diye düşünmeye başlamıştım. Bu arada oğlum Deniz harika resimler yapardı ve ben kendimi onunla birlikte saatlerce çizerken bulmaya başlamıştım. Aslında bu bana kendi çocukluğumu hatırlattı. En çok yaptığım şeylerden biri de çizmekti ve o dönemlerde duyduğum hazzı hatırladım yeniden. Bu alanda kendimi geliştirmeye karar vermiştim ve bunu kurslarla değil akademik bir ortamın içerisinde sağlayacaktım. Bu arada, tam da bu dönemde bir sanat okulunun açılacağını okudum bir gazete ilanında.  İlanı görür görmez üniversite ile irtibata geçtim ve adımımı attım. Şu anda tam burslu olarak ARUCAD’da Güzel Sanatlar okuyorum. İkinci sınıf oldum!

 

 

Voice Of The Island: Okul ve Sanat Eğitimi yeni bir alan senin için.

‘Kıbrıs’ın içinden çıktım.’

Mehveş B.:Yeniden çizmeye başladım. Mutluyum! Sanatın çeşitli alanlarında uygulamalar yapmak, pratik ve teorik bilgi ve becerilerimi geliştirmek çok doyurucu olmakla beraber sanatın  ve insanlığın tarihini öğrenmek harika birşey! Bu şekilde Kıbrıs’ın içinden çıktığımı hissediyorum. Başka dünyalarda geziniyorum. Başka şeyler öğreniyorum. Yaptığımız işler gelip Kıbrıs sorunundan kaynaklı çıkmazlara takılıyor. Normal bir ülkede yaşamıyoruz. O yüzden sanat ile bir nebze buradan çıkabildiğimi hissediyorum. Düşünce biçimimi dönüştürmeye, kafamı özgürleştirmeye çalışıyorum. Geçmişte biriktirdiklerimle şimdi öğrenmeye başladıklarımı harmanlamak çok heyecan veriyor bana. Politik gelişmelerin sanata yansıması veya sanatın politikaya etkisi, uygarlıkların oluşumu,  görsel iletişim yolu ile sanat tarihinin doğuşu ve ilerleyişi, farklı kültürlerin sanatsal etkileşimleri harika konular gerçekten.

Voice Of The Island:Hangi sanat akımını sevdin. İlgini çeken konular ne oldu ?

Mehveş B.: Aslında herşey ama doğrusu mükemmel çizgilerin yapıbozumuna uğramaya başladığı dönemlere daha fazla heyecan duyarım. 19. Yüzyıl’dan itibaren ezberlerin bozulmaya başladığı, görsel dilin farklı şekiller, renkler ve çizgilerle oluşturulduğu ve sanatın bağımsızlaştığı dönemler benim en çok ilgimi çeken dönemlerdir diyebilirim. Soyut çalışmalar, özür çalışmalar, aykırı çalışmalar çok ilgimi çekiyor.

Fotoblok

Voice Of The Island:Türkçe ve Yunanca Çocuk kitabı?

Mehveş B.: 2000’in başlarında, arkadaşım Marina ile Pile köyü’nde buluşur ortak birşeyler üretmeye çalışırdık. O’nunla pek çok iş yaptık. Ortak bir ekoloji derneği kurduk, ekoloji üzerine çalışamlar yürütüp tarih kitaplarının analizini yaptık ve yaşadığımız taraftaki düzeni çeşitli panel ve seminerlerde anlattık, eleştirdik. Daha sonra ikimizin de aynı dönemde oğlu oldu. Onlar için nasıl bir Kıbrıs arzu ettiğimizi konuşurken aklımıza iki dilli bir çocuk kitabı yazmak geldi. Böylece Dünyalar Kadar kitabı ortaya çıktı. Kitabı önce İngilizce yazdık, o şekilde iletişim kurduk ve sonuçlandırdık. Daha sonra ise kendi ana dillerimize çevirerek illustrasyonlarını hazırlattık. Kitap 2016 yılında en iyi illustrasyon ödülü aldı. Şimdilerde yeniden bir kitap yazma düşüncesi içindeyiz…

 

Voice Of The Island: Deniz’in dünyaya gelmesi senin hayatının bir dönüm noktası oldu.

Mehveş B.:Evet, Deniz’imle hayatım çok değişti.İnsan koşulsuz sevginin ne olduğunu öğreniyor.  Oğlum en  büyük hayat kaynağım.

 

Voice Of The Island: Geçim kaynağın ve Proje Danışmanlıkların ?

Mehveş B.:  2009 yılından beridir serbest danışman olarak çalışmaktayım. Halen işletmelere, üreticilere,  kar amacı gütmeyen üniversitelere, okullara, odalara ve belediyelere proje yazmakta ve danışmanlıklarını yapmaktayım. AB yasal uyum çalışmaları kapsamında oluşturulan bir konsorsiyumun parçasıyım ve çevirmen olarak çalışma grupları içerisinde çalışmaktayım. Ayrıca, A Level öğrencileri için dünya tarihi dersleri veriyorum ve bir spor salonunda spinning eğitmenliği yapıyorum.

Voice of the Island: Ve aynı zamanda tam zamanlı anne ve tam zamanlı öğrencisin. Bu kadar işi aynı anda nasıl yapabiliyorsun?

Mehveş B.: Doğrusu bazen ben de kendime şaşırıyorum ama sanırım, zamanı kullanmayı çok iyi öğrendim. İş hayatına atıldığımdan beridir en az üç işi birden yönettim. İlgi alanlarım çok ve hepsini çok severek yaptığım için bir şekilde yetişiyorum herşeye. Planlı olmak, tertipli olmak ve iyi bir arşivci olmak hep işimi kolaylaştırmıştır. Mesela ilkokuldan itibaren çantamı ve üniformamı geceden hazırlardım ki sabah sonuna kadar uyuyabileyim. Son on dakikada hazırlanıp okula giderdim. Aynı şekilde sınav donemleri ben hep sevdiğim başka kitaplar okurdum. Ders kitapları ile uğraşmazdım çünkü en az bir hafta önceden tüm çalışmalarım biterdi. Son dakikaya kalmam mümkün değil. Aksi takdirde tüm zincir altüst olabilir. Ama bu tempoya çok alıştım ve çok da memnunum. 

Voice Of The Island: Peki spinning hayatına nasıl girdi?

Mehveş B.: Sevdiğim şeylere çok sadığımdır. Spinning de bunlardan biri. Neredeyse tüm salon sporlarını denedim ama özellikle de bisiklete olan tutkumdan dolayı olsa gerek spinninge tabiri caizse aşık oldum. Sabit bisiktler Kıbrıs’a ilk geldiğinde başlamıştım;15 yıl olmuştur. Ve hiç bırakmadım! Yüksek kardiyo bir spor olduğu için hamilelik ve emzirme dönemlerimde iki yıl ara verdim. Ama hemen sonrasında spinningi hayatımdan bir daha çıkarmamak gidip eğitimini aldım ve son 6 yıldır Spinning eğitmeni olarak bir spor salonunda hizmet vermeye devam ediyorum. Enerjim oldukça yüksektir, o yüzden bu spor benim ruhuma ve fiziğime çok iyi geliyor. Ancak onunla dinlenebiliyorum.

Voice Of The Island: Yeni  çalıştığın bir proje var mı ?

Mehveş B.:  Severis Vakfı’nın yürütmekte olduğu Camille Enlart Archive projesinin bir parçasıyım. 19. Yüzyıl sonunda adamıza gelmiş bir fotoğrafçının ada genelinde çektiği tarihi eserlerin fotoğraflarını 10 kişilik bir ekip ile yeniden aynı spottan çekiyoruz. Çekimlerin bu ay tamamlanması lazım. Eylül 2019’da 4 dilde (Yunanca, Türkçe, İngilizce ve Fransızca) bir kitap yayımlanacak ve eski ve yeni fotoğrafların sergileri olacak. Sergiler de adanın iki yarısında yer alacak.

Voice Of The Island:İncir dibine düşer. Baban şu an hayatta değil. Duygularından bahset !

Mehveş B.:  ‘Babam en kıymetlimdi. Hep hayatta örnek aldığım, hayranlık duyduğum insandı. Kendimi bildim bileli hep O’nun herseyine gıpta etmişimdir. Son derece kültürlü ve bir o kadar da tevazu içinde yaşayan bir insandı… Geçen günlerde  yıllardan sonra bir araştırma yapmak icin onun çalışma odasına girdiğimde kitaplarına yeniden bir göz attım. Belki şimdi hayatta olsaydı onunla iki çift kelam edebilirdim. Bu yaşlarımda onun engin bilgisine biraz giriş yapabilirdim diye hissettim. Onunla daha fazla zaman geçirebilmeyi, bol bol sohbet etmeyi çok isterdim…’

Röportaj:  Şirin Gazi

Voice of the Island 2019


Benzer Haberler

Erhürman “Göreceğimiz zarar, verdiğimiz zarara kıyasla daha fazla olacak”

Voice Kıbrıs Haber

Limasol’da olaylı paskalya gecesi… Maskeli gruplar yoldan geçen araçlara ve polislere molotofla saldırdı

TAK

Denetimlerde 1 kişi tutuklandı!

Voice Kıbrıs Haber

En çok yağış 17 kilogram olarak kaydedildi!

TAK

Levent Şonya hayatını kaybetti!

Voice Kıbrıs Haber

Tatar, Gambiya Cumhurbaşkanı ile görüştü

TAK