FeaturedKIBRIS

KSP: Baskılar, halkı bekleyen değişimin habercisi

Kıbrıs Sosyalist Partisi, son günlerde basına yapılan baskılarla ilgili basın açıklaması yayımlayarak, yaşanan baskıların, seçimlerden sonra halkı bekleyen değişimin habercisi olduğunu kaydetti. Açıklama şöyle:

Türkiye Cumhuriyeti 1974 yılında garantörlük haklarının arkasına saklanarak,  ‘anayasal düzeni koruma’ gerekçesiyle ülkemize askeri müdahalede bulunmuştur. Bütün dünyaya bir polis harekâtı olarak yutturulan bu müdahalenin aslında TBMM’nin Kıbrıs’a karşı savaş ilanı ile gerçekleştirilmiş bir işgal harekâtı olduğu daha sonra ortaya çıktı.

İşgalden 43 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti artık Kıbrıs’ta işgalci olmanın da çok ötesinde bir konumdadır. TC Kıbrıs’ın kuzeyini sömürgeleştirmiştir. Burada kendine bağlı yarattığı yönetim tüm dünyada bir ‘alt yönetim’ olarak kabul görmektedir.

Şimdilik uluslararası kamuoyuna ‘bağımsız devlet’ olarak yutturulmakta olan kuzey Kıbrıs’taki sömürge yönetiminde 7 Ocak’ta seçimler yapılacaktır. Ankara’nın işbirlikçiliğine aday olan tüm burjuva partiler 7 Ocak’tan sonra kuzey Kıbrıs halkına değişim vaat etmektedirler.

Seçim ortamına eşlik eden faşist baskı ve saldırılar, 7 Ocak seçimlerinden sonra ülkemizi nasıl bir değişim beklediğinin habercisidir.

Sömürgecinin sıradan bir kamuoyu araştırma şirketi olan Gezici şirketinin sahibi Murat Gezici “seçimlerin ardından ajanstaki Fetö’cülerin temizleneceğini” söyleyerek TAK ajansı yönetici ve çalışanlarını tehdit etti.

Gezici’nin patronu bu gücü nerde buluyor?

Kuzey Kıbrıs’taki alt yönetimin resmi haber ajansı TAK’ın tarafsız haberler veren bir ajans olduğu söylenemez. TAK, alt yönetimin ve dolayısıyla TC’nin Kuzey Kıbrıs’taki sözcülerinden biridir. Tam da bu nedenle sömürgecinin bir şirket yöneticisi TAK Ajansı’na istediği gibi ayar çekebileceğine inanıyor ve tehdit savuruyor.

Türkiye Cumhuriyeti adına kuzey Kıbrıs’taki alt yönetimin ekonomik kalkınma ve işbirliği konularından sorumlu Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Yunan basınından iktibas ettiği bir karikatürden dolayı Afrika Gazetesi’ne karşı tehditler savurabiliyor.

“Yaptıkları tam bir alçaklık, şerefsizlik, pespayeliktir. Bunun hesabı tabii ki hukuk içerisinde sorulacak. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki savcıları bu konuda derhal göreve çağırıyorum. Bunun hesabını sorsunlar. Bunları Kıbrıs halkının içine çıkamayacak hale getiririm” diyebiliyor! Akdağ bu gücü nerden buluyor? Akdağ kuzey Kıbrıs’ın savcılarına ve yargı organlarına emirler verme cesaretini nereden buluyor? Kuşku yok ki Kuzey Kıbrıs’ı kendi ülkesine bağlı bir sömürge olarak görmesinden!

TAK’a edilen laflar, Afrika Gazetesi’ne savrulan tehditler ve daha niceleri, 7 Ocak sonrası yaşanacakların işaretleridir.

Yaşananlar kuzey Kıbrıs’ta demokratik bir yapı olmadığının, Kuzey Kıbrıs’ta bir sömürge yönetiminin bulunduğunun ve ifade özgürlüğünün olmadığının bir göstergesidir. Ülkemize yönetimin resmi haber ajansının hangi haberleri servis edebileceğine sömürgecinin şirket yöneticileri müdahale edebiliyorsa, gazetelerde yayınlanan görüş ve düşünceler egemenlerin hoşuna gitmediği zaman gazete yöneticileri ve yazarları TC devletinin en yetkili makamları tarafından tehdit edilebiliyorsa; bunlar ülkemizde düşünce ve ifade özgürlüğü olmadığının açık kanıtlarıdır.

Buna karşılık burjuva ve işbirlikçi partiler neyle meşgul oluyor? Onlar halkımıza seçimlerden sonra değişim vaat ediyorlar. 7 Ocak’tan sonra, dinci faşist AKP yönetimindeki Türkiye’nin işbirlikçi partilerin de desteğiyle ülkemizde nasıl bir değişim gerçekleşeceği, kuzey Kıbrıs’a nasıl bir ayar vereceğinin çerçevesi, bu yaşananlarla iyice ortaya çıkmıştır. Seçimlerden sonra aydınlığa, özgürlüklere düşman, rejim muhaliflerinin ve dürüst basın mensuplarının, aydınların, devrimci ve komünistlerin hapishanelere tıkılacağı Türkiye’deki faşist rejimin bir benzeri bizleri beklemektedir! 

Burjuva işbirlikçi partiler bir yandan 7 Ocak sonrasında, TC’nin planlarına katkı koymaya hazırlanırken, diğer yandan da Tak ajansına ve Afrika gazetesine yönelik tehdit ve saldırıları sözde kınamaktadırlar!

Halkımız bu ikiyüzlülüğe prim vermemelidir…

Kıbrıs Sosyalist Partisi ülkemizin sömürgeleştirilmesine son vermek isteyen, “bu memleket bizimdir biz yöneteceğiz” diyen ve halkımızın egemen olduğu gerçekten bağımsız, barış içinde ve Birleşik bir Kıbrıs’tan yana olan herkesi 7 Ocak seçimlerinde partimizin bu mücadelesine omuz vermeye ve bu mücadeleci çizgiyi temsil eden devrimci, sosyalist aday Osman Zorba’yı desteklemeye davet eder!

Kıbrıs Sosyalist Partisi Merkez Komitesi


Benzer Haberler

AÖA Yasa Tasarısı Genel Kurul’a sevk edildi

TAK

KTÖS’ten Meclis’e iki çalışma raporu

TAK

Özdenefe “Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanının ülke dışında bulunması hukukla ve devlet ciddiyeti ile bağdaşmıyor”

TAK

Döviz piyasalarındaki sakin seyir sürüyor

Voice Kıbrıs Haber

XVII. Evvel Zaman İçinde Lurucina Panayırı pazar günü yapılıyor

TAK

Çeler “Çocuklar arasında ciddi bir sınıf ayrımı var”

Voice Kıbrıs Haber