Ayşe DERMUŞ
Ülkemizde ve dünyada sık sık meydana gelmeye devam eden kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri, tepki toplamaya devam ediyor. Kadına karşı şiddetin önüne geçilmesi konusunda neler yapılabileceğini Baraka Kültür Merkezi Aktivisti Zekiye Şentürkler, Bağımsızlık Yolu Aktivisti Melisa Koloz ve Kadın Eğitimi Kolektifi Aktivisiti Pınar Piro, Voice Of The Island’a aktardı. Kadın cinayetlerine dur demenin zamanının çoktan gelip geçtiğini vurgulayan Aktivistler, artık tek bir kadının daha şiddete kurban edilemeyeceğine dikkat çekti.
Zekiye Şentürkler – Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
“Son yıllarda yasalarda yapılan bir takım düzenlemelerin yetersiz olduğu, sık sık aldığımız kadın cinayeti haberlerinden ötürü gün gibi ortadadır. Kağıt üzerinde kalan kazanımların kültürel yozlaşma ve ekonomik kayıplar karşısında anlamını yitirdiği de görülmektedir. Kadın cinayetleri politiktir ve sadece münferit cinnet vakaları olarak görülmemelidir. Eğitimden sığınma evine, polisten mahkeme sistemine, sosyal hizmetlerden ekonomik yaşama kadar kadına şiddeti önleyici mekanizmaların kurulmaması, bu konuya öncelik verilmemesi, bütçe ve kaynak aktarılmaması hükümeti de bu cinayetlere ortak etmektedir. Bu bağlamda hükümeti derhal göreve çağırıyoruz. Kadın cinayetlerine dur demenin zamanı çoktan geçti.”
Melisa Koloz – Bağımsızlık Yolu Aktvisti
“Devlet, sermayeyi teşvik etmeye devam ederken kadın cinayetlerine bir yenisi daha eklendi. Bir kadın daha erkeklerce katledilmeden devlet kadın cinayetleri ardındaki sosyo-ekonomik koşulları araştırmalı, kadınları evden iş yerine kadar her yerde korumalıdır. Kadın cinayetleri karşısında yetkililerin hiçbir adım atmaksızın bu şekilde kağıt üzerinde tedbir alması kadınları şiddet karşısında susarak, tepkisizliğe itmektedir. Artık bekleyecek zamanımız kalmadı, sermayeyi teşvik etmek yerine; alo 183 ihbar hattı daha işlevsel bir hale getirilmeli, her bölgede belediyelerin de işbirliğiyle bir kadın sığınma evi açılmalı, şiddet gören kadınlara ücretsiz hukuki yardım sağlamalı, şiddet olaylarında izlenen yol hakkında polis eğitilmeli, toplumsal cinsiyet eğitimleri devlet eliyle ülkemizde yaşayan her bir bireye ulaşacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır. Devlet sokakta, evde, parkta, iş yerinde her anlamda kadınları korumayı kadınlara borçludur.”
Pınar Piro – Kadın Eğitimi Kolektifi Aktivisti
“Kadına yönelik şiddet, daha çok küçük yaşlarda hayatımıza girmektedir. Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği temelinde yetiştirilen çocuklar, kadın ve erkek arasındaki ayrımları içeren müfredatlarla eğitilen bireyler, gelecekte de bunu ezen ve ezilen sınıflı toplum yapısı içerisinde yaşayarak pekiştirmektedir. Erkeği yüceltirken kadını değersizleştiren, yasaların dahi erkek egemen düzende işlediği bir toplumda kadınların şiddet görmesi de bu kadar sık cinayete kurban gitmeleri de maalesef beklenen bir durumdur. İnsanlar önce kendi iç yaşantılarında toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun bir yaşam sürmelidir ki zaman ilerledikçe güçlünün güçsüze uyguladığı şiddet azalabilsin. Ancak tüm bu süreçlerde kadını koruma görevi devletin en acil yerine getirmesi gereken görevlerdendir. Halktan gelen binlerce imza görmezden gelinmeyip her bölgeye Sığınma Evi açılmalıdır. Acil durumlarda başvurulan İhbar Hattında, olaylara anında müdahale edebilmesi için gereken alt yapıların hazırlanması, başvurulan koruma emirlerinde olayın doğruluğunun kanıtlanması beklenmeden kadına koruma sağlanması, ücretsiz adli yardım ve psikolojik destek imkanlarının sunulması, sözüm ona hazırlanan aile yasalarının da artık gerçekten işleve koyulması gerekmektedir. Tüm bunları devletten beklerken de birey olarak herkesin, şiddet ve şiddete mağruz kalma durumunda neler yapabileceğini öğrenmesi ve korunma talebi için ilgili tüm makamlara baskı yapmaktan geri durmaması gerekmektedir. Artık tek bir kadını daha şiddete kurban edemeyiz.”
Voice of the Island 2018
