İsmail Özyol 1983 Lefkoşa doğumlu olup Akıncılar-Lurucina’da yaşamaktadır. Doğu Akdeniz Üniversitesi Ekonomi bölümünü bitirdikten sonra Yakın Doğu Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi alır ve özel bir şirkette gümrük müşaviri mesleğini sürdürür. Fotoğrafla 2011 yılında tanıştıktan hemen sonra askere gider ve 2013 başlarında fotoğrafa bırakmamak üzere geri döner. Fotoğraf onun için dünya ile iletişim kurma aracına dönüştü. Çoğunlukla siyah beyaz fotoğraflar kullanan İsmail Özyol’un Andre Kertezs ile kendini paralel olarak düşünmesi fotoğraf için büyük bir katkıdır. Sınırların bitmediği köyünde hayatı yorumlaması elbette farklı olacaktır.
Fotoğrafa nasıl başladın?
Fotoğrafa hayatımın zor ve duygusal bir döneminde başladım. Vatandaş olmanın gereği olan askerlik vazifemin gelmesine az kalmıştı hem de yıllarca antimilitarist oluşumlarda yer almışken bu bir yenilgiydi. Kendimi bıraktığım bir dönem olmasına rağmen beni mutlu edebilecek farklı arayışlara yöneldim. Derken Ledra Art’ın açtığı ve Kerim Belet’in eğitimini vereceği fotoğraf kurslarının ilanını gördüm. Gümrük müşavirliği yaptığımdan zaman zaman fotoğrafçı arkadaşlara yardımcı oluyordum ve aşina olduğum bir konuydu. Adamızda fotoğraf hobisinin yaygınlaştığı bir dönemde ben hemen Kerim’in güzel enerjisi ile ortaya koyduğu fotoğraf kurslarına katıldım. Daha da gelişmek için Foder’e üye oldum. Foto Oral ve Kanserliler Derneği ile ortaklaşa kanser hastalarına katkı koymak üzere sirk konulu bir fotoğraf yarışması düzenlenir. Foder’in bir üyesi olarak arkadaşların ısrarı üzerine yarışmaya katılıyorum ve sirk çadırında ki törende birinci açıklanır. Bunun kesinlikle acemi şansı olduğunu düşünmüş olamama rağmen bu yöndeki motivasyonumu tetikledi.
Turkcell Sanat Engel Tanımaz Birincilik Ödülü
Antimilitarist duruşunla kendine ters düştün mü? Kabullenebildin mi?Girişimlerimizle 2009 yılında Vicdani Ret insiyatifini kurduk. Kurucu üyesi olduğum bu oluşumda bildiriler dağıtıp eylemler yaptık, yasa tasarıları hazırladık. Eğer askerlik bir hizmetse bu hizmeti askerlik yerine devlete bir yıl ücretsiz olarak kendi branşımızda çalışma önerisini sunduk. Militarizme yıllarca bir karşı duruş içerisinde idim. Tabi ki kabullenmek zordu ki bunun karmaşası içerisinde idim.
(Bireyin elinde olmayan coğrafya koşulları onu hayatın bir ikilemiyle yüzyüze bırakır. Fotoğraftaki kurgulamanın hangi topraklarda ne koşullarda geliştiği çok önemlidir. Bizi maske takmaya iten şeyler nelerdir. Hep bir maskemiz var mı? Bu bir kamuflaj mı ?. Maske bizi ne kadar korur. Gerçek nedir? Gerçeğimiz! Salvador Dali’nin gök yüzünü işaret eden sivri bıyıkları ile mutsuzluktan neredeyse yere düşecek olan alt dudağın arasında ki tezat yapının ardında etten kemikten bir genç. Maskelenememiş tek şeyin mutsuzluk olduğu gerçeği var!Ve bu ben değilim deyebilenin isyanı ) Şirin G.
fotoğraf:İsmail Özyol
Öncelikle Akıncılar köyünde yaşamış oluşun yüzünden antimilitarist duruşuna bir dokunuş yapmak istiyorum. Çünkü senin fotoğrafında ki arayışını belirleyen bir konu olduğunu düşünüyorum.
Akıncılar Köyünde ki sınır ve İsmail Özyol.
Kesinlikle nokta atışı bir konu. Ben kendimi bilmeye başladığım beş yaşlarında iken Köye ulaşmak için askeri birliğin içerisinden geçip giderdik. Arabalarımız her defasında kontrol ediliyordu kimliklerimiz soruluyordu. Gece yarısı onikiden sonra köye giremiyorduk. Beni etkileyen ve unutamadığım olaylardan bir hikayem şöyle; Askerler koşu yaparken koşamadığından geriden gelen bir askere komutanı dipcikle vuruyordu. Ben senin için nasıl iyi düşüneyim. Çocuk gözümle bunları gözlemlerken askerliğin iyi bir şey olmadığına kanaat getirdim.
Akıncılar (Lurucina ) Köyüne geçişlerde askerin varlığını normalize edebildin mi ?
Ben askere gidene değin bakış açım değişmedi. Askerlikten sonra problemin orada görevini yapan askerin ve birliğin olmadığını kavradım. Sonuç olarak köy yolunu askeri birliğin içerisinden geçirilmesinin Akıncılar’da ki yaşamı tüketmek için devletin bir mobing uygulamasından başka bir şey değildi. Askerin, ateşkes olan bir adada, kendi sınırları içerisine giren kişileri sorgulaması kadar doğal biri durum yoktu. Biri benim de bahçeme girse ben de aynı muameleyi yaparım. Kimsin, nesin ve nereye gidiyorsun ? O zamana değin kimlik sorgulama kulübesinde ki nöbetçiye kimlik soruyor diye kızmamın haksız olduğunu gördüm. Mücadele daha üst makamlarda verilmeliydi. Bugün köy yolunun dışa taşınmasının en büyük sebebi yeni havalimanının pistinin o yol üzerine kurulacak olmasıydı. Yolu da yapan Taşyapıdır. Bunu bir çok kişi bilmiyor. İşte tüm bu tanığı olduğum absürd durumlar hayata ve en sonunda fotoğrafa olan bakışımı etkiler.
Önceden bir partinin gençlik kollarındaydın. Buna hala devam ediyor musun ?Ben amblemci ve bayrakçı olmayı bıraktım. Örgüt olmadan da mücadele verebilirim. Barış adına iyi olduğunu düşündüğüm herşeye katkı koymaya hazırım. Arkadaşlıklarım ve dostluklarım devam ediyor. Ben İbrahim ve Eliyas güney ve kuzeyden arkadaşların olduğu bir grup oluşturalım istedik. Facebook aracılığı ile otuz kişilik bir grup açtık. Grubun adı Kıbrıs Tek Yurt Hep Birlikte. Şimdi 918 üye var, gün geçtikçe çoğalıyoruz. Bir gün Eliyasla otururken bizim gibi düşünüpte bir araya gelme fırsatı bulamayan bu insanlar için bir etkinlik düzenleyelim istedik . Bu ortamı en manalı kılacak oluşum müzikti ve Müzik Connect People etkinliğini organize ettik. İki yüz kişilik katılım oldu. İnsanlardan çok güzel tepkiler aldık. İkinciyi güneyde yaptık üçüncüyü hazılıyoruz. Barış fikrini bayraklardan kurtarmalı. Barışı yapacak olan halklardır. Devletler ne yapabilir ki. Önce insanların barışması lazım.
Music Connect People etkinliğinden
Fotoğraf ve sanat;
Sanatçı değilim ben ama Andre Kertesz’ciyim. Andre Kertezs, çok sayıda fotoğraf sanatçısının ustasıdır ve fotoğraf tarihinin başlıca figürlerinden biridir. Ünlü Macar Fotoğrafcı ‘Ben amatörüm ve amatör olarak öleceğim.’ diyerek mütavazı bir duruş sergiler. Bir çok fotoğraf tarzını denedikten sonra sokak ve portre fotoğraflarına yöneldim. Andre Kertezs’i benimsemiş birisi olarak kendimi amatör olarak görüyorum. Sanat konusunda birşeyler söylemem gerekirse, toplum için sanat olmalı. Sanatçının bir durum karşısında gereken pozisyonunu koruması gerekir. Şöyle ki; Sanatçı kişi, haksızlık varsa, birileri eziliyor birşeyler yok oluyorsa, kişi sanatıyla, şiiriyle, fotoğrafıyla, müziğiyle bıranşı her ne ise farketmez, fikirlerini özgürce ortaya koyabilmelidir. Çünkü biz sanatçısına çok iş düşen bir coğrafyada yaşıyoruz. Refah bir yaşam yok, gittikçe sorun hale gelen bir coğrafya olan Kıbrıs’ımızda yerine getirilmesi gereken sorumluluklar var. Devlet’in eline kalmaması gereken bir alan oldu sanat.
Andre Kertezs
Fotoğraf: Andre Kertezs
Gezdiğin yerlerden seni etkileyen en çok neresi oldu?
MARDİN’in Köyleri
2012’den sonra benim bir çok gezim fotoğraf üzerine oldu. Yaşam tarzımı da değiştirdi. Bugüne kadar gezdiğim yerler arasında beni en çok etkileyen Mardin’dir. Üniversite yıllarımda ve derneklerde farklı etnik kökenlerden gelen insanlarla tanışma imkanım oldu. Kürt’leri de yakından tanıma fırsatı buldum. Onların misafirperver olduğunu biliyordum. Kıbrıs’ta tanıştığım Kürt bir öğretmenle bağlantım sayesinde Mardin’e fotoğraf çekmeye gittim. Fakat fotoğraf benim için Mardin’in turistik şehir merkezinde değil köylerindeydi. Doğunun karakterini en çok oralarda bulabileceğimi biliyordum. Televizyon veya fotoğraflarda gördüğüm görüntülerde ki karaktersitik yüz ifadesini oralarda görebilecek miydim. Yoksa o görüntüler hevesli fotoğrafçıların nadir yakaladığı enstantanelermiydi. Bu merak ettiğim birşeydi.
Fotoğrafını çektiğim insanlara Ara Güler’in yaptığı şekilde olamasa da 15 veya 20 dakika çay içerek zaman ayırdım. Sohbet edip bağ kurmaya çalıştım. Ve evet gerçekten bu insanların bakışlarına coğrafyanın siyasi ve psikolojik durumu yansıyordu. Kız çocuklarının yüzünde hüzünlü ve mağrur bir hava vardı. Onlar mecburi eğitim yıllarından sonra okumaya devam edemiyorlardı. Son olarak kendi köyüme Akıncılar’a götüren durum, kimlikle geçişler ve kontrollerle karşılaştım. Yine orada kendimden, kendi hayatımdan bir parça buldum. Bir kaç köye girişte üç kez kontrolden geçtim. Arkadaşımın verdiği kuşi başımdayken sakallı oluşum jandarmanın dikkatini çekti. İnstagramımda çektiğim fotoğraflara baktılar. Onlara güven sağladıktan sonra köylere giriş yapabildik.
Fotoğrafla ilgili tatlı bir hikayeni paylaş bizle!
GATRİYE ABA
Katriye Ablamız normalde fotoğraf çektirtmeyen birisidir. Bir çok fotoğrafçının istemesine rağmen poz vermemekte inat etmişti. Bunu bilmeden kendisinden rica ettim. O da bir şartla kabul etti. Bir işim var yaparsan sana poz verebilirim dedi. Nedir dedim? Perdelerimi asacaksın. Nitekim Gatriye Aba’nın perdelerini astım ve fotoğrafını çektim. Güzel bir anı oldu.
Kişisel sergi ve projelerin var mı ?
İlk kişisel sergimi Ercan Havalimanı’nda açtım. Fakat ben ortak çalışmayı daha çok seviyorum. Birlikte birşeyler yapmak beni daha çok motive eder. Gökhan Saymaz ile ortak bir proje üzerindeyiz. Christos ile de grafiti-fotoğraf çalışmamız vardır.
Fotoğraf ve fotoğraf arkadaşlığı hakkında düşüncelern nelerdir ?
Arkadaşlıkların kalıcılığını güçleştiren bir alandır . Bunu çok düşünüyorum nasıl olur da bir hobi ego olur ? Ego olduğunda nasıl zevk alabilirsin? Ben Andre Kertezs gibi hep amatör olarak kalacağım. Çok sevgili arkadaşım dostum Gökhan Saymaz’la egolardan sıyrılmış bir frekansı yakaladığımızı düşünüyoruz. Birbirimizi eleştiriyoruz daha iyi olabilmek için. Sadece fotoğraf değil hayata karşı da böyleyiz.
Röportaj: Şirin Gazi
Voice of the Island-2019