FeaturedKIBRISVOI Özel Haber

Islad Seeds yeni albümlerini, ilham kaynaklarını Voice Kıbrıs Haber’e anlattı

İki toplumlu müzik grubu olan Island Seeds’in yeni albümü Beginnings çıktı.

Yeni albümle ilgili bilgi veren Grup üyeleri Alexis Sunder ve Ezgi Akgürgen, kişinin kendini keşfetmeyi, iletişim kurmayı ve hayattaki engelleri aşabilmeyi anlatan “neşeli”, pozitif melodiler ve şarkı sözleriyle grup üyelerinin farklı müzik geçmişlerini yansıttığını belirttiler.

Ayrıca, Stray Cat ( Sokak kedisi) adlı ilk şarkılarına atıfta bulunan grup üyeleri , “sokak kedilerini kıskandıklarını” da söylediler.

Grup üyeleri, “Bir kişinin hayatı ve gerçekte ne kadar özgür olup olmadığı, sokak kedilerinin sokaklarda rahatlıkla dolaşmalarıyla isyankâr bir şekilde kıyaslanıyor ve bunun keşfedilmesi ilginç bir tezattır” yorumunda bulundular.

Island Seeds üyelerinden Alexis Sunder ve Ezgi Akgürgen Voice Kıbrıs Haber’e verdikleri röportajda grubun kökeni, yeni albümü, ilham kaynakları ve daha birçok konuda konuştu.

Soru: İlk önce grubunuzla ilgili bilgi verebilir misiniz? Grubun ismi nasıl ortaya çıktı?

Alexis: Grubumuz 2022 yılında kuruldu. Dayanışma Evi’nin 10. yılını kutlamak amacıyla burada, ara bölgede bir konser verdik ve “United by sound” adlı bir proje oluşturuldu. Bu proje her iki toplumdan yaratıcılar, müzisyenler ve sanatçılar arasında bağlantılar kurulması için oluşturulmuştu. Bu proje çerçevesinde, adanın ünlü proje koordinatörü Lefteris Moumtzis’in farklı sanatçıları bir konserde biraraya getirilecekti. Tanıştıktan sonra aramızdaki kimya o kadar güçlü oldu ki, burada kahve içmek için buluştuğumuzda, sohbet etmeye başladık. Esas olarak, farklı müzikleri doğaçlama çalmakla başladık. Aramızdaki kimya çok güçlüydü ve gerçekten güzel bir atmosfer vardı. Bu çok hızlı bir şekilde, insanlarla çok daha yerleşik bir çizgiye dönüştü. Ardından şarkıları ve albümü yazmaya yönelik daha hedefli bir çabaya girişildi.

Grubun ismi bizden çok önce vardı. Pandemi sırasında Lefteris “United by soundu” ve (Dayanışma Evi) her iki taraftan 40’a yakın sanatçı ile birlikte şarkı yazmışlardı. Şarkının adı “Time is ripe” ve herkes karantinadayken şarkıyı evden kaydetmişlerdi. Sanırım ‘Island Seeds’ ismi de barışın ve umudun tohumlarından türedi. Bu da Lefteris’in daha köklü bir şey yaratmasının tohumuydu tahminimce.

Ezgi: “Time is ripe” şarkısı yapılırken orda bulunmam benim için çok heyecan vericiydi. Lefteris’le ve hakkında hiçbir fikrim olmayan bir sürü müzisyenle, hatta adada ve hem güneyde hem kuzeyde yaşayan müzisyenlerle ilk kez internet üzerinden tanışmıştım. Kesinlikle sanatçıları birbirine bağlamıştı.

Alexis: Ama olay bu değil mi? Karşı taraftan hiçbir müzisyeni tanımıyordum. Yurtdışında yaşadım o yüzden bu işin dışında kaldım. Buraya gelirken kimseyi tanımıyordum ve bunu gerçekten “United by sound” ve Island Seeds sayesinde başardım.

Ezgi: Bunun için Lefteris’e teşekkür borçluyuz.

Soru: Yeni albümünüzle ilgili neler söylemek istersiniz?

Ezgi: Biz ilk başta 8 kişi olarak başlamıştık; şu an 7 kişiyiz. Birlikte jam yaparak müzik yapmaya başladık ve sonraki üç şarkıyla farklı bir yöne gittik. Ama sanırım her bireyin kendi geçmişini duyarsanız hepimizin farklı müzik geçmişlerinden geldiğimizi görebilirsiniz. Alexis’in “Akdeniz Ruhu” olarak tanımladığı farklı türlerin bir karışımıyla karşılaşabilirsiniz; bu şarkıda soul unsurları, funk unsurları, ve psikedelik unsurlar bulunur. Bu yüzden her insanın kendi zevkini ve tarzını buna kattığını düşünüyorum.

Alexis: Albümümüz modern bir albümdür ve ben albümümüzü oldukça içten, güzel ve pozitif buluyorum. Melodileri dinlediğimde hepsi çok neşeli gibi geliyor. Şarkı sözleri tamamen kendini keşfetme, iletişim ve hayattaki engelleri aşmayla ilgilidir. Yani çok fazla vaaz vermeden olumlu bir mesaj var. Kesinlikle Kıbrıs unsurları taşıyan ama aynı zamanda oldukça batılı tarza sahip pozitif, neşeli bir albümdür. Albümün ve grubun bir nevi bizi yansıttığını her zaman söylerim. Hepimizin gözü adanın dışında ama kalbimiz aslında hep adamızda. Yani müzik, bir nevi bunu yansıtıyor.

Soru: Ortak gelenekten ilham alıyor musunuz?

Alexis: Şarkıları yazmaya başladığımızda süreç daha çok “birbirimizi tanıyalım” şeklindeydi. Böylece iki toplumlu/Kıbrıs kimlik düzeyinin oldukça erken ötesine geçtik ve daha kişisel temaslara ve kişisel mücadelelere doğru biraz daha derinlere indik. Örneğin, “Adadaki gerçekliğiniz nedir?” bir tür birşey mesela. Kesinlikle adadaki bazı şeylerden ilham aldığımızı söyleyebilirim, örneğin Stray Cat (Sokak Kedisi) şarkısına bakın, ilham sadece kedilerden geliyor (gülüyor). Bir baksanıza, onlar her yerdeler. Ayrıca Yeşil Hat ve Ara Bölge gerçeği de var ama şu anda ilhamların Kıbrıs gelenekleri olduğunu söyleyemem. Bunu göz ardı etmiyorum ama ilk “başlangıç” olarak (gülüyor), ilham kaynağının farklı olduğunu düşünüyorum. İlham daha çok “bu kişi hakkında nasıl daha fazla bilgi edinebilirim?” gibiydi ve ortak duygu hakkında bir şarkı yazmaktı. Farklı senaryolar olabilir ama ortak özellikler benziyor olabilir. Yani bütün fikir bundan ibaretti.

Soru: “Stray Cat” şarkınızdan bahsederken, bize şarkının kökenini anlattınız ama aynı zamanda “sokak kedisine imreniyor musunuz”?

Ezgi: Kesinlikle! (gülüyor). Alexis, Cemre ve ben kedileri çok seviyoruz ve evet sadece kedileri değil, sınırları özgürce geçebilen sokak köpeklerine de ne kadar imrendiğimizi her zaman söylüyoruz. Ama aynı zamanda “Smuggling Hendrix” filminin de etkisi var.

Alexis: Şakayı bir kenara bırakalım, aslında başıboş kedilerin sanki buranın sahibiymiş gibi sokaklarda dolaşmalarında biraz isyankar bir hareket olduğunu düşünüyorum. Biz de kendi hayatımızı ve gerçekte ne kadar özgür olup olmadığımızı kedilerle kıyaslamaya çalışırız. Bu keşfedilmesi gereken ilginç bir tezattı.

Soru: Şarkılarınızın tamamı çoğunlukla İngilizce yazılıyor. İleride geleneksel bir şarkının modern versiyonunu veya iki dilli bir şarkıyı çıkarmayı düşünüyor musunuz?

Alexis: “Stray Cat” şarkısına birkaç Türkçe ve Yunanca ifade eklemeyi başardık. Bunu stüdyoda yapmak oldukça eğlenceliydi. Dürüst olmak gerekirse bu albüm aslında belirli bir hedef gözönünde bulundurularak yazılmadı. Bu durumda konseptin, şarkılar yazıldıktan sonra ortaya çıktığını düşünüyorum.

Ezgi: Çok doğal gelişti. (Yunanca ve Türkçe) söz eklemenin eğlenceli olacağını düşündük ve ekledik.

Alexis: Bence bu biraz da fantezimizi, zekamızı ve ilhamımızı neyin tetiklediğine bağlı. Kişisel bilgilere odaklandık ve bunun ilk adım olduğunu düşünüyorum. Ama iki toplumlu durumu odanın içerisinde hissedebiliyorum. Yarattığımız atmosferde var. İlerde olabilir bilmiyorum. Monsieur Doumani’yi örnek alabiliriz mesela.

Ezgi: Evet şunu da hepimiz adına söylemek isterim, ‘Island Seeds’ dışında ayrı ayrı kendi müziklerimiz de vardır. Ben şahsen Türkçe şarkı sözü yazmıyorum ve Cemre’nin de yazmadığını biliyorum. Dolayısıyla hepimiz, doğal olarak İngilizce yazıyoruz. Şarkı sözlerinin %90’nın İngilizce olmasının nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. Kişisel olarak benim için zorlu olacak ama böyle bir mücadeleyi kesinlikle denemek isterim.

Alexis: Sanırım bunu oldukça iyi yapan gruplar var, o yüzden belki de adanın müzik yelpazesinde bizim yerimiz burası değil.

Ezgi: Yeter ki doğal ve içten olsun.

Soru: Bu iki toplumlu işbirliği deneyiminize göre, bunun ada halkına örnek olabileceğini ve müziğin Kıbrıs’ta barışa giden bir yol olabileceğini düşünüyor musunuz?

Ezgi: Bizim yaptığımız, en azından benim dünyamda yeni bir şey değil. Geriye dönüp baktığımda Cahit Kutrafalı mesela Marios Takoushis ya da Stelios’la sürekli işbirliği yapıyordu. Müzik dünyasında her iki toplumdan insanların birbirleriyle işbirliği yaptığı başka örnekler de var. Bu bana ilham verdiğine göre başkalarına da yüzde yüz ilham vereceğini düşünüyorum.

Alexis: Bence insanlar bunu bu şekilde görmeyi seçerlerse, varoluşumuz bile bir ilham kaynağı olabilir. Bireyler bazı şeylere farklı şekilde bakmayı ve kendi çıkarımlarını yapmayı seçebilir. Yeşil Hat’ta faaliyet gösteren ve her iki taraftan müzisyenleri bir araya getiren bir grubun olmasını ilginç buluyorum. Bunun daha büyük bir şeye dönüşüp dönüşmeyeceğini bilmiyorum. Müziğin rolünün büyük olduğunu biliyorum, çünkü bizler insanız ve insan doğası iletişim kurmayı emreder ve müzik kesinlikle harika bir iletişim şeklidir. Yani bence bu tür şeylerin arkasında ne kadar niyet yattığı ve bunları nasıl birbirine bağladığımız da önemli. Ama bence yaptığımız şey bu ve şu ana kadar bu şekilde iyi ilerliyor. Daha önce de söylediğim gibi, iki toplumlu doğa olgusunun çok hızlı bir şekilde ötesine geçtik. Bu durum, kulağa hayal gibi ya da değişik gelebilir. Bunu anlıyorum ve saygı duyuyorum. Biz, şu şekilde ilerledik diye düşünüyorum, “tamam sen de bir insansın, ben de bir insanım ve aynı şeyleri yaşıyoruz”. Sanırım bir kez birebir insan etkileşimine odaklanmaya başladığımızda, işte o zaman özümüzü ve bize insan unsurunu hatırlatıyor.

Kallis Antounas-Voice Kıbrıs Haber 2023


Benzer Haberler

“Klasik Otomobil Hazine Avcılığı” etkinliği otomobil tutkunlarını bir araya getirdi

Voice Kıbrıs Haber

Öğrenci belgesini sahteleyen kişiler tutuklandı

Voice Kıbrıs Haber

Çatalköy’de iş kazası!

Voice Kıbrıs Haber

Gönyeli ve Mağusa’da kaza: 2 sürücü tutuklandı, 1 kişi yoğun bakımda!

Voice Kıbrıs Haber

Meyvecilikte yeni uygulamalarla ilgili eğitim

Voice Kıbrıs Haber

Küresel piyasalar Fed’e ilişkin beklentilerle pozitif seyrediyor

TAK