FeaturedKIBRISSağlıkVOI Özel Haber

İntihar oyununa uzman bakışı…

Uzman Klinik Psikolog Meryem Karaaziz

Birçok alanda hayatımızı kolaylaştıran internet, bizleri korkutan içeriklerle de karşımıza çıkıyor. Özellikle son zamanlarda sıkça konuşulan bilgisayar oyunlarının insan hayatına zarar vermesi, toplumun ve özellikle gençlerin bu konuyla ilgili daha çok eğitilmesi gerektiğini gündeme getiriyor. Toplumdaki herkesin bu eğitimde çok büyük payı olduğuna inanan Voice Of the Island internet gazetesi olarak bizler, üzerimize düşen görevi yaparak, Uzman Klinik Psikolog Meryem Karaaziz ile bilgisayar oyunları ve Mavi Balina hakkında bir röportaj gerçekleştirdik.

Voice of the Island 2017 – Özde Kaya

Eskiden bilgisayarda oyun oynamak denince, genç – yetişkin herkesin eğlenceli zaman geçirmek için boş vakitlerini değerlendirdikleri anlar akıllara gelirdi. Şimdi ise hergün karşılaştığımız haberlerde, oyunların amacından saptığını görüyoruz. Bunun nedeni zamanla kirlenen sanal dünya mı? Yoksa kişilerin farklı heyecan arayışları içine girmesi mi?

Aslında temel nedenin merak olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle gençlerde ve genç yetişkinlerde çevrelerin birbirine olan etkileri ve “ben oynuyorum sen de oyna, ben sigara kullanıyorum sen de dene” gibi birbirlerini teşvik etmeleri merak duygusunu daha da güçlendiriyor. Bu konularla ilgili gençler eğitilmeli. Böylelikle gençler birbirleri arasında yanlış bilgi alışverişi yapmak yerine, gerçekleri yetişkinlerden ve bilirkişilerden doğru şekilde öğrenecektir.

Uzmanlar özellikle ergenlik çağındaki çocukların bilgisayar oyunları konusunda, ailelerin denetiminde olması gerektiğini söylüyor. Buna rağmen aileler müdahale etmekte yetersiz kalabiliyor. Bir uzman olarak, “aileler bu davranış değişikliğini gösteren çocuklarına özellikle dikkat etsinler” diyebileceğiniz bir davranış var mı?

Ailelerin çocuklarını çok iyi gözlemleyebileceğine ve çocuklarının herhangi bir davranış değişikliğine zamanında müdahale edebileceklerine inanıyorum. Ancak “çocuklarla arkadaş gibi olmak gerek” cümlesine inanmıyorum. Tabii ki ebeveynler çocukları ile arkadaş olmalı. Fakat bilinmeli ki çocuklarının hali hazırda arkadaşları var. Onların ilk önce anne baba olmaları, ebeveyn rollerini yerine getirmeleri gerekiyor. Anne babaların çocuklarını belli sınırlar içerisinde özgür bırakmaları gerektiğine inanıyorum. Ebeveynler çocuklarına endişelerini “İstediğin oyunu benim bilgim olduğu sürece oynayabilirsin. Bunu senin iyiliğin için bilmem gerek” şeklinde ifade ederek, çocuklarını kendileriyle bilgi paylaşımına teşvik etmeleri lazım. Aileleriyle paylaşım yapmayan çocuklar gizli olarak da istediklerini yapmakta. Özellikle ergenlik çağı bunun için büyük bir risk arz ediyor. O nedenle ailelere en önemli tavsiyem çocuklarının karşısında değil de yanında olduklarını hissettirmeleri olacaktır. Çocukların “ben anneme – babama danışmalıyım” demesi çok önemli. Ayrıca otorite aşırı olmadığı sürece anne babaların çok işine yarayacak bir olgu. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki otoritenin bağımlılık türlerine koruyucu bir etkisi var. Ebeveynler yeri geldiğinde esnek yeri geldiğinde tutucu bir tavırla çocuklarının içerisinde özgür olacağı sınırları çizebilirler.

Son zamanlarda “Mavi Balina” isimli, oyunu oynayan kişileri intihara sürüklediği söylenen bir oyun gündemde. Bir oyun kişileri bu şekilde yönlendirebilecek ne tür noktalar içerebilir?

En büyük nokta merak. Merakla başlayıp birçok kişinin kendini oyun içerisinde bulmasıyla zincirleme sorunlar başlıyor zaten. Otoritenin de burada çok büyük etkisi var. Otorite ile verilen talimatlara itaat eden oyuncular sırasıyla görevleri tamamlıyor. Burada bilinçdışı olarak otoriteye itaat söz konusu. Bir görev tamamlandıkça, diğer görevin ne olacağı merak ediliyor. Oyuncular son görevde ölümden sonra ne olacağını merak ediyor olabilirler. Bu zaten hepimizin içinde olan bir merak. Kişi bilgisayar oyunu içinde kendini gerçek dünyada sanıyor. Gerçeklikle bağını koparıyor. Aslında bunu yaşayan kişi için çok zorlayıcı bir süreçten söz ediyoruz.

“Mavi Balina” sadece oyun yöneticileri tarafından gönderilen link ile oynamak isteyen kişilere ulaşabiliyor. Bu oyunun tehlikeli ve ölümcül sonuçlar doğurabileceği çoğunlukla biliniyor. Peki tüm bunları bilip, ona rağmen bu oyunu oynamak isteyen bir kişinin bilinç altında neler yatıyor?

Bana göre oyuna başlamanın en büyük nedeni merak. Merak düğmemize basıldığı anda acaba ne olacak diye düşünmeye başlıyoruz. Maalesef, o merakı gidermek için de oyuna başladıklarını düşünüyorum.

Oyunda 50. günün sonunda görevleri yerine getirip oyunu bitiremeyen kullanıcılara “Öl, nasılsa yeniden doğacaksın” telkini yapılıyor. Sıradan oyunlarda ölen bir karakterin yeniden canlanabileceğini biliyoruz. Ancak burada söz konusu olan gerçek bir kişinin kendini intihar etmesini sağlamak. Yaşanan bu intiharların nedeninin ve nasıl geliştiğinin gizli kalmayacağı da biliniyordu. Sizce oyunu yaratan kişilerin burada vermek istediği mesaj ne olabilir? Topluma neyi göstermek isteyebilirler?

Birçok farklı neden olabilir. İnsan zihni çok güçlü bir şey. Yıllar öncesine bakarsak, televizyonda hipnoz ile kötü alışkanlıklardan kurtulan kişilere tanık oluyorduk. O zamanlar da kişilerin hipnozla yaşadıkları olumlu etkiler televizyon ile evlerimize girdi. Hepimiz hipnoz hakkında büyük bir merak duygusuna kapıldık. İşte her şey dediğim gibi merakla başlıyor. Oyunu hazırlayan kişiler de büyük dikkat çekti, şu an tüm dünya onlardan söz ediyor. Bu oyunla ne tür bir kazanç sağladıklarını bilmiyorum ama amaçlarının tanınmak ve bir güç elde etmek olabileceğine inanıyorum.

Bir önceki soruma istinaden eklemek istiyorum, sizce toplum bu oyunla ilgili ne düşünüyor?

Toplumda çok büyük bir endişe var. Bu endişenin giderilebilmesi için ailelere, uzmanlara ve basına çok büyük görev düşüyor. Bu olayın kesinlikle konuşulması gerekiyor. Aileler “Merak uyandırmasın diye çocuklarımıza söylemeyelim” diye düşünmemeli. Tam aksine çocuklarımızı kendilerini dışarıda bekleyen tehlikelere karşı bilinçlendirmeliyiz.

Oyunun kurucusu olduğu söylenen, 15 intihar vakası ile ilişkilendirilen ve 2016 yılının Kasım ayında tutuklanan 21 yaşındaki Philipp Budeikin duruşmalardan birinde, toplumda temizlik yaptığını söyleyerek kurbanlarını “biyolojik atıklar” olarak tanımlamıştı. Bir kişi tanımadığı insanlara neden bunu yapsın?

Bunun da psikolojik olarak birçok nedeni olabilir. Görüldüğü kadarıyla kurbanlar aslında O’na itaat eden kişilerden oluşuyor. Bu kişi de toplumdaki zayıf kişilikleri temizlediğini söylüyor. Toplum içerisinde bu şekilde zayıf kişilikleri yok edeceğini düşünen birisinin çok yüksek ihtimalle psikolojik sorunları vardır.

Voice of the Island 2017 – Özde Kaya

 


Benzer Haberler

Rüzgarın yer yer fırtınamsı esmesi bekleniyor

Voice Kıbrıs Haber

Sterlin ve Euro’da son rakamlar! (3 Mayıs 2024 döviz kurları)

Voice Kıbrıs Haber

AÖA Yasa Tasarısı Genel Kurul’a sevk edildi

TAK

KTÖS’ten Meclis’e iki çalışma raporu

TAK

Özdenefe “Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanının ülke dışında bulunması hukukla ve devlet ciddiyeti ile bağdaşmıyor”

TAK

Döviz piyasalarındaki sakin seyir sürüyor

Voice Kıbrıs Haber