Öncelikle, Sigmund Freud’un bir sözüyle başlamak istiyorum. “Güç ve güveni hep dışımda aradım. Ama bunlar insanın içinden gelir. Ve her zaman oradadırlar.”
Kendi içimizde olan güven duygusu bizi ayna gibi yansıtır ve güçlü kılar. Güven, insanlar arasındaki ilişkilerde en temel olan duygudur. Güvendiğimiz insanlarla konuşurken olanlarla zaman geçirirken mutlu ve huzurlu oluruz ve güvendiğimiz insanlara saygı duyarız. İnsanların fizyolojik ihtiyaçları olan yeme, içme, beslenme gereksinimin yanında güven duygusu da çok önemlidir. Hayatımızda iniş çıkışlar olduğu gibi güven duygusunda değişimler ani iniş çıkışlar yaşamak mümkündür. İnsan ilişkilerinde güven duygusu zordur olmadığı taktirde bütün hayatımızı etkiler. Bir insanla hayatı paylaşmak duygularımızı düşüncelerimizi paylaşmak onunla etkili bir iletişime geçmek paha biçilemez bir duygudur. Kimi zaman bahsettiğimiz bu güven duygusu özellikle çiftlerde ilişkilerinde güven duygusu olmadığında zedelenmeler, ayrılıklar, aldatmalar, yalanlar ve daha kötüsü evliklerinin sonlanmasına kadar gidebilen bir sorundur. Zor kazanılan güven duygusu zedelendiğinde geri kazanılması güç bir durumdur. Güven duygusu kişiden kişiye değişir, güven ihtiyaçtır gereksinimdir. İnsan yaşamı boyunca bu doğal süreçte güvenme ihtiyacı hisseder. Güvende olmak güvende hissetmek, arkadaş çevresinde olsun ilişkilerinde olsun kişiyi mutlu kılar.
Güven duygusu çocukluk yıllarında başlayan sevgi ihtiyacından sonra gelen önemli bir duygudur. Bebeklik döneminde anneye duyulan güven bağı sonraki aile bireylerinde çocuk için önemlidir. Anne ve babanın yaşamın ilk yıllarında çocuğun süreklilik ve tutarlılık gösteren davranışları çocuktaki güven duygusunun oluşumunda önemli etkenlerden biridir. Hangi yaşta olursa olsun çocuk bir sorunla karşılaştığı zaman ailesinde güvendiği çevresinden bir yetişkin arar; ona yol gösterecek bir büyüğe gereksinim duyar. Sorunlarına çözüm getiren bir büyüğün bulunması, çocuğun güven duygularını geliştirir. Kişiler ilişkilerinde çocuklukla bereber gelen güven duygusuyla hayatına devam ederler ve sonrasında oluşan güvenle ilgili bir sorun ilişkilerinin zedelenmesi ve mutsuzluklara kadar yol açarbilir. Güven duygusundan uzak yoksun yetişmiş bireyler ileriki yaşamında çekingen karşısındaki kişinin duygularına önem vermeyen bireyler olacaklardır. Güven verilmeyen sevgi gösterilmeyen ailelerde yetişen çocukların büyük bir çoğunluğunun güven sorunu yaşadıklarını görmekteyiz.. Kendine güvensizlikle başlayan bu süreçte sorunun zamanla diğer ilişkilere de yansıması ve neredeyse herkese ve her şeye karşı güvensizlik olarak yayılması sık rastlanır bir durumdur. Güvensizlik duygusuna, aşırı kırılganlık, alınganlık şüphe, kıskançlık gibi olumsuz duygular gelişebilir.
Sevgilerle
Psk. Gülbahar Dayan
