FeaturedKIBRISVOI Özel Haber

Gözyaşlarındaki Aidiyet…3. Bölüm

aidiyet

Trodos dağlarında doğan güneş…

Dağlardan yürüyerek kuzeye geçmek için 24 Ekim günü Ayanni’den çıktığımız maceralı yolculuğumuz, ilk geceki birkaç saatlik uykunun ardından devam ediyor.

Tarih 25 Ekim 1974

Sabah doğan güneşin kemiklerimizi ısıtmasıyla uyanıp, tekrardan yola koyulduk.  Hiç durmaksızın 5-6 saat boyunca, hem aç hem susuz yolumuza devam ettik.

Birinci hedefimiz asfalt yoldur.

Çünkü yol boyunca bize söylenen “Asfaltı geçtik mi bu iş biter” sözleriydi.

O ana kadar, geçtiğimiz yollarda, ormanlarda, hiçbir yabancıya rastlamamıştık.

Açtık, susuzduk, yorgun ve perişandık. Tüm gücümüzü toplayıp, devam ettik yürüyüşümüze. Öğleyin 12.00 a kadar yürüdük.

Bir tepecik üzerine geldiğimiz sırada, araba sesleri geliyordu kulağımıza. Hepimiz, tam siper yere uzandık Nazım Hoca’nın emriyle.

Sürüne sürüne, araba seslerinin geldiği yöne doğru ilerledi Nazım Hoca. Başını geriye çevirerek, hem sus, hem de yatın işareti verdi bize.  Gızıl güneşin altında, başımı yaslayacak taş bulamasam da. tekrardan bir güzel uyudum.

43 yıl sonra anılarda geriye dönüş

Kemal Osman: Biz orda yattık. Hava güneşliydi. Bir ara tak, tak, tak tuk diye sesler duyuyordum. Meğer o güne kadar varlığından haberdar olduğum, ama hiç görmediğim muflonların, birbirleriyle tokuşmaları sonucu çıkan seslerdi duyduğum. Yorgunluk ve heyecandan bir güzel da uyudum. Ansızın uyandığımda, bir baktım etrafımızda büyüklerimiz yoktu. Sadece yedi sekiz tane çocuk. Haahhh! Dedim. Bunlar bizi bıraktı kaçtı. Kalkıp, beş altı adım gittim. Gördüm ki büyükler yolu ve etrafı gözlemlerler. İşte o andı ki yüreğime serin sular serpilmişti. Tüm açlık ve susuzluğumu unutmuştum.

Aradan, yarım saat geçmişti sanırım. birinin dürtmesiyle uyandım.

Beklediğimiz an gelmişti…

Arabalar sanki bizim geçişimize izin verircesine, mola verdi geçişlerine. Yine, götün götün tepeden kayarak asfalt ortasına düşer düşmez, alttaki yamaçlara atlayıp, her birimiz bir ağaç arkasına saklandık. Halil yaralanmıştı. Elinden kanlar fışkırıyordu. Meğer uçuruma atladığımız sırada, düşmemek için elini koyduğu keskin bir kaya parçası avucunda yaklaşık 5 santim kadar bir kesik oluşturmuştu.

Sardı sarmaladı elini Halil. Sessizce ilerleyip, asfalttan epey uzaklaştıktan sonra derin bir nefes almıştık.

Oooooooooooohhhhhhhhh!

Zorun yarısını atlatmıştık. 16 Saat boyunca aç ve susuz olduğumuzu o an fark etmiştik. Artık tek derdimiz su bulmaktı. Dere yataklarında yürüyüşümüze devam ettik.

Nazım Hoca

 At onu da yakalanırsak hepimizi öldürürler. . .

Bir ara, Öztürk taşıdığı tabancayı gösterdi Nazım Hoca’ya. “At onu da yakalanırsak hepimizi öldürürler” dedi Nazım Hoca. Dinledi Öztürk ve çıkarıp çalılıkların içine attı tabancayı.

Postacı Özgün’ün anlattığına göre, Kuzeyde birisine iade etmesi için, Öztürk’e emanet olarak verilmişti tabanca.

Dere yatağındaki su bulma arayışlarımız sonuçsuzdu. Bir yerde İngiliz döneminde köylere yapılan kurnalı su çeşmesine rastladık. Musluk yeri tıpalıydı. Fakat kurnasında birikmiş su vardı. O durumda temiz mi, değil mi aldırış etmeden, hayvanlar gibi teker teker kurnaya uzanıp kana kana su içtik.

Kemal diyor ki “Suyun içinde gurtlar gaynardı. Elimle gurtları biraz kenara çekip ben de su içtim. Hatta Muzaffer Hoca matarasını da doldurmuştu”.

 Dağ Keçisi Bile Geçmeye Korkardı…

Öyle vadiler ve dere yataklarından geçtik ki, hayatımda bir daha böyle muhteşem yerler görmedim.

Öyle yerlerden geçiyorduk ki, dağ keçisi bile geçmekten korkardı. Ayağın kayıp yuvarlansan, şeytanlar bile bulamazdı seni ama manzara da muhteşemdi. Vadi içerisinde ilerlerken bir an kendimi kovboy filmlerindeki sahnelerde hissetmiştim.

Bol oksijenden midir nedir, yine acıktığımı hissettim.

Salih Fuat, çantasından, haşlanmış bir köy tavuğu çıkarmıştı.

Hayatımda, tadını unutamayacağım ve bir daha aynı lezzette tavuk bulamayacağımı düşündüğüm bir andı. Uzun zaman tavuk yiyemedim bu yüzden. Hala sevmiyorum.

Lefke Barajı’na gelmiştik artık. Yolda tek gördüklerimiz, müthiş manzaralar ve bir de bizden önce geçenlerin, çalılar üzerinde bıraktığı kıyafetlerdi.

(Bırakılan kıyafetler, bir sonra geçecek olan Türk grubuna işaretti. Yol boyunca biz de bırakmıştık işaretlerimizi.)

Abı-Hayat ve Okyanus…

Baraj suyundan biraz da ürpererek, bir avuçlayıp yüzümü yıkadım ki yeniden doğmuş gibi hissetmiştim kendimi. Hayatımda ilk defa, bu kadar büyük bir okyanus görmüştüm. Köyümdeki derede, Mangafa’nın golimbosu en büyük okyanustu sanırdım. Meğer daha da büyükleri varmış. Kıyısından su alıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra, hedefe yaklaşmanın da heyecanıyla adımlarımı hızlandırdım.

Bu arada, 43 yıl sonra, yine Nazım Hoca’nın sözleri çınlıyor kulaklarımda… “Artık geldik be çocuklar. Aha o gavak ağaçları Türk bölgesidir”. Nasıl olsa artık su ihtiyacımız olmaz düşüncesiyle herkes matarasındaki suyu bile baraja boşaltmıştı.

Toprak bir yoldan devam ediyoruz yürüyüşümüze.

Yine Kemal’ın ifadesiyle “Bizim jenerasyonun en büyüğü olarak Özbay’ı alırsak, ki 16 yaşındaydı, ondan büyükler yürüyemezdi artık.” Biz çocukların azmi ve hırsı daha da hat safhaya ulaşmıştı. Barajda verdiğimiz 5 dakikalık mola sonrasında, sadece gruptaki çocuklar olarak, Nazım Hoca’nın gösterdiği istikamete doğru yürüyüşümüze devam ettik. Bizden büyükler ise en az bir kilometre gerimizden geliyorlardı. Açlığımızı ve susuzluğumuzu gidermek için önümüzde bulduğumuz alıç ağaçlarından koparıp yiyorduk. Tam o sırada sağ tarafımızda yüksek dağlarda bir hareket görüyordum. Askerler sağa sola koşarak anlamadığım bir dilde bağrışıyorlar ve bize doğru koşuyorlardı. Hahhhh! Dedik şimdi yakalandık galiba. Yürümeye devam ettik daha hızlıca.

Bu kez silahlarını üzerimize doğrultmuş iki asker göründü tepenin ardından. “Gelin, gelin” diye seslendiler. Bir an endişeye kapıldık belki de Türkçe bilen Rum askerlerdir diye.

Hem Nazım Hoca’nın gösterdiği istikamet olduğu için, hem de başka bir şansımız olmadığına karar verip yürüdük.

Sonrasında ne mi oldu?

3.Bölümün sonu. Devamı 4. Bölümde

Cemal Dermuş


Benzer Haberler

En çok yağış 17 kilogram olarak kaydedildi!

TAK

Levent Şonya hayatını kaybetti!

Voice Kıbrıs Haber

Tatar, Gambiya Cumhurbaşkanı ile görüştü

TAK

Arabasında tabanca ve mermi bulunan şahıs tutuklandı!

Voice Kıbrıs Haber

CTP Girne İlçesi, Alsancak, İncesu, Malatya ve Ilgaz’daydı

Voice Kıbrıs Haber

4. Kozanköy Hellim, Pekmez, Pastelli Festivali ertelendi

TAK