DİKO’nun ELAM’ın enosis kutlaması kararının peşine takılması, partide bir günde 2 istifaya neden oldu.
Limasol Belediyesi’nin DİKO eski meclis üyesi Yannis Armeftis’in, sosyal medya aracılığıyla, DİKO’nun Enosis Plesibiti konusundaki tutumuna ilişkin rahatsızlığını ifade ederek ‘son gelişmeler ve açıklamalarla ilgili olarak, liderliği değişene kadar kendimi DİKO’nun dışında tutuyorum’ dedi. DİKO’nun Eğlence Belediyesi Meclis Üyesi Marinos Kleanthus da kendi Facebook hesabından şunu paylaştı:
“Martin Luther King bir zamanlar şu sözleri söylemişti: ‘Neslimiz, hem kötü insanların sert ve haksız faaliyetleri için, hem de iyi insanların kabul edilemez suskunluğu için özür dilemelidir.’
Son zamanlarda DİKO’nun açıklamalarını, siyasi tutum ve davranışlarını üzüntü ile izliyoruz ve kendimizi DİKO’ya yabancı hissediyoruz. Ilımlılıktan uzak, aşırı uç siyasi söylemler ifade ediyoruz.
Parti bugün ideolojik kimliğini kaybetmiştir. Anlaşmaya varılanlar dışında çözüm isteyen görüşlerle hemfikirdir, aşırı uçla flört etmektedir. Ekonomi konusunda liberalizmden yanaydık. Tüm bunlar bizi, DİKO’nun bugün, Merkez’in yıllardan beri süregelen kaygılarını ifade etmediği sonucuna götürmektedir. Gerçekte DİKO, liderinin ajandasını ileri götürmek için, DİKO’nun sembolleri kullanılarak, yeni değişik bir parti haline gelmiştir.
Bardağı taşıran son damla, DİKO’nun, 1950 yılındaki Enosis Plesibiti konusunda ELAM ile örtüşmesidir!
Akıllara gelen soru, tarihimizin öğrencilere öğretilmesininin gerekli olup olmadığı değildir. Bu yapılmaktadır ve yapılmaya devam edilmesi gerekmektedir.
Ancak akıllara gelen soru, Kıbrıs’ın milliyetçi bir partisinin, diğer tarafa yanlış mesaj vereceğini bildiğimiz önerisini kabul etmeyi neden kabul ettiğimizdir.
Bir yandan Kıbrıs sorununun çözümüni isterken, diğer yandan ELAM’ın, her yıl okullarda ENOSİS için etkinlik düzenlenmesini kabul etmemiz önerisini kabul etmemiz nasıl mümkün olabilir?
Parti Başkanının ve arkadaşlarının, partinin karara verdiği onayın doğruluğuna bizi ikna etme çabalarındaki tepkileri çok daha hayal kırılığı yaratıcıydı.
Neredyese bize, acayip, aşıı uç ve Türk yanlısı dediler.
Bu akıl ve mentalite ile Merkezi ifade ettiğimize gerçekten inanıyor muyuz?
Vaadettiğimiz şeyler, bu yeni mentalite ve yaklaşımlar mıdır?
Bugün DİKO, sağgörüden, diyalogtan ve demokrasiden yoksundur.
DİKO’da, fanatizm, ideloljik karmaşa ve kişisel ajandalar hakimdir.
Ben bu DİKO’da kendimi yabancı hissediyorum.
Ben bu DİKO’ya ait olmadığımı düşünüyorum!”
