FeaturedKIBRIS

“BM Genel Sekreteri’ne mektup yazdım”


Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) açıklama yapan Tatar, “egemen eşitlik” talebinin bu dengeyi gözetecek bir adım olduğunu, bu durumda bir anlaşmadan sonra Kıbrıslı Türkler AB içinde yer alsa bile dengenin bozulmayacağını kaydetti.

Cenevre sonrasında temasların sürdüğünü anlatan Tatar, Jane Holl Lute’un önümüzdeki hafta Ankara ve Atina ‘dan başlayarak temaslarda bulunacağını aktardı.  Tatar, “Bizimle de temas kurmuşlardır. İngiltere’den Bakan Yardımcısı da burada, bizimle de görüşüyor. Devamlı surette bir temas oluyor” ifadesini kullandı.

Tatar, “Baktığınız zaman zaten Kıbrıs’ın geçmişine, en kötü dönemde dahi birileri zemin arayışında olmuştur.  Burayı yalnız bırakmak istemiyorlar. Temas geleceğe bir umuttur. Burada beklentileri canlı tutabilmek için bazıları gelip gideceklerdir. Biz hiçbir toplantıdan kaçmıyoruz.  Ama resmi olarak müzakerelerin başlayabilmesi için biz altı maddeyi şart koştuk. Gayriresmi toplantılara gidebiliriz” şeklinde konuştu.

“ZORLA ANLAŞMA DAHA SONRA ÇATIŞMA GETİRİR. BUNU KİMSE İSTEMEZ”

Bir anlaşma olacaksa iki tarafın da onay vermesi gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Esas başlangıç noktası budur.  Zorla anlaşma olmaz. Zorla bir anlaşma daha sonra çatışma getirir. Bunu kimse istemez” dedi.

Cenevre de çok şey konuşulduğunu bütün dünyanın Kıbrıs’taki yeni pozisyonu bir kez daha algılama, bir kez daha değerlendirme fırsatı bulduğunu aktaran Tatar sözlerini, “Bunun için Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen gün Cenevre için ‘devrim niteliğinde bir toplantı’ tanımlaması yapmıştır.   Söylediklerimiz BM kayıtlarına geçmiştir. Oradaki tüm aktörler söylediklerimizi not etmiştir” ifadeleriyle sürdürdü.

“SÜRECİ NASIL YÖNETMEYİ DÜŞÜNÜĞÜMÜZE DAİR BM GENEL SEKRETERİ’NE MEKTUP YAZDIM”

Bir hafta önce BM genel Sekreteri Antonio Guterres’e kapsamlı bir mektup yazdığını anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, bu mektubun AB ülkelerinin yanı sıra BM’deki önemli ülkelere de iletildiğini kaydetti.  Mektupta, kapsamlı bir şekilde Kıbrıs Türklerinin pozisyonunu aktardığını ve önümüzdeki süreci nasıl yönetmeyi düşündüklerini de paylaştıklarını belirten Tatar, bu mektubu yakında basınla da paylaşacaklarını bildirdi.

İkinci gayriresmi toplantının ne zaman olacağının henüz net olmadığını söyleyen Tatar, bu arada çalışmalar ve temasların süreceğini, ortak zemin arayışı içerisinde bunların değerlendirileceğini ifade etti. .

“BM CENEVRE’DE YENİ BİR YAKLAŞIM ORTAYA KOYDU.  BU BİZİM LEHİMİZEDİR”

Cenevre’deki görüşmelere de değinen Tatar, BM tarafından orada ‘bottom-up’, yani ‘alttan yukarıya’ yaklaşımının ortaya konduğunu, bunun da önce tarafların ayrı yetkilerinin konuşulmasını içerdiğini aktardı. Bu yaklaşımın ortaya konmasında İngiltere’nin rolünün olabileceğini ifade eden Tatar, BM’nin bu yeni yaklaşımının Rum tarafını rahatsız ettiğini de belirtti.

Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Daha önce hiçbir zaman bu cümleler kullanılmadı. Ve bu ‘bottom-up’, ‘alttan yukarıya’ dediklerinin içerisinde de, ‘egemen toplumlar’ var.  ‘Biz toplum değil halkız’ dediğimizde de ‘egemen halklar’ noktasına kadar işi getirdiler. Bunda İngiltere’nin payı olduğunu yönünde değerlendirmeler var. Çünkü İngiltere’nin yaklaşımları içerisinde bunlar da vardı.  Dolayısıyla federal temelden, yani siyasi eşitlik kavramları ki başarılamadı şimdiye kadar, oradan buraya bir hamle oldu. Yani bizim egemen eşitlik, yan yana yaşayan iki egemen devletin altyapısını, temellerini oluşturacak bu hamlenin egemen iki halk ve ‘bottom-up’ dedikleri o üstteki ortak yapı neyse, dış temaslar için vs., diğer yetkilerin hepsi altta olacak. Buradaki devlette olacak şekilde bir şeyler orada ifade edildi. Rum tarafını rahatsız etti bu.

Tabii egemen halk bizi tatmin etmez. Biz egemen devlette ısrarlıyız. Eğer egemenliği merkeze kaptırırsanız ve ‘bottom-up’ değil de ‘top to bottom’ olursa o zaman merkezden yetki verilmesi için yalvarmak durumunda kalırsınız. Dolayısıyla bambaşka bir formattır bu. Bu formatın oluşması, ‘bottom-up’ yaklaşımı bir ilerlemedir bizim lehimize diye düşünüyorum.”

“SULAMA TÜNELİ MÜTHİŞ BİR PROJENİN DEVAMI”

Hafta sonunda sulama tüneline ilişkin yapılan törene de değinen Cumhurbaşkanı Tatar “Bunlar KKTC’nin gelişmesi, ekonominin kendine yeter hale gelmesi, insanlara umut vermesi açısından önemli yatırımlardır. Burada bir devlet var. Bu devletin gelişmesi için, ekonomisinin büyümesi için, insanların refahı için her türlü fedakârlık yapılmaktadır” dedi.

Yıldan yıla kuraklığın arttığını ve yağışların azaldığını kaydeden Tatar, “Trodos’tan gelen suların önünde de barajlar kurulmuştur. Dolayısıyla bizim sularımızda tuzlanma vardır. O tuzlu suyla da narenciye bahçelerini sulamak mümkün değildir. Hem şimdi Anadolu’dan gelen su bahçelere verilecektir, hem de aynı zamanda da yer altı kaynaklarımız eskiden olduğu gibi kullanılmadığı için yer altındaki su seviyesi yükselecek , tuzlanma azalacak ve hem yerel kaynaklar hem de Anadolu suyu birlikte kullanılabilecektir. Müthiş bir projenin devamını görüyoruz” şeklinde konuştu.

TAK



Benzer Haberler

Döviz piyasaları dalgalı seyrediyor

Voice Kıbrıs Haber

İş yerine ait yüklü miktardaki parayı çalıp kumar oynadı!

Voice Kıbrıs Haber

Çeler “Girdi maliyetlerini düşürmek, denetim yapmak, sürdürülebilir bir politika oluşturmak bu kadar zor mudur?”

Voice Kıbrıs Haber

Yolcu uçağı türbülansa girdi 1 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı

AA

Erhürman “Bir ay için aldığınız karar, hayvancıyı perişan edecek”

Voice Kıbrıs Haber

Suçla bağlantılı 2 kişi daha tutuklandı!

Voice Kıbrıs Haber