FeaturedKIBRIS

‘Bir gecede 10 Kıbrıslı Türkü öldürdüler’

Politis gazetesinin bir süreden bu yana yayımlamakta olduğu “Kıbrıs: Cezalandırılmamış Suçlar Dosyası” devam ediyor.

Gazete “Bir Gecede 10 Kıbrıslı Türk’ü Öldürdürler- Mağusa’da 11 Mayıs 1964’teki Soykırımı Polisler Yaptı- Polis Genel Müdürlüğü Veli Hasan’ın Cesedini Ortadan Kaldırdı” başlıklarıyla ilk sayfadan yer verdiği haberinde, Rum Polisi’nin 6 Kıbrıslı Türk’ün 11 Mayıs 1964 tarihinde Mağusa’da hangi şartlar altında öldürüldüğünü araştırmak için açtığı 3 dava dosyasında da, aynı şüphelilerin isimlerinin tekrarlanmakta olduğunu yazdı.

Bahsedilen gün, Mağusa’dan bir grup polisin, toplam 10 Kıbrıslı Türkü kaçırıp öldürdüğünü yazan gazete, Dikelya İngiliz Üssü’nde çalışan dokuzunun Paralimni gölüne götürüldüklerini ve burada soğukkanlı bir şekilde vurulduklarını ifade etti.

Gazete, Mağusa’daki Barclay’s bankasının müdür yardımcısı olan 10’uncu kişinin ise, Kappari bölgesindeki bir tarlada infaz edildiğini ve cesedinin de daha sonra, Rum Polisi’nin faaliyetleriyle, Konno’daki bir kuyuya taşındığını ifade etti.

Gazete iç sayfadan geniş yer verdiği haberinde “Polisler Çetesi- Bir Gecede 10 Kıbrıslı Türkü Kaçırıp Öldürdüler- Bir Tanıklık Rum Polisinin, Bir Polis Aracıyla Kaçırılan Veli Hasan Ertuğrul’un Cesedinin Gizlenmesi İçin Hareket Ettiğinden Söz Ediyor- Polis Dikelya Üsleri Çalışanı 10 Kıbrıslı Türk’ün Paralimni Gölüne Götürüldüklerini ve Burada Bir Grup Polis Tarafından Öldürüldüklerini Tespit Ediyor” başlıklarını kullandı.

Gazete, Rum polisinin, 6 Kıbrıslı Türk’ün ölümünün araştırılması için açtığı 3 dosyada da aynı şüphelilerin isimlerinin geçtiğini yineleyerek, altı Kıbrıslı Türk’ten beşinin Dikelya İngiliz Üslerinde yardımcı personel olarak çalışmakta olduklarını belirtti.

Bunlardan 3’ünün çalıştıkları yerlerden, diğer 2’sinin de bindikleri otobüsten kaçırıldıklarını kaydeden gazete, 6’ncı kişinin ise Mağusa’daki Barclays Bankası’nın müdür yardımcısı olduğunu ve onun da çalıştığı yerden kaçırıldığını ifade etti.

Bahsedilen gün, daha sonra öldürülmek üzere çalıştıkları yerden kaçırılan İngiliz Üsleri çalışanı Kıbrıslı Türklerin aslında yedi kişi olduğunu da kaydeden gazete, polisin açtığı dosyanın 3 kişinin ölümünün araştırılmasıyla ilgili olduğunu (Yusuf Osman Hüdaverdi, Mustafa Ahmet, Ziya Hasan) belirtti.

Gazete, polisin elde ettiği tanıklıklarla, 11 Mayıs 1964 akşamı, bir grup silahlı Kıbrıslı Rum’un üslerin merkez deposuna girdiği ve burada üslerdeki iki Kıbrıslı Rum çalışanın yardımıyla yukarıda adı geçen 3 kişiyle birlikte, 4 kişiyi daha (Mehmet Emin Kemal, Mustafa Kulak Hamit, Canbulat Ali ve Yusuf Ziya) tutukladıklarının ortaya çıktığını anlattı.

Tutuklanmalarının ardından, 7 Kıbrıslı Türk’ün Derinya polis karakoluna, oradan da Paralimni gölüne götürüldüklerini yazan gazete, bu kişilerin burada öldürüldüklerini ve oraya gömüldüklerini belirtti.

Cinayetin izlerinin ortadan kaldırılması için, cesetlerin buradan taşınarak, Protara’ya bağlı Konno’daki bir kuyuya gömüldüklerini ifade eden gazete, ölümleriyle ilgili polis araştırması başlatılan 3 kişinin kemiklerinin, 2006 yılının Haziran ayında tespit edildiğini kaydetti.

İş dönüşünde bindikleri otobüsün önünün, Mağusa’nın biraz dışında kesilmesiyle, üslerde çalışan iki başka Kıbrıslı Türk çalışanın da Derinya polis karakoluna sevk edildiklerini yazan gazete, bu kişilerin Hüseyin Ahmet ile Mustafa Hasan olduklarını; otobüste üslerde çalışan 2 İngiliz bulunduğunu fakat bunların Rum polisi tarafından serbest bırakıldığını ifade etti.

Gazete, polisin araştırmaları çerçevesinde, ifadelerini almak için bu 2 İngilizi aradığının görülmediğini de belirtti.

Gazete, polisin elde ettiği tanıklığa göre, bu 2 Kıbrıslı Türk’ün Derinya Polis Karakolu’ndan Paralimni Gölü’ne götürüldüklerini ve burada öldürülerek gömüldüklerini kaydetti.

Gazete cesetlerin daha sonra taşınarak, Protara’daki bir kuyuya gömüldüğünü ve kemiklerinin de 2006 yılının Haziran ayında tespit edildiğini yazdı.

Hüseyin Ahmet’in yakınlarının, ölüm koşullarının araştırılmasında eksiklik olduğu gerekçesiyle 2009 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhinde başvuruda bulunduklarını, öte yandan aynı yıl hem Kıbrıs Cumhuriyeti Başsavcısı, hem de Kıbrıs Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’na mektup göndererek araştırmaların gidişatı hakkında bilgi istediklerini kaydeden gazete, AİHM’e yapılan başvurunun, araştırmalar gelişme halinde olduğundan erken olduğu gerekçesiyle, AİHM tarafından reddedildiğini belirtti.

2006 yılının Haziran ayında Konno’daki kuyuda Barclay’s bankasının müdür yardımcısı olan ve o dönem 40 yaşında olan Veli Hasan Ertuğrul’un kemiklerinin de bulunduğunu yazan gazete, eski bir polis olan görgü tanığının, polise yaptığı sözlü itirafta, isimlerini hatırlamadığını iddia ettiği 2–3 kişiyle birlikte (polisler ve vatandaşlar) Veli Hasan’ın kaçırılmasına katıldığını itiraf ettiğini kaydetti.

Aynı kişinin, Veli Hasan’ın muhtemelen Kapari bölgesinde, Paralimni’deki bir tarlaya götürüldüğünü, burada öldürüldüğü ve cesedinin de orada bırakıldığı yönünde ifade verdiğini yazan gazete, daha sonra Lefkoşa’daki Polis müdürlüğünden birinin Paralimni’den bir kişiye telefon ettiğini ve bunların da cesedi saklamayı üstlendiklerini yazdı.

Polisin cinayet verilerinin ortadan kaldırılmasına müdahil olmasının, Rum Polisi tarafından daha fazla araştırılmadığını yazan gazete, polisin sorgu memurlarının, Veli Hasan’ın son saatleri konusunda (araştırmalarını Lefkoşa’ya taşımamalarını kolaylaştıran) ikinci bir versiyon “elde ettiklerini” kaydetti.

Diğer bir sözlü tanıklığa göre, Veli Hasan’ın Derinya polis karakoluna ölü olarak götürüldüğünü ve burada Üslerde çalışan ve kaçırılmış diğer Kıbrıslı Türklerin de bulunduğunu yazan gazete, aynı kaynağın, Veli Hasan’ın bunun akabinde diğer dokuz kişiyle birlikte gömülmek için Paralimni Gölü’ne mi götürüldüğünü, yoksa doğrudan Konno’ya mı götürüldüğünü söyleyecek pozisyonda olmadığını aktardı.

Gazete polisin, kaçırma olayına yardım ettiği konusunda ifadelerde adı geçen Veli Hasan’ın meslektaşını aradığının görülmediğini de ekledi.

Gazete, “10 Kıbrıslı Türk’ün Cinayetlerindeki Baş Kahramanlar Aynı- Bir Polis, Kardeşi, Polis Olan Yakın Arkadaşı ve Beş Kıbrıslı Rum- 10 Kurbandan Sekizi Çalıştıkları Yerden Kıbrıslı Rum Meslektaşlarının Yardımıyla Kaçırıldı” alt başlıklı haberinde de, polisin araştırdığı üç davada, altı Kıbrıslı Türk’ü kaçıranların olduğu gruplarda, aynı kişilerin yer aldıklarının ortaya çıktığını yazdı.

Gazete daha da somut olarak, altı Kıbrıslı Türk’ün ölümüyle ilgili üç davanın araştırılması için açılan üç dosyada da “elde edilen sözlü tanıklıklardan, Kıbrıslı Türklerin kaçırılması ve daha sonra öldürülmesine, Mağusa’dan eski bir polisin grubunun karıştığının görüldüğünü” aktardı.

Veli Hasan’ı kaçıran ve o dönem Mağusa’da görev yapan polisin başında bulunduğu grupta, polisin kardeşi, Dipkarpaz’dan bir kişi ve bir polisin daha yer aldığını ifade eden gazete, son kişinin, Veli Hasan’ın kaçırıldığı polis aracının şoförü olduğunu ve polise sözlü itiraf ifadesinde bulunan kişinin de bu olduğunu belirtti.

Gazete polisin sorgu memurlarının, eski polis memurunun ifadesiyle ilgili olarak Başsavcıya sundukları bilgilendirme notunda “kendisinin arabada kaldığını ve geriye kalanların bankaya girip, ismi Veli olan bir Kıbrıslı Türk’ü arabaya getirdiklerinin” ifade edildiğini aktardı.

Gazete bahse konu kişinin “11 Mayıs 1964 akşamı, kendisinin, adını hatırlamadığı diğer kişilerle birlikte, Pulia, Kapota ve Pandelidis cinayetlerinin öcünü almak için, Kıbrıslı Türklerin bulunması amacıyla Mağusa’nın çeşitli noktalarına gittiklerini söylediğini” de yazdı.

Gazete, aynı kişinin, Hüseyin Ahmet ile Mustafa Hasan’ın Mağusa’nın hemen dışında otobüsten kaçırılmalarına da katıldığını da ekledi.

Gazete, “Esas Şüpheli Üç Kez Sorgulandı- ‘Yanlış Kişi’ ” ara başlıklı haberinde ise, Dikelya İngiliz Üsleri depolarından kaçırılan yedi Kıbrıslı Türk’ten 3’ünün ölümüyle ilgili polis araştırmasının daha da derine gittiğini yazdı.

Eski polis memuru ve hayatını kaybeden kardeşinin dışında, şüphelilerin listesinde dört kişi daha bulunduğunu kaydeden gazete, araştırmaların başlamasıyla bunlardan birinin hayatta olduğunu, bunun ise geçirdiği rahatsızlık sonucu felçli olduğunu ve kendisiyle iletişim kurulmasının zorluğuna rağmen, sorgusunda olaya karıştığını reddettiğini ve bir şey bilmediğini söylediğini iletti.

Gazete polisin hayatını kaybeden şüphelilerden, Paralimni gölündeki kurbanların cesetlerini gizlemeyi üstlenen ekskavatörün sahibinin kimliğini teyit ettiğini, 7 Kıbrıslı Türk’ün kaçırılmasına katılan Üs çalışanı iki Kıbrıslı Rum’dan birinin ise, 2010 yılının akabinde polisin araştırmaları başladığı zaman, hayatını kaybettiği, diğerinin ise Afrika’da yaşadığını ifade etti.

Altı Kıbrıslı Türkün ölümüyle ilgili üç davaya ilişkin olarak ise, Mağusa’daki eski polis memurunun esas şüpheli olarak sorgulandığını yazan gazete, bahse konu kişinin sorgulanmaya çağrıldığı üç seferde de aynı tutumu sergileyerek “polisin birçok sorusuna yanıt vermeyi reddederek, polisin yanlış kişiyi sorguladığını söylediğini” ekledi.

Üç meseleden ikisinde yer aldığı sözü edilen bu kişinin kardeşinin ise, yalnızca Veli Hasan’ın ölümüyle ilgili ifade vermeye çağrıldığını ve konuya herhangi bir şekilde karıştığını reddettiğini belirten gazete, üç cinayetten ikisine karıştığını sözlü olarak itiraf eden başka bir eski polisin ise (polisin 2013 yılındaki bilgilendirme notuna göre) daha sonra yazılı ifadeye çağrılmasının beklendiğini ekledi.

Gazete, Kıbrıs Cumhuriyeti Baş Savcısı Kostas Kliridis’e, 1963–64 döneminde Kıbrıslı Türkler aleyhinde gerçekleştirilen cinayetlerle ilgili olarak, son aşamasında bulunan araştırmaların akıbetini sorduğunu ancak bu talebine yanıt alamadığını da ekledi.

Kaynak: TAK


Benzer Haberler

Havai fişek kullanımı mercek altında

TAK

8 kundaklama olayına karışan kişi tutuklandı

TAK

Afrodit yatağıyla ilgili öneri ikinci kez reddedildi

TAK

Kadınlar Konseyi’nin 49’uncu kuruluş yılında “Ayak İzleri” sergisi açıldı

TAK

Döviz piyasalarında son rakamlar

Voice Kıbrıs Haber

Üstel ve Yılmaz’dan Ankara’da narenciye için mutabakat zaptı

TAK