Brüksel’de gerçekleştirilen ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de konuk olarak katıldığı Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi, 2 günlük görüşmelerin ardından sona ererken, konuyla ilgili haberler bugünkü Rum basınında da yer buldu.
Fileleftheros gazetesi “Ankara Olumlu Gündemsiz Kaldı- Olumlu Gündem Olmadan” başlıklarıyla yer verdiği haberinde, Türkiye’nin izlenimleri kazanmaya ve AB’yi olumlu bir gündeme hakkı olduğuna ikna etmeye çalıştığını, ancak Avrupa Konseyi kararları aracılığıyla aldığı yanıtın olumsuz olduğunu öne sürdü.
Bu durumun Ankara’nın tepkisine yol açtığını, Güney Kıbrıs’ın ise bundan memnuniyet duyduğunu yazan gazete, Türkiye’nin geçtiğimiz mart ayından bu yana, AB’yle ilişkilerinde olumlu bir gündem elde etmeyi amaçlayan bir strateji uygulamaya başladığını yazdı.
Bu stratejide, özellikle Yunanistan gidişatında ve daha geniş çaplı olarak, gerilimi azaltma hareketlerinin yer aldığını kaydeden gazete, buna paralel olarak, Türkiye’nin bu zaman zarfında, Kıbrıs sorununa ve bölgedeki diğer konulara katkıda bulunan taraf olarak gösterilmeye çalışıldığını belirtti.
Gazete gerilimi azaltma hareketlerinin AB tarafından kayda geçirildiğini, ancak “tam anlamıyla ters yönü gösteren -Erdoğan’ın KKTC ziyareti- hareketlerin” yakın olduğu göz önüne alındığında, bunların 27 AB üye ülkesini Türkiye’ye olumlu gündem verilmesinin zamanının geldiği konusunda ikna etmeye yetmediğini kaydetti.
Haberinde AB Zirvesi kararlarına ve Türkiye Dışişleri Bakanlığının açıklamasına da yer veren gazete, Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis’in, Hükümet Sözcüsü aracılığıyla yaptığı açıklamada, zirve kararlarına ilişkin memnuniyet belirtiğini yazdı.
Gazete “Lefkoşa’nın 7 Artısı” ara başlıklı haberinde ise, Güney Kıbrıs’ın zirve kararlarında olumlu bulduğu unsurları kısaca şöyle sıraladı;
“1. AB’nin, Kıbrıs sorununun, 1251 sayılı karar da dahil olmak üzere, BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesindeki kapsamlı çözümüne olan bağlılığı açık bir şekilde vurgulanıyor.2. Maraş’ın statüsünün önemi vurgulanıyor ve BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarına, spesifik olarak da 550 ve 789 sayılı kararlarına tam anlamıyla saygı gösterilmesi isteniyor. 3. Türkiye’nin Gümrük Birliğini tüm AB üye devletleri karşısında uygulama yükümlülüğü yineleniyor ve mevcut anlaşmanın modernize edilmesine ilişkin direktif verilmesi için, gelecekte AB Konseyi’nden oy birliği kararı çıkması gerektiği anımsatılıyor. 4. Türk tarafının Doğu Akdeniz’deki gerginliğin azaltılmasının korunmasına ilişkin yükümlülüğüne işaret ediliyor. 5. Türkiye’deki insanlık haklarının durumu konusunda endişe belirtiliyor. 6. Türkiye’nin bölgesel krizlerin çözümüne olumlu bir şekilde katkıda bulunması gerektiği vurgulanıyor. 7. Avrupa Konseyinin önceki toplantılarında ortaya konulan şart ve koşullar yeniden teyit ediliyor. Bunlar, gerilimin Ankara tarafından yeniden tırmandırılması durumunda, AB’nin, bölgesel istikrarı korumak ve üye devletlerin çıkarlarını savunmak için elindeki araç ve tercihleri kullanacağı konusunda, AB’nin kararlı olduğu ifadesini içeriyor.”
Haravgi gazetesi ise “Gümrük Birliği Türk Tutumunda Değişlik Olmadan İlerliyor” başlıklı haberinde, Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis’in zirve kararlarıyla ilgili açıklamasına yer verdi.
Açıklamasında, Avrupa Konseyi’nin benimsediği kararlarda yansıtıldığı üzere, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tezlerine ilişkin dayanışma ve destekten ötürü memnuniyet belirten Anastasiadis, Kıbrıs sorunu ve Maraş’la ilgili olumlu ifadelerin yanı sıra “25 Mart 2021 tarihli açıklamaya göre, gerginliğin azaltılmasının korunmasına işaret edilerek, Doğu Akdeniz’deki istikrarlı ve güvenli ortama ilişkin AB’nin stratejik ilgisine” işaret edilen paragraftan duyduğu memnuniyeti de belirtti.
Bunun “Türkiye’nin, yasadışı veya tek taraflı eylemleriyle gerginliği yeniden tırmandırması durumunda, AB’nin, bizzat kendisinin ve üye devletlerin çıkarını korumak için elindeki araç ve tercihleri kullanabileceğini açıkça belirten bir açıklama olduğunu” öne süren Anastasiadis, gümrük birliğinin olası modernizasyonuna ilişkin görüşmenin de, yukarıda bahsedilen şartlar altında gelecek bir zamana ertelendiği iddiasında bulundu.
Alithia gazetesi ise habere “27 AB Üye Devleti, Türkiye’den İki Kesimli İki Toplumlu Federasyon Çözümü ve Maraş’la İlgili Kararlara Saygı Duyulmasını İstiyor” başlıklarıyla yer verirken, AB üye devletlerinin Türkiye’ye, bazı koşullar altında, kademeli, orantılı ve tersine çevrilebilir olumlu bir gündem sunduklarını yazdı.
Gazete Kıbrıs Rum siyasi partilerinden DİSİ, AKEL ve DİPA’nın zirve kararlarını olumlu; DİKO, ELAM VE EDEK’in ise olumsuz şekilde yorumladıklarını da belirtti.
Buna göre DİSİ partisi açıklamasında, Avrupa Konseyinin Kıbrıs sorununun, BM Güvenlik Konseyi kararları uyarınca siyasi eşitliğe sahip iki kesimli iki toplumlu federasyon çözümü temelindeki bütünlüklü çözümüne tam anlamıyla bağlı kaldığını, aynı zamanda Maraş’ın statüsü ile Doğu Akdeniz’deki gerginliğin azaltılmasının önemini vurguladığını belirtirken, AKEL ise açıklamasında, Avrupa Konseyi kararlarının Kıbrıs ve Kıbrıs sorunuyla ilgili olumlu unsurlar içerdiğine işaret etti.
DİPA da kararları olumlu şekilde değerlendirerek, Avrupa Konseyi kararlarının BM kararlarına basit bir referans yapmayıp, iki kesimli, iki toplumlu federasyon çözümüne ismiyle atıfta bulunmasının dikkate değer olduğunu savundu.
DİKO ise açıklamasında, Türkiye’nin bir kez daha “Kıbrıs Cumhuriyeti” aleyhindeki kabul edilemez ve yasadışı olduğu iddia edilen davranışları konusunda yaptırımlara maruz kalmak yerine, Anastasiadis hükümetinin de rızasıyla AB ödülünü aldığını iddia ederken, EDEK ise açıklamasında, Türkiye’yle ilgili Avrupa Konseyi kararlarında BM kararlarına atıfta bulunulmasına rağmen, Türkiye’nin Kıbrıs’la ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve Maraş’ı derhal BM’ye teslim etmemesi durumunda, Türkiye ile AB arasındaki gümrük ilişkilerinin yükseltilmesinin veya teknik komiteler düzeyinde görüşmelerin başlamasının kabul edilmemesi gerektiğine işaret etti.
ELAM da açıklamada bulunarak, “Türk tarafının BM Genel Sekreteri tarafından eşit muamele görme konusundaki talebinin, yanlış yatıştırma politikasının, Kıbrıs sorununu iki toplum arasındaki bir iç anlaşmazlığa indirgediğini açıklığa kavuşturduğu” iddiasında bulundu.
Voice Kıbrıs Haber
