Ne ilginç bir tesadüf; Amin Wahab ile öğleden sonra 18.00 sıralarında, Küçük Erenköy’den Lefkoşa’ya dönüyoruz. Çınarlı köyü yakınlarında, yolu karşıdan karşıya geçen koyun-keçi sürüsüne takıldık. Sürünün peşi sıra eşek sırtındaki çoban da belirdi. Çok sevimli ve güler yüzlüydü.
Selamlaşma faslımız sonrasında, o da sürünün peşi sıra gitti. Sıcak havanın etkisiyle mi bilmem, jetonum geç düştü.
On metre ilerlemeden ,durdum. Amin Wahab telaşlandı. “Abi var problem?”
“Var Amin. Bekle”diyerek , makinemi kaptığım gibi çobanın peşine koştum.
Gözlerim beni yanıltmıyorsa, “Bu sürünün ağası benim” dercesine baktı bana.
Fotoğraflarını çekme iznini istediğimde ise, yüzündeki gülümseme ve mutluluk görülmeye değerdi. Bir yandan fotoğraflarını çekiyor ve sorular sorarak onu tanımaya çalışıyorum.
“Adım Ömer, 13 yaşındayım”
Henüz oyun oynama yaşında olan Ömer, kavurucu Temmuz sıcaklarına aldırmadan, eşek sırtında, o ova senin bu ova benim, ailesinin aşına katkıda bulunmaya çalışıyor kendince.
Geçitkale’de ailesiyle yaşayan Ömer’in abisi Bayram da, ayni hevesle kardeşiyle nöbetleşerek otlatıyorlar sürüyü.
İki gün sonra, sabah saatlerinde yine rastladım Ömer’e. Bu kez yanında babası Mehmet Çiftçioğlu da vardı. Ömer’i tekrar görmekten çok mutlu oldum.
Babasına, Ömer ve Bayram ile ilgili takdirlerimi sunarak, haberi yazmak için izin aldım.
Not: Ömer 13, Bayram 14 yaşında. Derslerini ihmal etmeden okullarına devam ediyorlar. İnternet, Facebook nedir bilmiyorlar.
Gerisini fotoğraflar söylesin, siz yorumlayın.
Cemal DERMUŞ
[foogallery id=”42049″]