Eleni KONSTANTINOU
Ünlü ve ödüllü tiyatro oyuncusu Popi Avraam, sahnedeki başarılı kariyerine ara vererek, siyasi hayata adım atmak için harekete geçti. Lefkoşa’da AKEL partisinden milletvekili adayı olan Avraam, parlamentoda yer almak için yarışacak.
Avraam, seçime aday olarak katılma önerisini üç nedenden dolayı kabul ettiğini belirterek, bunları ülkede görülen yolsuzluk ve karmaşa olayları, yöneticilerin özellikle pandemi döneminde kültüre gösterdiği kayıtsızlık ve Kıbrıs sorununa halen çözüm arayan ve çözümü umut edenlerin durumunu güçlendirmek olarak özetledi.
Avraam, Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak, ülkenin yeniden birleşmesinin “midede bir düğüm” olarak durduğunu ifade ederek, “çünkü işler iyi gitmiyor, ama kalpte hala küçük bir umut ışığı var. Bir gün Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler siyasi eşit olarak, ortak vatanımızda, inşa ettiğimiz dayanışma ve işbirliği içinde birlikte yaşayabilecekler” görüşünü dile getirdi.
Popi Avraam, tartışma olmadan bir arada var olmanın ve aynı coğrafi alanı birlikte yaratmanın hayatın doğal akışı olduğunu vurgulayarak, tiyatronun gerçek anlamını kazanması için diğer tarafla işbirliği, bir arada yaşama ve karşılıklı saygı kavramlarıyla bunu 1987’den beri kendi başına yaptığını anlattı.
KIBRISLI TÜRKLERE İŞBİRLİĞİ 1987’DEN BERİDİR SÜRÜYOR
Avraam, Kıbrıslı Türklerle ilk temasını ise şöyle aktardı:
“1987’de Lefkoşa Türk Belediyesi Tiyatrosu ile ilk temas yapıldı. Aziz Nesin’in “Kahve ve Demokrasi” adlı eserini Satiriko Tiyatrosu’nda programa eklerken, internette bazı Kıbrıslı Türk meslektaşların Aristophanes’in “Barış” oyununu düzenlediklerini keşfettik. Bu bizim için tüneldeki ışıktı. Bazı insanların bizim gibi düşündüğünü biliyorduk. Tiyatro yapıyorlar ve tiyatro aracılığıyla barış ve birlikte yaşama mesajı göndermeye çalışıyorlar. Denedik, bulduk ve onları galamıza davet ettik. Çok zor koşullar altında, Denktaş’ın izin vermediği, geçişlerin imkansız olduğu bir dönemde Birleşmiş Milletler ve Kıbrıs Cumhuriyeti polisinin yardımıyla, Satiriko Tiyatrosu sahnesinde onların performanslarına ortaklaşa ev sahipliği yapmayı başardık. Çok zor ve cüretkar bir girişimdi. Ama bu eşsiz deneyimi paylaşan hepimiz büyülü bir şey yaşadık. Tiyatro insanlarla dolup taştı; oturanlar, ayakta duranlar, gözyaşları içinde gösteriyi izledi. Uzun süre Barış, Barış diyerek alkışladırlar. Daha sonra Satiriko Tiyatrosu ve LTB Tiyatrosu ortak performanslarda işbirliği yaptı. Bunlardan birinde İstanbul’a gittiler. Referandum ve Annan planının reddedilmesinden hemen sonra işbirliğimizin doruk noktası, Aristophanes’in Lysistrata’sının Eylül 2004’te Kıbrıs’ta Kıbrıs Türkçesinde oynanmasıydı. Yönetmen Christos Zanos’tu.. Ben de onlarla beraberdim.”
Avraam, Derviş Zaim’in 1963-64 olaylarını konu alan iki dilli “Gölgeler ve Suretler” filminde de oynadığını ve Ankara Uluslararası Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü aldığını anımsattı.
Bu filmin Güney Kıbrıs’ta kapalı bir çevrede sadece iki kez oynandığına dikkat çekilip, bunun nedeni sorulduğunda Avraam şu yanıtı verdi:
“Kıbrıslı Rumların hata ve suç işlemediğine, 1974’ün gökten zembille indiğine inanan bu yerin milliyetçileri için tabu bir konu. Derviş Zaim’in filmi ve Panikos Chrysanthos’un Akamas filminin ülkemizin modern tarihini kaydettiğine ve tarih dersinde okullarda gösterilmesi ve ardından derinlemesine bir tartışma yapılması gerektiğine inanıyorum. Eğitim ve kültür yoluyla, işbirliği ve birlikte yaşama ruhunu geliştirmeliyiz. Kıbrıslı Türk kardeşlerimiz bizim gibi insanlardır. Bölünmüş vatanımız için aynı endişe ve vizyonla, aynı hatalarla, aynı sevgi ve sıcaklıkla. Ve bu sadece canlı temas ve diyalog yoluyla tespit edilebilir. “
“BİR MUCİZE OLACAĞINA VE BARIŞ İÇİNDE YAŞABİLECEĞİMİZE DAİR UMUT BESLİYORUM”
Avraam, ırkçı, yabancı düşmanı ve milliyetçi eğilimleri olan çocukları yetiştirmesin diye bu düşüncelerini çocuklarına aktarmaya çalıştığını dile getirdi.
Avraam şöyle devam etti:
“Çocuklarımıza eksik, yanlış hikâyeler öğretiyoruz. Bunlar hükümetlerimizin yaptığı hatalardır ve bugün buraya yönlendirildik. Asla bir arada yaşama duygusu geliştirmediler. Bu yüzden hiçbir plan geçmedi ve bu yüzden hiçbir plan asla geçmeyecek Bunu ruhumda acı duyarak söylüyorum ama inanılmaz fırsatları kaybetmiş olsak da, içimde, aklımın bir köşesinde, ruhumun bir köşesinde bir kıvılcım tutuyorum, bir gün bir mucizenin olacağına ve Doğu Akdeniz’in ortasında bu adayı seven herkesin, hangi dili konuşursak konuşalım, dinimiz ne olursa olsun huzur içinde yaşayacağına dair umut besliyorum. “
Voice Kıbrıs Haber 2021
