FeaturedKültür&SanatVOI Özel HaberVoice Özel Röportaj

Sofokleous “ Sanat, hayatın içerisinde olmalı”


Bilun Güneş

Tiyatro oyuncusu Valentina Sofokleous, sanatın insanlara hayatı anlayabilecekleri, yeni hikayeleri keşfedebilecekleri, yaşamı hissedebilecekleri bir temel oluşturduğunu söyledi.

Sofokleous, Voice Kıbrıs Haber’e verdiği özel röportajında, yakın dönemde tiyatro alanında sahip olduğu başarılarından, iki toplumlu ve uluslararası projelerinden ve yakında Kıbrıs seyircisine taşıyacağı projelerinden bahsetti.

SORU: Oyunculuğa nasıl başladınız?

SOFOKLEOUS: Küçükken ailem yeteneğimi fark etti. Her çocuk gibi ressam, avukat gibi farklı farklı meslekleri düşünsem de ailem, oyunculuk yolunu izlemem konusunda ısrarcı oldu. Ben de bugün bir oyuncu olarak karşınızdayım.

SORU : Bize Triumph oh Theatre (ROI)’den bahsedebilir misiniz?

SOFOKLEOUS: ROI’nin direktörüyüm. Ancak, ROI’yi çocuğum olarak tanımlamak daha doğru olur. ROI’yi hayata geçirmek için kariyerimde ve özel yaşantımda çok uzun bir yol kat ettim. ROI’de performanslarımızın çoğu sosyal mesajlar içerir. Kıbrıs’ta sanatçı olmak çok zor. Kendini özgürce ifade edebilmek, bunları sahneye taşıyabilmek kolay şeyler değil. Söylemek istediğiniz birşey varsa ısrarcı olmanız, dirayetle kendinizi sanatınıza adamanız gerekir. Sanat, insanlara hayatı hissedebilmeleri için bir temel sunar. Sanat, insanın kalbine dokunur. Sanatın yarattığı estetik algı yaşamdaki deneyimleri biçimlendirir. İnsan, hayatına anlam katabilmek için yeni perspektifler kazanmalı, empati oluşturmalı, yeni bir hikaye duymalıdır. Yeni hikayeleri, farklı hikayeleri sanat olmadan anlayamayız. Müziksiz bir yaşam hayal edebilir misiniz? Sinemasız? Tiyatrosuz? Sanat, hayatta kalmak için yememiz gereken besine lezzet katıp, onu anılar oluşturan bir deneyim haline getiren unsurdur. Kısaca söyleyebiliriz ki hayat içerisinde sanat olmalı.

SORU: ROI’nin İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali’ndeki başarısını tebrik ederiz. Bizimle oyunun detaylarını ve yeni projelerinizi paylaşabilir misiniz?

SOFOKLEOUS: Aziz Nesin’in yazmış olduğu ‘Haydi Canım’ oyununu yönetmesi için ROI olarak Derman Atik’i davet ettik. Çalışmaları geçtiğimiz sene yaz aylarında burada gerçekleştirdikten sonra Ekim ayında İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali için hazırdık. Festivale çağrılmak ve bir ödül kazanmak tam anlamıyla bir onur. İstanbul’dan döndüğümüzde oyunun açılışını Lefkoşa Tiyatro Festivali’nde gerçekleştirerek, oyunumuzu Kıbrıstaki izleyicimizle buluşturduk. Şu an Derman Atik ile yeni bir performansa hazırlanıyoruz. Andreas Nicolaides’in yazmış olduğu ‘The River’ oyununda Cenk Gürçağ ve ben, beraber sahne alıyoruz. Bu oyun Cenk Gürçağ ile beraber rol alacağım ilk performans. İstanbul Festivali’nden sonra, Portekiz Uluslararası Tiyatro Festivali’ne davet aldık. ‘The River’ oyunun prömiyerini 20 Temmuz’da Portekiz’de gerçekleştireceğiz. ROI olarak uluslararası tanınırlık kazanmak ve böyle festivallere davet edilmek çok büyük bir onur ve mutluluk kaynağı. ‘The River’ üç dilde oynanan bir oyun. Türkçe, Rumca ve İngilizce oynanacak olan bu oyunumuzda bir de festivaldeyken Portekizce üst-yazı eklenecek. Kıbrıslı sanatçılarla, Kıbrıs üzerine olan bir oyunu yurtdışındaki sahnelere taşımanın gururu ve heyecanını yaşıyorum.

“İNANIRSAN OLUR!”

SORU:Tiyatro alanında birçok paha biçilemez iki toplumlu projelerde yer aldınız. Bize Kıbrıslı Türklerle olan işbirliğinizin ne zaman ve nasıl başladığını, sizin için ne önem taşıdığını paylaşabilir misiniz?

SOFOKLEOUS: Ledras Street (Lokmacı Kapısı’nın) açılması için oluşturulan bir sivil hareketin başkanlığını yaptım. Ledras Street (Lokmacı) sadece Lefkoşa’nın değil, tüm adanın ana caddesidir. Kıbrıslı Türk arkadaşlarım ve ben, bu sokağın tüm Kıbrıslılar için açık olması gerektiğine inanıyorduk. Bu, tüm Kıbrıslıların ada içerisinde sahip olmaları gereken hareket özgürlüğüne dair bir hareketti. Benim de Kıbrıslı Türklerle olan ilk işbirliğim bu şekilde başlamış oldu. Kıbrıs sorunu, büyük çapta hayatlarımıza etki eden bir sorundur. Benim dileğim, sorunun çözümünü görmektir. Bu sorunun artık çözülmesini, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların yeniden birarada yaşamasını, çocuklarımızın beraber büyümesini isterim. Bu adada beraber var olmak istiyorsak, beraber çalışmak zorundayız. Bu sebeple her daim iki toplumlu işbirliği fırsatlarına açığım. Oyunculuk işim, görevim. Mesleğimi bu sorunun çözümüne yardımcı olmak için kullanabileceksem, küçücük bir katkıda bulunabileceksem, başkalarına beraber çalışabileceğimizi gösterebileceksem, bunu yapacağım. Sanat alanında gerçekleşen işbirliklerinin etkisine kalpten inanırım. Beraber olmanın mesajını ayrı sahnelerde veremeyiz. Tek sahnede yer alarak bu mesajı verebiliriz. Sanatçılar olarak inanmanın gücünün başarı getireceği mesajını taşımak bizim görevimiz. Zor olabilir ama inanırsan olur! Gençlerin biraraya gelerek projeler gerçekleştirdiğini görmek bana çok büyük mutluluk veriyor. Hangi dili konuşursak konuşalım, hepimiz Kıbrıslıyız.

SORU :Takviminizde neler var? Sizi ne zaman sahnede izleyebileceğiz?

SOFOKLEOUS: İlk etapta Atina’ya giderek yine Andreas Nikolaides’in yazmış olduğu Maria Callas performansımı Yunanistan’da sahneleyeceğim. Biletlerin bu kadar hızlı satılmış olması ve böylesine bir ilgi görmek beni çok mutlu etti. Sonrasında ‘The River’ oyunun festival gösterimi için Portekiz’e gidiyoruz. Festival sonrasında oyunu Kıbrıs’taki sahnelere getireceğiz. ‘The River’ oyununu özellikle Kıbrıs’taki seyirciye taşımak için sabırsızlanıyorum. Daha önce de bahsettiğim gibi, üç dilde oynanacak bu oyunda izleyicinin üç dil bilmesine gerek olmayacak. Benim söylediğimin karşılığında Cenk, başka dilde yanıt verecek ve buna rağmen herkes ne konuştuğumuzu anlayabilecek. Dil bariyerinin olduğu yerde, anlam bariyeri ortadan kalkacak.

SORU: Maria Calla performansınız 2022’de sahnelendiğinden bu yana büyük övgüler topladı. Bu role nasıl hazırlandınız?

SOFOKLEOUS: Gerçek bir insanın gerçek hayatını, döneminin etkileriyle, karakterinin vurgularıyla, hakkını vererek hayata geçirmek çok zordur. Zavallı bir kızın dünya çapında bir yıldıza dönümesini ele alan bir hikaye. Böyle bir hikayede farklı yaklaşımlar keşfetmek için pek bir alan yoktur. Böyle bir role hazırlanabilmek için o kişi ile tanışmanız, fiziksel olarak mümkün değilse bile onu tanımanız, onun dünyasını anlamanız gerekir. Çok zor olsa da bu rolü gerçekleştirmeyi çok istedim. Geçmişimde çevrem tarafından Maria Callas’a çok benzetildim. Belki de sadece fiziksel olarak Akdeniz insanı olmanın verdiği özelliklerden dolayı görsel bir benzerliğe dayanarak bu yorumlarda bulundular. Ancak onu karakter olarak sahnede gerçekleştirmeyi hep çok istedim.

Voice Kıbrıs Haber-2024






Benzer Haberler

Ölümlü kazanın detayları açıklandı!

Voice Kıbrıs Haber

Girne Belediye Başkanı Şenkul, çarşı esnafının sorunlarını dinledi

TAK

İki bakanlık arasında analizlere ilişkin protokol imzalandı

TAK

CTP Lefkoşa İlçesi Gençlik Örgütü yeni başkanını belirledi

Voice Kıbrıs Haber

Yalan beyanda bulunup polisten belge temin etti!

Voice Kıbrıs Haber

KKTC’de yaşayan Alman vatandaşı hakkında güneyde tutuklama emri

TAK