Mart’ta kaldığı yerden
Serkan Soyalan
Kıbrıslı liderler Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasiadis, 12 Ocak’ta Cenevre’de gerçekleştirilen zirvenin ardından Mart ayı başında Cenevre Konferansı’nın devamı niteliğinde bir toplantı daha gerçekleştirilmesi yönünde Birleşmiş Milletler’den hazırlık yapılması talebinde bulundular.
Liderlerin dünkü görüşmesinin ardından yapılan açıklamada paylaşıldı bu durum, kamuoyuyla. Liderler haftada bir görüşerek geçirecekler Şubat ayını ve bu görüşmelerde de yakınlaşmaların artırılması hedefleniyor.
Görüşmenin ardından bir açıklama yapan Kıbrıslıtürk lider Mustafa Akıncı, sürecin hızlanarak bir sonuca varması gerektiğini aksi takdirde sürecin Güney’deki seçim sürecinin sonrasına sarkabileceğini kaydetti ve müzakerelere artık ara verilmemesini istedi.
Bazı çevrelerin iddia ettiği üzere masada harita konusunda “yüzde 29 +” söyleminin, çarptırıldığını da vurgulayan Akıncı, “Masada yüzde 35’i isteyemezsiniz fakat yüzde 25’e de kimse Kıbrıslı Türkleri ikna edemez” şeklinde konuştu. Zaten Cuellar belgesi de Meclis’te onaylanmadı mı? Ortada dolanan farklı farklı haritalar var, ancak daha liderlerin kamuoyuyla paylaştığı harita yok. Ben size 3-4 tane farklı haritayı gösterebilirim.
Bulunacak olası bir çözümde mümkün olduğunca az insanın yer değiştirmesini istediklerini kaydeden Akıncı, buna karşın bir miktar insanın yer değiştireceğini fakat ev ve iş garantisi olmadan kimsenin yerinden olmayacağını kaydetti. Ne oldu şimdi ortalığı o yangın yerine çevirenlerin nidaları?
Kıbrıslı liderlerin görüşmesinin ardından Kıbrıslırum lider Nikos Anastasiadis yaptığı açıklamada, görüşmenin yaratıcı geçtiğini vurguladı ve “Ne kadar az açıklama olursa müzakerelere o kadar faydası olur” ifadesini kullandı. Her görüşmenin, zirvenin ardından her iki kesimde bazı çevrelerin yapmış olduğu yalan yanlış açıklamalarla çok yara aldığı aşikar bu sürecin. Bunun acısını yıllar içerisinde birçok kez çektik.
Bizler Kıbrıs’ta bir çözüm, bir barış için süreci sürüklemeye çalışırken, bazı çehreler de müzakere masasının altına odun verip ateşlemeye çalıştılar. Bunu Mont Pelerin öncesinde ve sonrasında da gördük.
Bir de son dönemde Kıbrıslıtürk lider Mustafa Akıncı’ya karşı çirkin söylemler ve tehditler gündeme geldi. Bu konuya da değindi, görüşmenin ardından Akıncı ve sosyal medyanın fikirlerin dolaştığı, hakaretlerin olduğu bir mecra olmaması gerektiğini söyledi.
Kendisine karşı sosyal medya üzerinden yapılan hakaretleri ve tehditleri, ilgili makamları göreve çağıran Akıncı, bunların kendilerini yıldırmayacağının da altını çizdi.
Şimdi de yukarıdaki açıklamaların ışığında, azınlık hükümeti Başbakanı Özgürgün’ün açıklamalarına bakalım. Özgürgün, müzakerelerde görüşülecek bir şeyin kalmadığını ve neyin görüşüleceğini merak ettiğini açıkladı.
Bizler Kıbrıs’ta yeniden çözüm için canla başla mücadele ederken, önümüzün açılması, dünyayla buluşmamız için, yarınlarımız için bu yolda yürürken. Özgürgün’ün bu açıklamaları süreç karşıtlarının ya da bir diğer tabirle, “hayır” cıların yüzünü güldüren cinsten.
Onlar birbirlerini tatmin etmeye devam etsinler, biz ısrarla süreci takip edip, lokomotif olmalıyız. Onların da yarınları adına. Zaten bir sonuca ulaşmamızın ardından, bunların çoğu da bir anda “evet” destekçisi, barış sevdalısı olurlar… O yüzden Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde, barış sevdalılarının, çözüm odaklı parti, dernek, örgüt, kurum ve kişilerin birlikte, güçlerini birleştirerek mücadele etmesi lazım. Unutmayalım ki çözüm, toplumların kendi aralarında birleşmesi, yakınlaşması ve yüzleşmesi ile olur. Biz toplumlar olarak, bunu başarırsak, süreci de sürükleyen güç oluruz.














