Reşat KansoyYazarlar

Reşat Kansoy’un Kaleminden ”Yaşamı Hiçe Sayanlar”.

Oturdum, – “bişey iç dediler”. – Sade kahve lütfen dedim. sohbet sırasında, arabaların içinde geçenlere gözüm takılıyordu… – “hayranım facoobook’taki yazılarına, gazetelerde dergilerde de yazmalısın… o kadar usturuplu, sistemi derinden eleştiren kinaye dolu yazıların var ki zaman zaman beğenemiyoruz. (kendisi memur).

Yahu gazetelerde köşe yazarı diye geçinenlere beş basarsın. cesaretinden ötürü.. ben benzin pedalına basarak geçen arabaların içindeki suratlara bakıyorum: – teşekkür ederim be abi, yok yahu! (gururum okşanıyor, facebookun bizi teşhirci kılmasından ötürü narsist ve mazoşit yanım kıdıklanıyor.) keşke diyorum (dudaklarım az bükük / mütevazi) yazmaya yeteneğim olsa… bir de ahşap evim olsa kozanköy de veya koruçam’da (Gormacit’te) evimde bir köpeğim bir kedim bir de… kapansam (içimden siz ve bu gürültüler ve bu şımarıklıklar olmasa diye geçiriyorum, söyleyemiyorum) sonra, yazsam dedim.. keşke yetenekli olsam ve yazsam, sizlerde okudukça daha çok sevişseniz… dil, din, ırk, pozisyon, mekan, zaman.. ayırt etmeden ben yazdıkça, siz okudukça sevişebilseniz. Abi duraksadı, (Göz bebekleri büyümüş, ne söyleyeceğini biliyor ama beyni doğru kelimeleri yan yana koyup cümle yapamıyordu, sanki mimiklerinde “yok ebenin örekesi be reşat” diyecek muzur bir de sület vardı net değildi ama vardı!) – Alo, yok dairede değilim, çarşıda otururk aha reşatçınan dedi. (Allahtan telefonu çalmıştı) -… konuştu. ben arabaların içinde yavaşça geçen suratları dinledim: 10 Araba geçti, ben 10’unu da gördüm hemde kulaklarımla! 6 Kadın ve 4 Erkek tiler. yanlarındakiler beni hiç ilgilendirmiyor… ben yol verene bakıyorum… 6 kadın ve 4 erkek geçti ve gittiler. Hangi “cins” olduklarını hatırlamıyorum, 2 si Emniyet Kemeri takmıyordu. 10 Araba geçti… Erkeklerden birinin kucağında 4 yaşlarında çocuk vardı, birlikte kullanıyorlardı! Kadınlardan dört’ü telefonda konuşuyordu, 1’i mesaj yazıyordu al sana beş. Ama altı kadın geçmişti… Erkeklerden biri sandviç tarzı bir şey yiyordu araba kullanıyordu.., diğeri telefonda konuşuyor muydu emin değilim, sanki kendi koltuğunda değilde yolcu koltuğunda oturur gibiydi, bilmiyorum. halisülasyon da görmüş olabilirim. Ama 4 Erkek geçmişti… bellekte gözlemlenip, depolanan son Erkek mütevazi marka aracında koltuğu dik, kemeri bağlı, yan yola dönüşü esnasında sinyalizasyonunu çalıştırmıştı, belliydi bu son erkek yere çöp atmazdı, yurtseverdi bu, belliydi, sinyal vermişti çünkü…kavşağa girmeden önce göz göze geldik! tanımıyorum! Gözlerini gördüm, Kafası bir milyondu, dalgası güzeldi, pilot gibiydi yüz ifadesi… bütün yolcuları fırtınalı, zorlu hava koşullarından kurtarmış… ve perona park etmeye az kalmıştı. Ve son kadın! dudakları kiraz renkti, ciddi bir renk benzerliği vardı dudakları ve arabası arasında. trafik duraksadı… teni Lepistes (Latince: Poecilia reticulata) balık gibiydi… küçük kiraz renk arabasının çizilmedik, vurulmadık yanı kalmamıştı… belkide Lepistes teni de öyleydi, kim bilir. arka camları siyahtı ama arabanın içi ayırt edilebiliyordu, bir sürü bez bebekler vardı, renkleri seçilmiyordu sadace ön tarafta araç içindeki aynada asılı olanlar turunculu yeşilli maskotlar, bob marley saçlı kuklalar, Prag saat kulesi karşındaki seks müzesinin hol kısmını andırıyordu aracın aynasında asılı olanlar. Son kadın kiraz kırmızı dudaklarını oynatıyordu, elleri direksiyonda değildi, bir eli kulağına yakındı, yüzünü kapatmıyordu, Son kadın telefonda konuşuyordu, ve yüzünde inanılmaz mutlu bir ifade vardı, son kadın! Orgazm oluyordu… emin miyim? Evet evet! mimikleri: G noktasının dil darbeleriyle dövüldüğü, ve bir anda içinden tonlarca sıvının boşaldığı, okuna biliyordu yüzünden!!! son kadın pedala basıyordu, telefonda konuşuyor ve mastürbasyon yapıyordu! emin miyim ? Siz emin misiniz yazının tümünü okuduğnuza? Evet mi?

 

Reşat Kansoy.


Benzer Haberler

Orestis Ayisilaou Kaleminden, Gerçeğin iki yüzü

Voice Kıbrıs Haber

Büyü

Neoklis Neokleous Yazısıyla Dayanışma Evi

Voice Kıbrıs Haber

Alkol ve hakkında bilmedikleriniz

İkili ilişkilerde öfke duygusu ile nasıl başa çıkabiliriz?

Hani Çok Da Şey Etmemek Gerek Bazen