FeaturedKIBRISMehmet ÖzerenlerYazarlar

İnsanlık tarihinin bilinmeyen ve unutulmuş bir dönemi: Paleolitik Çağ

Öncelikle tüm okurlarımızı ve takipçilerimizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Umarım insanlık tarihinin bilinmeyen ve unutulmuş bir döneminin hatırlanması konusunda ve bu konuda farklı bir bakış açısı kazanmanızda sizlere yardımcı olabilirim…

Paleolitik Çağ denildiğinde belki de çoğu kişinin aklına kocaman bir soru işaretinden başka bir şey gelmiyordur…

Bu sebepten dolayı çalışma alanım olan söz konusu çağın daha fazla insan tarafından doğru ve gerekli bir şekilde bilinmesi taraftarıyım…

Bugün hemen hemen herkes insanın ürettiği son teknoloji ürünlerinin ne olduğunu, nasıl kullanıldığını ve ne işe yaradığını bilmektedir…

Ancak kaç kişi insan elinden çıkmış ilk aletleri biliyor? En azından tanıyor ya da bunlardan haberdar?

Genç ve yeni mezun olmuş olan bir arkeolog olarak eminim ki üniversitede aldığım eğitim olmasaydı ben de konudan bir haber olacaktım…

Peki Paleoltik Çağı araştırmasak ya da bilmesek ne olur ki? Tabi ki de insanlığın sonu gelmez ya da dünya çok farklı bir hal almaz…

Emin olun bu konu hakkında oldukça fazla şey bilseniz de dünyayı değiştiremeyeceksiniz…

Ancak şunu diyebilirim ki insan denen canlının yeryüzünde var olduğu dönemin sadece yüzde 1’lik bir bölümünden haberdar olmuş olacaksınız…

Yani yüzde 99’luk bir zaman dilimini bilmemiş en azından kulaktan dolma bilgiler ile bilmiş olacaksınız… Bundan dolayı da Paleolitik Çağı ne kadar tanıdığımızı ve neden tanımamız gerektiğini sorgulamak gerekmektedir…

Bu doğrultuda sizlerle her ay bu konu bağlamında fikirlerimi ve düşüncelerimi paylaşmaktan oldukça mutluluk duyacağım…

Bugün uzaya uydular yollayan, Mars’ta koloni kurmayı hedefleyen, dünyadaki iklimi ve ekosistemleri değiştirebilen, yaşayan çoğu canlıyı kontrol altına alabilen, yüksek teknolojik aletleri kolayca kullanabilen bir canlı olarak yaşamaktayız…

Düşünüldüğü zaman aslında bu ilerleme oldukça hızlı ve etkileyici gelmektedir…

Peki bu noktaya nasıl geldik? Evrimsel süreç içerisinde insanı diğer primatlardan ayıran en önemli özellik alet yapabiliyor olmasıdır ve günümüzde bu teknolojiye sahip olan insanın aslında bu noktaya taşın bir kenarını keskinleştirmek istemesi sonucu yontmayı öğrenmesiyle geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır…

Tabi ki de bu çok sade ve kısa bir çıkarımdır ve insanın hem biyolojik hem de kültürel gelişimi burada temel faktördür…

Ancak bunları dile getirmemizdeki temel amaç, insanın bu noktaya gelirken geçtiği evrimsel sürecin ne kadar muazzam olduğunu anlatmaktır…

Bunu da tam olarak anlayabilmemizin en güzel yolu bu sürecin en baştan itibaren nasıl gerçekleştiğini bilmektir…

İşte bu noktada da bizim adına “Paleolitik Çağ” dediğimiz kültürel süreç oldukça önemlidir…

MÖ. 2 buçuk milyon yıl önce bugün yaşadığımız sosyal ve kültürel çevreyi etkileyen çok önemli bir şey gerçekleşti…

Aşağı yukarı dünyamızın buzul dönemine girmeye başladığı bir periyot ile paralel olarak akıllı primatlar arasından bir cins ayrıldı ve araştırmacılar bu cinse ‘’Homo’’ adını verdi…

Bu ayrımın yapılmasındaki temel sebep, bu cinsin kalıntılarının ele geçtiği kazı alanlarında, kemikleriyle beraber taş aletlerin de ele geçmesidir…

Peki bu neden bu kadar önemli olsun? Çünkü o zamana dek hiçbir canlı herhangi bir hammaddeden alet üretmemiştir…

Bu noktaya vurgu yapmak gerekir, çünkü anahtar kelimemiz ‘’üretmek’’ tir…

Yani alet üretmek ve alet kullanmak farklı şeylerdir…

Ve maalesef bugün çoğu yerde bu iki unsur arasındaki fark atlanarak, bugün yaşayan primat türlerinin (Ör: goril, şempanze, orangutan..vs) de alet yaptığını ve kullandığını insanlara yanlış bir şekilde aktararak sansasyonel olmak popülerlik kazanmıştır…

Tabi ki de maymunların bir ağaç oyuğundan yiyecek çıkarmak için ucu sivri bir dalı kullandığını ya da kabuklu bir yiyeceği keskin bir taş yardımı ile kesip ya da kırdığını bilmekteyiz…

Ancak bu onların alet yaptığı anlamına gelmez, sadece doğada var olan, doğal şekilleri ile kullanılan ve adına da ‘’sonsal alet’’ denilen türleri kullandığı anlamına gelir…

Ancak bizim yukarıda da bahsettiğimiz 2 buçuk milyon yıl önce gerçekleşen olay bundan farklıdır…

Bu tarihte sözünü ettiğimiz Homo cinsine mensup insan türleri tarafından bilerek ve isteyerek doğal bir taşın hammaddesinden kenarı keskin bir alet üretimine başlanmıştır…

Kaba bir tabir ile çok ilkel olan bir yenilik olsa da insanın hem kültürel hem de biyolojik evrimine doğrudan etki etmiştir…

Sözünü ettiğimiz bu ilk taş aletler, insanlar tarafından o kadar düzenli bir şekilde yapılmıştır ki; bunlar sonrasında bir kültürel safha olarak adlandırılmıştır…

Kesinlikle doğal haldeki çakıl taşı ya da çakmaktaşı hammaddelerden bir ya da iki kenarı keskin aletler üreten insanlar, o zaman farkında olmasalar bile insanlık tarihi için önemli bir adım atmışlardır…

Paleolitik Çağ ise işte bu serüvenin başladığı dönemdir ve tarihsel olarak MÖ 2,500,000-MÖ 10,000 yılları arasında yaşanmıştır…

Bu süreç, insanlık tarihinin en bilinmeyen yönlerinin saklandığı, atalarımızın günümüzden farklı bir ortam ve coğrafya da hayatlarını sürdürdüğü bir zaman aralığıdır…

Ve bu zaman aralığı o kadar uzundur ki insanlık tarihinin yüzde 99’unu kapsar…

Arkeolojinin bir anabilim dalı olan Prehitorya ise bu çağı araştıran ve sorgulayan alandır…

Ayrıca bu bilim dalı sayesinde de bugün bizler atalarımızın elinden çıkmış ve günümüze ulaşmış olan taş ve kemik aletleri fark edebiliyor ve bilim dünyasına kazandırabiliyoruz…

Bundan sonraki yazılarımızda Prehistorya kavramını biraz daha açarak, nasıl olurda bu taş aletlerin insan elinden çıktığının tespitinin yapıldığını, bugün girişini yaptığımız konulara daha çok ışık tutacağız ve şunu da söylemek gerekir ki üzerinde yaşadığımız doğal bir harika olan adamızın tarihini de etkileyen bu dönemde ki insan izlerinden bahsedeceğiz…

Mehmet ÖZERENLER – [email protected]


Benzer Haberler

Özel sektör çalışanlarına yapılacak 2 bin 400 TL’lik katkı için başvurular başlıyor

Voice Kıbrıs Haber

Akar’dan Kıbrıs’taki sorunların çözümüne ilişkin net mesaj

Voice Kıbrıs Haber

Delta varyantı 132 ülkede tespit edildi

Voice Kıbrıs Haber

‘Ayaktan tanı merkezi kovid-19 merkezi olacak’

Voice Kıbrıs Haber

“Türkiye’de geri alınan akaryakıt zammı, ülkemizde de bir an önce geri alınmalı”

Ataoğlu “Turizmde pandemi öncesi rakamları yakaladık”

TAK