Son günlerde Türkiye’nin İstanbul kulüplerinden Fenerbahçe’nin başlattığı bir kampanya var. Kampanyanın adı “FenerOl!” kampanyası. Kulübün içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle taraftarlarına çağrıda bulunarak, bu projeyle birlikte minimum 20 Türk Lirası bağış yapılması istendi.
Söz konusu projeye Kıbrıs’ın kuzeyinden de oldukça destek verildiği görülüyor. Tabii sadece bu durum Fenerbahçe kulübüne ve taraftarlarına özel değil.
Galatasaray, Beşiktaş, Trabzon… Kıbrıs’ın kuzeyinden yüzlerce kişi söz konusu kulüplere maddi destek sağlıyor. Kulüp resmi ürünlerini satın alarak destek veriyor. Zamanı geldiğinde binlerce lira ödeyip maçlara gidiyor.
Tüm bunları yaparken biz kendi kulüplerimizi, en önemlisi kendi değerlerimizi unutuyoruz. 15 – 20 Lira verip kendi köyünün, kendi bölgesinin maçını izlemeye gitmeyen kişiler yurtdışındaki kulüplere gözü kapalı yüzlerce-binlerce lira gönderebiliyor.
Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı, Trabzonspor’u tamamen bırakın, maçlarını izlemeyelim demiyorum. Fakat bunları yaparken kendi değerlerinizi de unutmayalım.
Örneğin ülkemizde bir kulübün futbolcu maaşlarını ödemek için ne zorluklar çektiğini, sırf kulüp ayakta kalsın diye bir grup insanın kendinden ödün vererek mücadele verdiğini unutmayalım.
Geçmiş yıllarda her kulübümüzün futbol takımı dışında kadın voleybol, güreş, masa tenisi vb. alanlarda da takımı vardı. Yaşanan ekonomik sıkıntılardan ve gereken ilgiyi göstermediğimizden dolayı kulüplerimizin yüzde 90’ı sadece futbol takımı oluşturabiliyor.
Kendi değerlerimize, öz varlıklarımıza sahip çıkmazsak ileride kulüplerimizi de bulamayacağız.
Neden İstanbul takımı Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a, Beşiktaş’a, Trabzon takımı Trabzonspor’a “fener” oluyoruz da, Lefkoşa takımı efsane Çetinkaya’ya, Yenicami’ye, Küçük Kaymaklı’ya, Mağusa’nın değeri Mağusa Türk Gücü’ne, Bostancı’dan Yalova’ya, Girne’den Doğan Türk Birliği’ne, Türk Ocağı’na “fener” olmuyoruz?
Başkalarına fener olacağız diye, biz karanlıkta kalıyoruz…
Tünay MERTEKCİ