FeaturedKültür&Sanat

ARUCAD Öğretim Üyesi Cem Yardımcı ile Taslak Pasajı adlı Sergisi üzerine entelektüel bir söyleşi

Cem Yardımcı, ‘Mimari Refleks’ kavramı altında teori/pratik ve mimarlık/video birlikteliğinden oluşan varlığı araştırmaktadır. Mimari tasarım, ses ve video performansı üzerine yöneldiği çalışmalarında farklı uygulama alanlarının, teknolojilerin karşılaşmasını amaçlamaktadır. Bu süreç içerisinde davranmak-devinmek kavramları üzerinden ortaya çıkan teknoloji ve dil ilişkisini irdelerken ‘açık kaynak’ ilkesini içinde barındırmaya çalışmaktadır.

İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde lisans, yüksek lisans ve doktorasını tamamlayan Cem Yardımcı, çeşitli üniversitelerde araştırmalarını sürdürmüş, tasarım stüdyosu başta olmak üzere ilgi alanındaki derslerin yürütücülüğünü yapmış, ulusal ve uluslararası atölye çalışmalarında katılımcı ve yürütücü olarak bulunmuş, ulusal ve uluslararası yarışmalarda jüri üyeliği yapmıştır. Yardımcı’nın araştırmaları doğrultusunda kurguladığı ve yönettiği ödüllü kısa filmleri de bulunmaktadır. Yardımcı, halen Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi’nde Mimarlık Bölüm Başkanı olarak görev yapmaktadır.

Davranış konusuyla çok yakından ilgileniyorum. Bir insan, bir oluşum; bu bir çizgi veya doğadan bir parça da olabilir, nasıl davranıyor.  Bu refleksle de  çok ilgili ama bu ilişkiyi refleksle kurmadan önce dil kavramını ve eylem olayını da eklemek isterim.  Birbirinin yetmediği yerlerde bağımsız çalışan davranışlar veya oluşumlar vardır.

Refleks kavramının ne kadarı bir   tasarım ne kadarı bir oluşumdur?  İkisi arasındaki gitgelleri inceleyip anlamaya  çalışırım. Konuştuğumuz dil, bir tasarım ve refleks olarak kullandığımız bir araçtır.  Mimaride de eylem veya düşünce olarak bazı süreçlerden geçiliyor. Çalışmalarıma bakarsak  onların kendi malzemelerine  veya  ortamlarına göre kendilerini var ettikleri bazı durumları ve dilleri vardır. İşte o noktada  onları ayağa kaldırmaya çalışıyorum.

Mekanı var eden  şey,  içinde olan o tanımsız boşluktur. Onu tanımlamaya başladığımız zaman mekanı var ediyoruz.  Bu da beden kavramına çok yakın. Beden kavramı da kendini  var eden, kendi ilişkilerini kuran, kendi strüktürünü oluşturan bir birlikteliktir. Tabi bunun içinde bilinmezler de var. Tüm bunların birlikteliği aslında  tek bir şeydir.

Sizin çalışmalarınıza bakarken ve daha önce yapmış olduğunuz işleri de incelediğimde Mekana canlı bir organizma veya bir insan  gibi yaklaşımınız var. Bu canlı mekanizmaya bir de psikoloji  yüklüyor ve  toplumsal değil bireysel bir psikoloji üzerinden ilerliyorsunuz.

Çok doğru bir analiz. Bu noktalarda herkesin farklı düşünceleri ve eleştirileri olabilir. Bireysel ve toplumsal  dediğimiz zaman, birbirinin yansıması ama iki farklı dünya. Toplumun yanında bireyi ele alırsak, birey bana çok daha özgür bir  varlık olarak geliyor. Bireylerin birbiriyle kurduğu etkileşimden  doğan iletişim çok daha organik. Kültürel bir yaklaşım bunun yanında biraz tutucu kalıyor.

Bunu şuna benzetiyorum;

Güneşten saçılan ışıklar gibi yani. Güneş çoğu ışığı kendi içine geri çekiyor ama ondan uzaklaşan ışığı da başka oluşumlara veya hayatlara  olanaklar veriyor.

Kültür ve birey arasında böyle bir gitgel olduğunu düşünüyorum.  Çünkü tüm düşünce sistemleri kişisel özgürleşmeye doğru gidiyor.

‘Mekanın Davranması ’  ile  ilişkili bulduğum,   Fellini’nin doğaçlama hakkındaki doğum için uygun ortamın yaratılması yorumunu mimari  bir yaklaşım olarak görüyorum. Doğanın içinde de bunu görüyoruz hep.  Mimari mekanda bir fikir ve eylem hayat buluyorsa,  kendi doğasından ortaya çıkarak doğuyor.  Yani bir fikir kendi doğasını üretebilmeli.  Bu sağlandığı an, o mekanda, o tasarlanan şey bir şekilde ortaya çıkacaktır. Biraz benzeri veya farklısı, ama arzulanan işlev veya durum hayat bulabiliyor. Belki de, belli bir süresi vardır ve  bu işlev ölebilir, başka birşeye de dönüşebilir. Mimarlığa da bu dönüşüm içerisinde irdelemeye çalışıyorum.

 

Bu sergideki çalışmalarım bir sürecin parçasıdır.

Draftabout/ Taslak Pasajı.

Bazı fikirler veya taslaklar  var ki  bunlar farklı mecralarda farklı aletlerle dil buluyorlar.

Arkamdaki grid de dört yıldır Kıbrıs üzerinde öğrenciler ya da meslektaşlarım ile  yaptığımız tartışmalar veya önerilerden dolayı çizdiğim bazı eskizleri içerir.

Karşılaştığım bir takım süreçlerdeki bazı tasarımlardan, o fikirlerin farklı zamanlarda, yine farklı aletlerle, kendi doğalarını yarattıklarını düşünüyorum. Bu, bir soyutlamaya ve çok somut bir ifadeye de dönüşebilir. Buna Mimari Kasılmalar da diyorum. Vücud kavramının  kendi bilinci ve kendi öğrenme şekli var. Bunların bazıları ön hafızamıza, farkındalığımıza geliyor, yada farkında olmadan vücud bunu kendi işler hale getiriyor. Mimari kasılmalarda da, farkında olduğumuz veya olmadığımız bazı tasarımlara yol açıyoruz.  Strüktürün mantığını kurguladığımızda, bazı tasarımlar kendiliğinden var olmaya başlıyor.  Bunun en basit örneği şu; bir öneri için çalışıyorsunuz ve  sunuma hazır hale getirdiğiniz maketi  veya çizimi aldığınızda, geriye kalan herşey somut ürün hakkında çok şey barındırıyor. Üründen daha çok, o ürüne ait  süreci, kararları, mantığı içinde barındırıyor. İşte  burada onu kurgulamaya çalışıyorum.

Buradaki grid sadece bir ürün üzerine olan düşünmeler mi?

Hayır, burada bir sürü ürün, sorunlar, bazı olaylar ve süreçler var. Bir ürün çıkarmak için, etkileşime girme amacı taşıyan bir süreçtir.

‘Herkesin, her bedenin kendi mevsimi var. Düşünceleri taslakları kendi mevsimlerinde meyve verebilir. Taslaklarla arayışın içinde bulduğun arayışların içindeki ruh halidir Beşinci Mevsim.’ Ne demek istediniz?

Az önce konuştuğumuz şeyin şiirsel bir özetidir. Bazen de şiirin dışına çıkmak gerekiyor. Bir fikrin kendi oluşumu,  tasarım  mantığı içerisinde bazı yanılgıları  da içeriyor. Kararlı, yada tutucu şeyleri daha serbest bırakmaya çalışıyor. Bendeki yansımaları ise, farklı, çok bilmediğim tekniklerle deneme yapmama olanak veriyor;  yada daha önce karşılaşmadığım bir ortamda farklı şeyleri analiz edip onun bir parçası olabilme imkanını buluyorum.

Süregelen yakın bir dönemde taslaklarla tartışılan, öneriler geliştirilen hayali bir çevre yaratılmıştır. Bu çevre içerisindeki bazı tasarım davranışlarının mimik adı altında kesitlerine yer verilmektedir.’  Burada bahsettiğiniz şey bizim yaşadığımız mekan mı?

Hepsi! Anılarımız, gelecekle ilgili önerilerimiz, yani gerçek hayat dediğimiz şey bir yandan bizim hayali çevremiz. Bu soyut ve hayali bir duruma dönüşebiliyor. Bunu herkes farklı yorumlayabilir.

‘Beden ve topografya ilişkisi üzerinden yapılan denemeler deniz ve  dağ arasında ada kesitlerine dönüşmektedir. Her  bir deneme farklı yabancılaşmayı farklı açılardan sorgulamayı amaçlar.’  Buradaki  yabancılaşma nedir?

Aslında bireyin kendisinden soyutlanması, özgürleşmesi  ve mimarın mimari ürününün karşısında yarattığı bir şeyi kendisinden bağımsızlaştırmasıdır.

TASLAK PASAJI | DRAFTABOUT                                                              

‘Herkesin, her bedenin kendi mevsimi var. Düşünceleri, taslakları kendi mevsimlerinde meyve verebilir. Taslaklarla arayışın içinde bulduğun, arayışların içindeki ruh halidir beşinci mevsim. Beşinci  mevsim.
Süregelen bir yakın dönemde taslaklarla tartışılan, öneriler geliştirilen hayali bir çevre yaratılmıştır. Bu çevre içerisindeki bazı tasarım davranışlarının mimik adı altında kesitlerine yer verilmektedir. Cem Yardımcı, araştırma ve çalışmaları doğrultusunda tasarım, mimari beden ve eylem kavramlarını irdelemektedir. Tasarım olgusunu mimari kasılmalar adı altında tartışmaktadır.
Bu sergide bazı eskizlerin farklı malzemeler ile sorguladıkları olgular ile karşılaşırken, tasarımın önerdiği çözüm yerine önerinin soyut karakterine odaklanılmıştır. Ortaya çıkan imgeler bir giysinin patronu olarak şekil almaktadır.
Beden ve topoğrafya ilişkisi üzerinden yapılanan denemeler deniz ve dağ arasında ada kesitlerine dönüşmektedir. Her bir deneme yabancılaşmayı farklı açılardan sorgulamayı amaçlar.’

Grid( Serginin çıkış noktası)

Şöyleşi: Şirin Gazi

 

 

 


Benzer Haberler

‘Savaştan kaçanları vurmak insanlığa sığmaz’

Voice Kıbrıs Haber

Park edilmiş aracın camını kırdılar

“Koronavirüsün Wuhan laboratuvarından çıkmış olma ihtimali kuvvetli”

Voice Kıbrıs Haber

“Türkiye’nin IMO üyeliğini desteklememiz söz konusu olamaz”

Ombudsman, Çatalköy Belediyesi ile Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ni kusurlu buldu

Voice Kıbrıs Haber

Çatalköy sahiline vuran iki ceset defnedildi

Voice Kıbrıs Haber