Geçen pazar 2. Turu yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların %51.69’unu alarak KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı seçilen ve Cumhuriyet Meclisi’nde yemin ettikten sonra Cumhurbaşkanlığı görevini Cuma günü devralan Ersin Tatar, Cumhurbaşkanlığı’ndaki mesaisinin ilk saatlerinde Türk Ajansı -Kıbrıs’ın (TAK) sorularını yanıtladı, vizyonunu ortaya koydu.
NASIL BİR POLİTİKA…
5. Cumhurbaşkanı olarak nasıl bir politika izlemeyi düşündüğü konusunda ise Tatar, halkı kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olacağını, tarafsızlığını koruyarak halkın tümüne hizmet edeceğini vurgularken “bu makam sadece müzakereyle endekslenmemeli. Burada gençlerin önünü açabilmek, sanata yön verebilmek, kültürümüze sahip çıkmak. KKTC ve Kıbrıs Türk halkının örf adet ve geleneklerini ve diğer zenginlikleri dünyaya anlatmak ve tanıtmak, ille de siyasi anlamda değil, burada biz bir halkız, bu halkın ciddi anlamda özellikleri ve farklılıkları vardır. Bunları dünyaya anlatmak, tanıtmak önemli “ diye konuştu.
Tatar, uzun yıllar Türkiye ve İngiltere’de yaşayan bir kişi olarak, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklere sahip çıkılmasını da önemsediğini; seçme ve seçilme hakkı noktasında sıkıntıları olduğunu, en azından belli kıstaslarla seçme haklarını verebilmek, kendi öz vatanlarına daha çok bağlayabilmek ve çekebilmek için de çalışmalar yürütmek istediğini vurguladı.
TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER…
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye ile ilişkiler konusunda ise şunları söyledi:
“Benim seçilmemle gerçekten Türkiye kamuoyunda bir rahatlama olmuştur. Türkiye ile sadece devletten devlete değil, aynı zamanda KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki gönül bağlarının güçlenmesi için o şekilde bir anlayış içinde bu görevi yürüteceğim”
Tatar, “Rum tarafına siyasetimizi her fırsatta anlatmak durumundayız. Biz bir ortaklıktan ziyade, egemen eşitlik temelinde, iki devlet diyorum bazıları rahatsız oluyor ama federasyon dediğinizde de iki devlet vardır fakat oradaki sıkıntı, Rum tarafının hala daha hedefi tüm adayı ele geçirmektir. Bu kadar basittir çünkü onlar o hayalle yaşıyorlar. O bakımdan federal temelde iki oluşturucu devlet temelinde anlaşma uzun vadede çoğunluğun azınlığı yutması anlamına gelebilir çünkü hedef odur.
AB içerisinde serbest dolaşım yerleşim, her türlü sermaye hareketleriyle buradaki yapıyı çok uzun sürmez yetki alanları alına alıp daha sonraki hedeflerine çok kolayca ulaşabileceklerdir çünkü hedef Türkiye’yi buradan çıkarmaktır. Türkiye’nin bütün askeriyle garantörlük haklarıyla buradan uzaklaştırılmasına ve Doğu Akdeniz’de Rum-Yunan ikilisinin büyük Yunanistan hayallerine izin vermemeliyiz” ifadesini kullandı.
“KIBRIS ESKİ KIBRIS DEĞİLDİR. ŞARTLAR VE KOŞULLAR DEĞİŞMİŞTİR. TÜRKİYE DAHA İDDİALIDIR”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Doğu Akdeniz’in önemli bir yer haline geldiğini, Kıbrıs’ın eski Kıbrıs olmadığını, şartlar ve koşulların değiştiğini vurgulayarak, “Bundan 25-30 yıl önce tek yolumuz çözüm, çözümsüz kalırsak yok olup gideceğiz noktasından çok farklı bir noktaya gelmiş durumdayız. Evet bir çözüme ihtiyaç olabilir ama alternatifsiz değiliz çünkü KKTC devleti vardır” dedi.
Tatar şunları kaydetti:
“Doğu Akdeniz önemli bir yer haline gelmiştir. Kıbrıs eski Kıbrıs değildir. Şartlar ve koşullar değişmiştir. Türkiye daha iddialıdır. Türkiye, görüyorsunuz KKTC ile çok daha önemli ilişkiler içine girmeye hazırdır. Bunun mesajlarını veriyorlar. O bakımdan ulusal onurumuzun korunması, Kıbrıs Türk halkının devlet kurma erdemine ulaştıktan sonra bu devleti daha da yüceltmek ve daha da ileriye taşıyabilmek ve kendi halkına onurlu bir yaşam sunabilmesi, bu imkana kavuşmamız bizim için ciddi bir seçenektir diye düşünüyorum.
ÇÖZÜME İHTİYAÇ OLABİLİR AMA ALTERNATİFSİZ DEĞİLİZ
Bundan 25-30 yıl önce tek yolumuz çözüm, çözümsüz kalırsak yok olup gideceğiz noktasından çok farklı bir noktaya gelmiş durumdayız. Evet bir çözüme ihtiyaç olabilir ama alternatifsiz değiliz çünkü KKTC devleti vardır.
Eroğlu da bunu söyler ben de söylemeye devam edeceğim. Bizim yarın sabah ille de bir çözüme ihtiyacımız yoktur. Devletimiz vardır, güçlendirmek ve ona göre geleceğe umutla yürüyebilmek ciddi anlamda bir alternatiftir.
Ama müzakere masasında eğer egemenliğimiz tanıtılarak bu temelde bir anlaşma olabilirse o zaman öyle bir çözüme biz de onay verebiliriz.”
“DOĞU AKDENİZ’DE DE REZERV BULUNACAK. CİDDİ ANLAMDA BİR BEKLENTİ VARDIR”
Ersin Tatar, Doğu Akdeniz’deki petrol, gaz, hidrokarbon zenginliklerinin paylaşımında Türkiye’nin KKTC’yle beraber hareket etme niyetinin önemine işaret ederek, “çünkü ileride bulunacak zenginliklerden biz de payımızı alabileceğimizi görüyoruz ve gerçekten ilgili makamalar ve farklı yerlerden gelen haberlere göre, nasıl Karadeniz’de bulundu milyar dolarlık rezervler, bu bölgede de bulunacağı söylenmektedir. Ciddi anlamda bu yönde bir beklenti vardır” şeklinde konuştu.
Rumlara yapılan ortak komite kurma önerisine yanıt alınamadığını da yineleyen Tatar, bunu onların samimiyet testi olarak değerlendirdi. Kıbrıs adasında zenginlikler ve yetki paylaşımında niyetleri olması halinde bundan başlanabileceğini ancak onların samimi olmadığını gördüğünü, kendilerini adanın tek hükümdarı olarak gördüklerini anlatan Tatar, “ dolayısıyla biz bu işi Türkiye ile yürütmek, yönetmek ve hakkımızı en sonunda alabilmek stratejisini tercih ediyoruz ve çalışmalar da bir aşamaya gelmiş durumdadır”
“BU DEVLET MARAŞ TOPRAĞININ SAHİBİDİR. KAPALI MARAŞ’IN İADESİ ARTIK GÜNDEMİMİZDE YOKTUR”
Maraş açılımı konusunda ise Tatar, KKTC’nin Maraş toprağının sahibi olduğunu, Kapalı Maraş’ın iadesinin artık gündemlerinde olmadığını; şu anda elektriğin oraya nasıl götürüleceği üzerinde bir çalışma yapıldığını belirtti.
Maraş açılımı konusu hükümetim döneminde, Sayın Özersay’ın da onayladığı,- ama o biraz bu envanter çalışmasına takıldı- bir projedir. Halbuki envanter çalışması nasıl olsa biter. Şu andaki açılım esas itibarıyla bu sahil şeridinin, kamu alanlarının ve bazı parkların açılımıdır. Oraya artık girilebiliyor, belediye temizlik yapıyor. Şu anda elektriğin oraya nasıl götürüleceği üzerinde bir çalışma devam etmektedir çünkü altyapısını bu devlet tamamlatacaktır. Bu devlet Maraş toprağının sahibidir. KKTC sınırları içerisindedir. Zaten artık 46 yıl sonra Gazimağusa’nın hemen yanında olan Maraş’ın, hele hele Maraş’ın daha büyük bölümü açık olması nedeniyle Kapalı Maraş’ın iadesi artık gündemimizde yoktur. Bir ara olmuş olabilir -bütünlüklü çözüm arayışları çerçevesinde- eğer bütünlüklü çözüm bulunabilirse Maraş iade edilebilecekti ama onun çok uzağındayız. GAÖ bağlamında da çok fırsatlar geçti Rumların eline, ama hiçbirini kabul etmedi. Çünkü bir inç dahi KKTC’ye bir statü vermek istemediler hala daha aynı noktadadırlar.”
Tatar, Maraş’la ilgili 300 Rum’un başvurusu bulunduğunu, buna Lordos’un da dahil olduğunu kaydederek, insan hakları açısından da bunun doğal olduğunu düşündüklerini, BM kararlarına aykırılığın da olmadığını vurguladı.
Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz oradaki malları kendi vatandaşlarımıza hesapsız kitapsız verme düşüncesinde değiliz. Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden malların mülklerin, -tabii Vakıflar İdaresinin haklarına da halel gelmeksizin- iadesiyle bu işi yürütmek isteriz. Altyapısını devletimiz tamamlayacak. Yabancılar, Rum da gelip mallarına sahip çıkacaklar. Kendileri işletecekler, yönetecekler, içinde oturacaklar veya satıp gidecekler kendilerine bağlıdır. O artık onların hakkıdır. Bu gibi bir duruma da kimsenin karşı çıkmaması lazım”
ANKARA ZİYARETİ PAZARTESİ… ANASTASİADİS’LE BULUŞMA KASIMDA…
Tatar, ilk resmi ziyaretini pazartesi Ankara’ya yapacağını, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çeşitli konularda değerlendirmeler yapacaklarını ifade etti.
Ersin Tatar, daha sonra da, büyük ihtimalle kasım ayında, bir kahve içmek için Kıbrıs Rum yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile bir araya geleceğini kaydetti.
HÜKÜMETİN DURUMU… UBP KURULTAYI
Cumhurbaşkanı Tatar, hükümetin durumu ve UBP kurultayına ilişkin gelişmeleri de değerlendirdi.
UBP gelecek hafta genel başkanını seçtikten sonra en büyük parti olması nedeniyle UBP Başkanına hükümeti kurma görevi vermeyi planladığını, onun da en erken zamanda hükümeti kurmasını temenni ettiğini söyleyen Tatar, gelinen aşamada Anayasal bir sıkıntı doğduğunu ifade etti.
Tatar, herşeyin Anayasa’da yazmadığını, kendisinin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Başbakanlık makamının boşaldığını, hukuken Başbakanlığının düştüğü gün vekalet verilemediğini dolayısıyla bunun çözümünü aradıklarını anlattı:
“Ben birine şimdi vekalet versem, hukukçular diyor ki Başbakanlığın düştüğü gün -ki düştü-, vekaletin yoktur. Yani Başbakan değilsin, kimin vekaletini kime veriyorsun. Orası boştur. Ben de dedim ki madem ki Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme yetkisi var her zaman, ben de düne kadar Başbakandım, bundan daha mantıklı ne olabilir.
“ANAYASAYA GÖRE BÜTÇE 31 EKİM’E KADAR HAZIRLANACAK…”
Çok önemli bir karar var o da şu anda Bütçedir. Anayasaya göre bütçe 31 Ekim’e kadar hazırlanacak. Hazırlanıyor, ben de gidip toplantıyı çağıracağım ve bütçeyi meclise sevk edeceğim. Eğer yine bizim savcılarımız derse sen gidip Başbakanın olmadığı yerde oraya Başkanlık yapamazsın, bakanlar otursunlar göndersinler yüce Meclise bütçeyi.
Göndermeyelim daha mı iyidir, yoksa oturup göndersek mi, versinler bana bunun cevabını. Benim mantığım bana oturup göndermek daha iyidir diyor. Bunda bir sıkıntı yok, bir şey değişmeyecek, bir hukuksuzluk yok, birinin zarar gördüğü yok.”
ULUSAL DANIŞMA KONSEYİ
Tatar, dünkü konuşmasında da ifade ettiği, Ulusal Danışma Konseyi’ni yaşama geçirme konusuyla ilgili olarak ise, arzu ve temennilerinin Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsızlığını koruyarak bütün kesimlerin görüşlerini alabilmek, herkesin düşüncelerini öğrenebilmek ve ona göre hareket edebilmek adına bazı değerli kişileri bu komitelere alıp bu konseyde bu değerlendirmeleri enine boyuna yapmak düşüncesinde olduklarını kaydetti.
Haber: Özlem Kaya Yalgın – Fotoğraf: Hüseyin Sayıl













