YKP Sekretarya Üyesi Alpay Durduran, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Berlin’de başarılı olduğunu ve BM Genel Sekreteriyle Güvenlik Konseyi’nin çözüm desteğini aldığını belirtti.
Durduran, Berlin’de yapılan görüşmeyi değerlendirdiği açıklamasında, bir dünya sorunu olan Kıbrıs sorununun, tarihe bakıldığında büyük savaşlara kapı açabilecek bir sorun olduğunu ve görüşme sonrasında Slovakya’dan Fransa’ya destekler yayımlanmasının da bu önemi gösterdiğini kaydetti.
Görüşmenin başarısının, açıklamadaki BM güvenceleri ve vaatlerinde anlaşılabileceğini belirten Durduran, ortaya çıkan çözüm yolu ve modelinin, eski kararlarda aynen olduğu gibi, gelip giden cumhurbaşkanlarının imzasını taşıyan kararlar olduğuna işaret etti.
Çözüme yardımcı olmayanların Berlin sonrasında zora düşeceğini anlaması gerektiğini savunan Durduran, “Sert güç mü yumuşak güç mü sırada olacak hesabını yapmak ve zora düşüp taviz verecek hale gelmeden çözüme yardımcı olmak ilgililerin tümünün esas görevi olmalıdır” ifadesini kullandı.
Durduran, “Ne yazık ki eskiler ve partileri kararlara onay vermişler ama kendi tarafı sadık kalırken diğer taraf ihlal etti diye birbirlerini yalancılıkla itham eder gibi konuştular. Ama aslında iki taraf da birçok maddeyi onaylama sırasında bazı şartlara bağlayıp reddetti. Şimdi de diğer tarafın sözüne güvenilir mi diye güvensizliklerinin gerekçelerini sıralamakla meşguldürler” dedi.
Kıbrıs’taki tarafların bir daha birbirlerini yalanlayarak, kendi kendilerini yalancı çıkaracak durumda kalmamaları temennisinde bulunan Durduran, şöyle devam etti:
“Eşitlik siyasi olarak kabul edilmiştir ve çok kez desteklenmiştir. Anastasiadis siyasi eşitliği reddetmemiştir ama siyasi eşitliği baypas yapacak modellere yönelirken bazı kabullerini de ekarte etmiş ve anlamsızlaştırmıştır. Bu yola girmesine gerek yoktu. Türk tarafına eşitliği kabul etmediler diye konuşma fırsat vermemeli idi. Ancak onun da bizimkilerin kabul ettikten sonra reddettiklerini sıralamaya kalkabileceklerini görüyoruz. Bunda öte eleştirmeye girmektense, bu kez ciddiyetle davranmalarını beklemek hakkımızdır”
(TAK)
