Son 2-3 günde ‘FaceApp’ adında bir fenomen uygulama doğdu. Herkesin sosyal medya hesabında yaşlanmış fotoğraflarını paylaşmasının sebebi FaceApp uygulaması. Bu işin eğlence boyutu. Madalyonun arkasındaysa kullanıcı verilerinin toplanması, üçüncü taraflarla paylaşılması ve reklam amaçlı kullanılması var.
SON birkaç günden beri sosyal medyanın yeni bir fenomen uygulaması var. Rus ‘Wireless Lab’ tarafından 2017’de yayınlanan ‘FaceApp’ten bahsediyoruz. En bilinen özelliğiyle ‘yaşlandırma uygulaması’ da diyebiliriz. Akıllı telefonlara indirilen bu uygulama, görüntü işleme teknolojisiyle çalışıyor. Fotoğrafınızı çekiyorsunuz veya galeriden yüklüyorsunuz. Sonra birkaç dokunuşla filtreden geçiriyorsunuz. İşte bu kadar. Birkaç dokunuşla kendinizi 70’li yaşlarda buluyorsunuz. Yaşlanmanın yanı sıra ücretsiz olarak gençleşmek, saç şeklinizi değiştirmek ve gözlük takmak gibi filtreler kullanılabiliyor. Yani para ödemeden eğleniyorsunuz. İşte bu yüzden FaceApp, özellikle son 2-3 günden beri viral bir şekilde patladı. Ünlü ünsüz herkes bu uygulamayla yaptığı yaşlı fotoğraflarını paylaşıyor. Mesela, şu anda Instagram’ı açın ve hikâyelere (stories) bölümüne bakın. Mutlaka birkaç fotoğraf denk gelecektir.
ALDIĞI İZİNLER KRİTİK
İŞTE O 3 MADDE
Kullanıcı içeriğini ve bilgilerini (Çerezler (cookie), log kayıtları, konum ve kullanımdan gelen verilerden fazlası olabilir) FaceApp’in parçası olduğu şirketlerle paylaşabiliriz. Ortaklar bu bilgileri, kendi servisleri ve kullanıcılara verdikleri hizmeti iyileştirmek için kullanabilir.
Ayrıca bilgilerinizi, çerezler, log kayıtları, cihaz tanımlayıcıları ve konum verileri gibi araçlardan gelen bilgileri, hizmet vermemize yardımcı olan üçüncü taraf kuruluşlarla (Servis sağlayıcılar) paylaşabiliriz. Servis sağlayıcılarımıza, ‘makul’ bir şekilde gerekli olan bilgilerinize erişim sağlanacaktır.
Çerez verileri gibi belirli bilgileri üçüncü taraf reklam ortaklarıyla da paylaşabiliriz. Bu bilgiler, üçüncü taraf reklam ağlarının yanı sıra en fazla ilgi çekeceğine inandıkları hedeflenmiş reklamlar yayınlamasına olanak tanıyacaktır.
Çağımız veri çağı ve sosyal medyada paylaşılan her içerik bir dijital ayak izi bırakıyor. En değerli verilerin başında ise fotoğrafların olduğunu unutmayın.
(Hürriyet)














