Hasan Can YıldırımYazarlar

Dedikleri gibi; her olmayan işte bir ‘hayır’ varmış…

Her olmayan işte bir hayır varmış… Ne kadar doğru bir söz. Olmayan işte ‘hayırlı’ vergi kaçırmalar vardır. Yok olan umutlarda ‘hayır’lı peşkeşler de vardır. Çok ‘hayrını’ gördüğümüz gece kulüplerimiz vardır. Halkın olması gereken devletin kasasından ‘hayır’lı kişisel harcamalar da vardır. Hayli haksız ‘hayır’lı toprak dağıtımı vardır. Bunlara ekleyebileceğimiz daha da ‘hayır’lı olan, çocuklarımıza bırakacağımız gelecekleri de vardır. Örneğin, çocuklarımıza eşit eğitim dağıtabileceğimiz devlet okullarımız bir ‘hayır’dır. Çocuklarımıza bırakabileceğimiz temiz bir çevre ‘hayır’dır. Kendi ülkelerinde okuyup, yücelebilecekleri kariyerleri ‘hayır’dır. Kötü bir durumda devletin himayesi altında sağlığımızı teslim edeceğimiz sağlık ocaklarımız fazlasıyla ‘hayır’lıdır. Yani anlayacağınız bizim adımıza düşünebilen ve karar veren insanların görüşlerihayliyle hayırlıdır ve söylenen bu deyim de tam yerinde kullanılmıştır. Bunun yorumu gördüğünüz gibi bize düşmektedir.

Bu ‘hayır’lı olan devletimizin de önemli ölçüdeki işlevsel faaliyetleri de tam da şu an yine bize düşmektedir. Çünkü biz bugün hissetmekte olduğumuz en büyük aldatılmayı ne çözüm sürecinden, ne güneyden, ne de ‘garantör’lerimizden aldık. Bu çözüm sürecinin bu kadar alelacele olamayacağının hepimiz farkındaydık içten içe… Garantörlerimizin de bizden bu kadar kolay kopmayacağını… Garantör meselesi ılımlaştırılsa da masada daha önemli konular olacağını. Kıbrıslı Türkler olarak bu kadar fedakarlığımızın karşılığını almanın çok da umut verici olmadığını… Fakat farkında olmadığımız bir şey var şu an. O da statükonun değişmeyeceği. Türkiye’den senelerce aldığımız yardımın bir kısmının bile bu gün içinde olduğumuz ve yakında bizi daha da zorlayacak kötü günlerimizde bir kenarda birikmediğinin. Elimizde bir koz olmaksızın, yardımlar da kısıtlandığında ülkemizin kendi kendini çevirecek kadar maliyete sahip olamadığının. Biz şu anda bunun farkında olamasak da, en büyük ihaneti geleceğimiz ve çocuklarımız için geçen haftaki sonuç çıktığında devletimiz bize yapmıştır. Kendi toplumuyla bu kadar dalga geçen ve günün sonunda kendi çıkarını da düşünemeyen bir devletin dünya üzerinde var olmadığına inanmaktayım.

2008 finansal ve ekonomik krizinden daha büyük bir kriz yaşanacağına da inanmaktayım.  Bu inanç sürdürdüğümüz kapitalist sistemde pek de zor değildir. Şu an yapabileceğimiz tek şey, halk olarak birleşmektir. Söylenmesi zor olsa da, vergi ödemekten kaçınmaktır. Çünkü geçen hafta yapılan açıklamalar, Kıbrıs Türkü’nü enayi yerine koyan zihniyetlere aittir. Bu zihniyette yönetilen ve esasında halkın olması gereken devlet ve enstitüler, bir lüks araca ödenen paralar kadar boştur. Bu zihniyet halkın olana el koymuştur. Geleceğimiz için yapılması gerekenmerkezi yapıya boyun eğmemek, özellikle şu an itibariyle köylerimizi de kalkındırmaktır. Kamu iktisadi teşebbüslerimize önem göstermektir. İçtiğiniz yabancı marka sigaradan vazgeçip, şu anda Kıbrıs Türkü’nün ürettiği tütünden faydalanabilmek, dışardan gelen ürünü dışlayabilmektir. Banyo süngerinizi bile ilif ile değiştirirseniz kalkınmaya yapabileceğiniz faydanın farkında mısınız?Peki sütümüzün dışardan gelen süte göre kalitesinin? Yan sanayisi olmadığından, içtiğimiz süt saf süttür çünkü özü bir diğer ürünü yapmak için kullanılamamaktadır. Yaz aylarında ülkemizde üretilen dondurma da saf süt özünden yapılır. Bunları neden kalkındıramayalım ki?

Bir alternatif olarak düşünebileceğimiz; Bangladeş’te halkın kendi kendine kurduğu Grameen Bank gibi kendi kendimizin üretebileceği kalkınma bankaları kurmaktır. Halkın kurabileceği bu sistemdeki enstitüler, işletilmesi düzgün olduğunda alt kesim başta olmak üzere birkaç sene içerisinde ülkeyi de temelde kalkındırabilecektir. Bu sistemde yatırımlarla toplanan para, yatırım kredisi olarak ilk etapta birkaç kişiye verilse de, geri dönüşümü sağlandığında yatırımlar düzgün ilerleyebildiği sürece çarpım etkisi ile her geçen gün daha çok büyür. Eğer böyle bir sistemde yanımızdakileri kalkındırabilirsek, çocuklarımızın geleceği de bir nebze garantide olacaktır.

Şimdi, en önemli olarak çiftçimize devletimizin veremediği değeri, halk olarak sağlayıp tarımımızın halkımıza yetecek kadar gıda üretmesini sağlayabilmektir. Kalkınma, sürekliliği zor fakat başlangıcı kolay bir iştir. Algıyı ve alışkanlıklarımızı değişmek zor olan tek şeydir. Senelerce bunun temelini bile atamamış hükümetlere itaat etme zorunluluğumuz, bize sunulan ‘hayır’lar kadar olmalıdır.

 

Hasan Can YILDIRIM

 


Benzer Haberler

Büyü

Derya BEYATLI, ”O gün”.

Avrupa Parlamentosu, seçimler ve Kıbrıs

Voice Kıbrıs Haber

Derya Beyatlı yazdı: Yüreğinize sağlık çocuklar!

Barışı da konuşalım!

Reşat Kansoy’un Kaleminden ”Lanetlenmiş Girne”.